2. Bölüm

9.2K 460 73
                                    

"Aha şimdi oklavayı kafanıza geçirecem! Ne gülüp duruyorsunuz kız?"

Biri gerçekten dolu dolu kahkahalar atan, diğeri ise boğuluyormuş gibi sesler çıkaran iki kadın sırtlarını kapıya dayamış; kahkahalarla gülüyorlardı. 

Hatice Hanım, iyice una bulanmış sağ elindeki oklavayı önce birinin sonra da diğerinin bacağına yapıştırdı. 

"Ah!"

"Hatice Teyze!"

"Ne dedim ben size?"

Kadınlardan biri yine "Hatice Teyze!", deyince; "Bana 'Hatice Teyze' deme! İki saattir burada durmuş peynir bekliyorum! Hamurlarım kabarmış, tavana değecek; siz orda durmuş kık kık kık gülüyorsunuz!"

"A... Ama Hatice Teyze! Bir bilsen, sen de gülerdin!" der demez yeniden kıkırdayan kadına bakan, Hatice Hanım homurdandı: 

"Allah bana akıl fikir vermiş, çok şükür!" Elini beline koyup, gövdesini hafifçe yaylandırdı. "Hem... Sen utanmıyor musun bir karış etekle dolaşmaya? Hele üstündeki! Kızım, çamaşırın görünüyor!"

"Ona 'sutyen' derler Hatice Teyzeciğim!"

Hatice Hanım gözlerini belertti.

"Sahi mi? Bilmiyordum. Ne işe yarıyor?"

Yandan bir kıkırtı yükseldi. Daha doğrusu kıkırtıya benzer bir ses. Hatice Hanım hışımla döndü.

"Sen! Bir saat oldu gideli! Nerdesin?"

"Bir saat mi?" diye soran kadının sesi kurbağa vıraklamasından farksızdı.

"Ne sandın? Mert gelir şimdi! Ne yiyecek?"

"Evde bir sürü... Bir sürü..."

Evin girişinde boğuluyormuş gibi biri varken, üstelik o kişi kendi kızıyken Hatice Hanım'ın öfkesi daha fazla süremedi.  

"Otur şuraya Gonca!" diyerek kızını boy aynasının karşısındaki uzun pufa oturttu. Ardından da omzunun üstünden başını çevirip, "Nisan! Ne duruyorsun sen orda öyle? Koş mutfaktan bir bardak su getir!" diyerek kızı kadar sevdiği diğer kadını azarladı. 

Nisan'ın mutfak kapısında kaybolmasıyla görünmesi bir olmuştu. Elindeki şişe suyun kapağını açıyordu. 

"Al Gonca..." 

Gonca birkaç yudum içti.

"Ne pis üşütmüşsün sen öyle! Doğrusu bu kadarını beklemiyordum." diyen Nisan'a teşekkür etmek için ağzını açan Gonca; annesinin, "Konuşma! Konuşma!" diye azarlaması karşısında sessiz kalsa da gözlerini devirmeden duramadı. 

"Şimdi yine öksürmeye başlayacaksın! Zaten sesin karga gibi çıkıyor! Ayrıca o gözünü ne yaptığını görmedim sanma sakın!"

Nisan kahkaha atmamak için kendini zor tuttu; ama kendi üzerindeki kontrolü, yüzüne kocaman bir sırıtış yerleşmesine engel olacak kadar güçlü değildi. Tepkisini göstermemek için yüzünü yana çevirdi. Bir taraftan da, "Kimse Hatice Teyze'yi diplomatik olmakla suçlayamaz!" diye fısıldıyordu.

Gonca'dan kıkırdamaya benzer bir ses çıktı, ardından da öksürüğe dönüştü. 

"Nisan Hanım! Nisan Hanım! Öyle başını yana çevirince söylediklerini duymuyor muyum ben?" diye sordu Hatice Hanım. Sonra da hala öksüren ve öksürüğü dindirmek için şişeyi ağzına götüren kızına baktı.  

"Annesiyle dalga geçilince gülenlere ne olur gördün mü Gonca Hanım?"

"Aşk olsun Hatice Teyze! Ben hiç seninle dalga geçer miyim?"

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin