23. Bölüm (1. Kısım)

2.9K 364 149
                                    

Gonca, sırrını Mert'ten ancak iki gün saklayabildi. Çarşamba günü, Gülsüm Annelere gitmeden bir saat kadar önce oğlunun kapısını tıklatıp, "Seninle biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. 

Annesinin içinin gerim gerim gerildiğinden habersiz olan Mert, başını kimya sorularından kaldırıp, "Acil mi anne?" diye sordu. "Şunları bitirmem lazım."

Aslında Gonca'nın bir yanı bu bahanenin üstüne atlamak için çıldırıyordu ama bunu görmezden gelip ciddi bir sesle, "Acil sayılır." dedi. 

Mert, yerinden kalkıp annesinin peşine düştü. 

"Bu koltuklardan nefret ediyorum!" 

Gonca, misafir odasının kapısını örterken kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp oğluna döndü. 

"Neden?"

"Ne zaman bir sorun olsa benimle burada konuşuyorsun. Kafamda doğal olarak 'bela=bordo koltuklar' biçiminde bir denklem oluştu."

"Gerçekten mi?"

"Niye şaşırdın ki anne? Senelerdir hep aynı davranışla karşılaşınca insan böyle oluyor. Pavlov'un köpeklerinden biri gibiyim."

"Mert!"

"Doğru ama!" diyen Mert, uzun gövdesini koltuğa külçe gibi bırakırken, "Ayrıca sen başlamadan, hemen, Feryal Hoca'nın tam olarak gerçeği bilmediğini öğrenmen gerektiğini düşünüyorum."  dedi. 

Gonca, bu beklenmedik giriş karşısında yüzünün ifadesini sabit tutmaya çalışarak kaşlarını kaldırdı ve "Bilmiyor mu?" diye sordu.

Mert, başını aşağı yukarı salladı. 

"Bilmiyor. Matematik kursunu bu sefer de Esme'yi ziyarete gittiğimiz için astığımızı söyleseydik kafamızı şişirirdi: Yok 'Orası şehrin bir ucu!', yok 'Esme'nin sağlığı yerinde ama aynı şeyi sizin matematiğiniz için söylemek mümkün değil', yok kurs saati böyle işler için kullanılmaz, yok..."

Mert, konuşmaya devam ederken Gonca özellikle bir yere çok takılmıştı. Bu yüzden, "Bu sefer, derken... Tam olarak ne demek istedin?" diyerek oğlunun sözünü kesti. 

"Ya, anne! Sanki bilmezmişsin gibi! Feryal Hoca sana zaten söyledi. Geçen sefer..."

Mert'in gözlerinin büyümesi, konuşmayı bırakmasından ancak birkaç saniye önce gerçekleşmişti. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade belirirken, "Bilmiyordun, öyle değil mi?" diye sordu. 

"Sayende artık biliyorum."

Mert sinirle, "Ama bize, 'Velilerinizi arayacağım!' demişti!" diyerek sesini yükseltti. 

Kollarını göğsünün üstünde kavuşturan Gonca, "Yani burada, öğrencilerinin hatasını bir kez daha sineye çekme yüce gönüllüğünü göstermiş Feryal Hoca suçlu, öyle mi?" diye sordu.

İki elini birden saçlarının arasına daldıran Mert, "Değil tabii de..." dedi. "Ben sadece..."

"Sen sadece bana ilk seferinde hangi nedenle kursu astığını söyleyeceksin!"

"Öyle büyütecek bir şey yok anne!"

"Sen sebebini söyle de büyütüp büyütmemeye ben karar vereyim Mert Bey."

Mert; yine ellerini saçlarının arasından geçirerek, "Tamaamm..." dedi. "Arkadaşlarla kafeye gitmiştik."

Hala ayakta ve kolları göğsünün üstünde kavuşmuş vaziyette durmakta olan Gonca, bedenini bir kalçasının üstüne doğru yaylandırarak, sakin bir sesle, "Kafeye kurstan sonra gidilemiyor mu?" diye sordu.

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin