27. Bölüm (2. Kısım)

2.2K 276 130
                                    

Oğlunun sesi; Gonca'nın zihninde öylesine büyük bir güç ve panikle yankılandı ki içini saran ateş, yerini korkunç bir soğukluğa bıraktı. Nasıl olduğunun farkına bile varmadan Hakan'dan kopar gibi uzaklaştı. Korku dolu bakışları kapıya doğru çevrildi. 

Derin bir rahatlamayla kapattığı gözlerini Hakan'ın, "Merak etme, henüz merdivenlerde." diyen alaycı sesiyle geri açtı ve onun sırıtan suratı karşısında sinirlendiğini hissetti.

Hakan, sırıtmaya devam ederek, başını hafifçe yana çevirip kapıya doğru, "Buradayız Mert." diye seslenirken bakışlarını bir an olsun Gonca'nın yüzünden ayırmamıştı. Ancak Gonca'nın duyabileceği bir sesle, "Berbat bir zamanlaman var Mert!" dediğinde de sözlerinin asıl muhatabı aslında yine Gonca'ydı.

Gonca erkeğin ne demek istediğini bildiği için, "Oğlumun zamanlaması gayet iyi!" diyerek onu tersledi. Üstüne, kendi davranışlarından duyduğu utanç da eklenince tavrı bir çeşit kafa tutuşa dönüştü: "Hem, ne olacağını sanıyordun ki?"

"Kim bilir?"

Hakan'ın kibirli sırıtışına eklenen kibirli sözleri; Gonca'nın kendini kaybedip, "Rüyanda görürsün!" demesine neden oldu.

"Ooo!... Annemi kızdırmışsın!... Neyi rüyanda görüyormuşsun Hakan abi?"

Gonca şokla olduğu yerde kalakaldı. Dönüp bakmadan da Mert'in giyinme odasını yatak odasına bağlayan kapının önünde durduğunu tahmin edebiliyordu ve ne yazık ki hem şaşkınlıktan hem de oğlunun, söylediklerinin ne kadarını duyduğunu bilememenin getirdiği tedirginlikten bir türlü durumu toparlayacak uygun sözleri bulmayı başaramadı.

Hakan, "Annen gömleklerimin ütüsünü pek beğenmedi Mert. Ben de ona, 'O zaman sen ütüle de görelim.' dedim." diyerek Gonca'nın imdadına yetişti.  

Allah'tan Mert jilet gibi ütülenmiş gömleklere bakma gereği duymadan gözleri gülerek, "Bu tam damara basmak olmuş abi." dedi. "Annem ütüden nefret eder!"

"Tahmin etmiştim."

Gonca, rahatlayarak tuttuğu nefesini verirken duygularını hissettirmeyen bir sesle, "Nasıl tahmin edebilirsin ki?" diye Hakan'a sordu. Bir taraftan da az önce onca sinirlendiği başkasıymış gibi ona, kurtarıcısına, sımsıkı sarılmak istiyordu.

"Her iki ablam da ütüden nefret eder, senin de nefret etmen garip olmazdı, diye düşündüm."

Karşısındaki iki yetişkinin olmayan bir diyaloğu tuhaf bir biçimde sürdürdüklerinden habersiz olan Mert, araya girip merakla, "Bu kadar beyaz gömleği ne yapıyorsun abi?" diye sordu.

Gonca'nın gözleri büyüdü ve daha Hakan ağzını açamadan telaşla, "Hakan abinin beyaz gömlek takıntısı varmış." diyerek sonradan aklına geldikçe utanç duyacağı cümleyi kurmuş oldu. "Dolabında böyle..." Eliyle gömlekleri işaret ederek, "En az kırk- elli gömlek olmayınca rahat edemiyormuş!" diye de ekledi.

Mert, inanıp inanmamaya karar veremiyormuş gibi, "Sahi mi abi?" diye sordu.

Gonca'ya açıklamasının ne kadar saçma olduğunu, ayrıca durumdan ne kadar eğlendiğini ortaya koyan alaycı bir bakış atan Hakan; Mert'i, "Benim için rahat oluyor." diyerek yanıtladı. "Bazen aniden yolculuğa çıkmam gerekebiliyor, Perihan Hanım hemen askıdan birkaç tane indiriveriyor. Nadiren de olsa bazen Kasım bende kalırsa ve ertesi gün duruşması varsa sabah bunlardan birini sırtına geçirip işe öyle gidiyor, ne de olsa beyaz her şeyle rahat uyum sağlıyor." Çenesiyle işaret ederek, "Baksana annen bile beyaz gömlek tercih etmiş Mert." deyip Gonca'yı beğeni dolu gözlerle süzdü. "Ve çok da yakışmış." Sonra da gereğinden fazla ifadesiz sayılabilecek bir surat ve ona eşlik eden ifadesiz sesle ekledi: "Birazdan yemekte gömleğine bir şey olursa endişelenmene gerek yok Gonca; bunlardan birini giyersin, olur biter." 

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin