13. Bölüm

4.1K 369 111
                                    

"Allah büyük tabii Hatice Teyze! İnsan ne yaptığını, ne yapacağını önceden düşünmeli. Düşünmeyince bak neler oluyor?"

"Allah tabii büyük, Nisan; ondan kuşkumuz yok da senin şu konuyu bağlamaya çalıştığın yeri ben hiç anlamadım."

Nisan, Hatice Hanım'ın pişirdiği kahveden bir yudum aldı.

"Nefis olmuş! Her zamanki gibi." Fincanı tabağa koyarken, "Anlamayacak bir şey yok Hatice Sultan. Senin bu kızın var ya.." diye başladı ve boşalan eliyle tam yanında oturan Gonca'nın omzunu dürttü. "Kendisine velinimetimiz efendimizin bana söylediği çirkin sözleri ilettiğimde, benim için hiç üzülmedi. Sonra da ne oldu: Bum!"

"Bum, mu? Nisan, kızım; sen kaç yaşındasın?" diye soran Hatice Hanım, sorusuna herhangi bir cevap beklemediği için hiç ara vermeden konuşmaya devam etti: "Ayrıca ben senin 'velinimetin efendin' olsam, 'çirkin' söz bile söylemeden seni kovardım."

"Ama Hatice Sultan! Adam bana..."

"Adam sana 'Etek boyunu biraz uzat!' demiş. Ne var bunda?"

"İyi de benim etek boylarımda uzatmayı gerektirecek bir şey yok ki! Ayrıca dermatolojideki Gülbin Hanım'ın etekleri de benimki kadar, belki daha bile kısa! Ama ona bir şey diyen yok!"

Hatice Hanım, birkaç ay evvel ensesindeki kaşıntı yüzünden Gülbin Hanım'a muayene olduğu için kadını hemen hatırladı.

"Sen kendini Gülbin Hanım'la bir mi tutuyorsun? Aranızda neredeyse otuz santim var. Onun bacakları kürdan gibi, seninkiler sütun gibi."

İltifatla ağzı kulaklarına varan Nisan, "Öyle, değil mi?" dedi. 

"Kesinlikle! Bu yüzden senin bacaklarına bakan bir daha bakmak için dönüyor."

Kaşlarını çatan Nisan, "Mantığının hoşuma gittiğini söyleyemem Hatice Sultan." dedi. "Ne yani benim bacaklarım güzel, onları saklamalıyım; Gülbin'inkiler güzel değil, o açmalı!"

"Ben öyle demedim!"

"Ama öyle demeye çalışıyorsun."

Hatice Hanım sabır yüklü bir sesle, "Evladım..." diye başladı. "Sana bir şeyini sakla, diyen yok! Eminim Hakan Bey de öyle dememiştir."

"Bana etek boyumun kısa olduğunu daha açık ima edemezdi."

Hatice Hanım gözlerini devirdi. 

"Kısa zaten, kısa! Hem de çok kısa! Sen bir doktorsun. Biraz daha usturuplu giyinmen lazım."

"Evet, doktorum! Ben buyum. Etek boyum da bu!"

Hatice Hanım bıkkın bir biçimde, "Dedim ya: Ben onun yerinde olsam, sana laf anlatmaya çalışmazdım, direkt kovardım!" diye homurdandı.

"Ya Hatice Teyze, ama ya! Hiç benim tarafımdan bakmıyorsun!" 

Nisan; az önce ters çevirip kapattığı fincanın etrafından tabağa taşmış telvede parmağının ucunu dolaştıran Gonca'ya döndü. 

"Bir şeyler söylesene! Ve ayrıca o parmağını oradan çek! Falı mahvedeceksin!"

Gonca itaatkar bir biçimde parmağını tabaktan çekti ve arkadaşına, "İstersen, ne söylememi istediğini bir yere yaz; ben de oradan okuyayım." dedi.

"Efendim?"

"Sevgili arkadaşım... Söyleyeceklerim hoşuna gitmeyeceği için boşa kürek çekmek istemiyorum."

Nisan sandalyesinde geri yaslanıp kollarını göğsünün üstünde kavuşturdu. 

"İkiniz de çok kötüsünüz! Daha iki gündür tanıdığınız adamın tarafını tutuyorsunuz!"

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin