8. Bölüm

4.1K 405 73
                                    

Münir Bey'in biri kız, diğeri erkek iki çocuğu vardı. Öğretmen olan eşiyle henüz on dokuz yaşında, üniversiteye başladığı yıl tanışmış ve iki yıl sonra da onunla evlenmişti. İki yıl beklemelerinin nedeni, evlilik için yeterince olgunlaşmamış olmaları değildi. Sevgi'nin, yani eşinin, öğretmenlik eğitimini o iki senede tamamlayacak olmasıydı. 

Evlendiklerinde Münir'in ancak üç yıl sonra tıp fakültesini bitirecek olması kimsenin umurunda olmamıştı; çünkü hem eşi hem de Münir, onlara maddi katkısını rahatlıkla sunabilecek ailelerden geliyorlardı. Özellikle Münir'in ailesindeki erkeklerin nesillerdir, neredeyse soya çekim gibi, hekimlik yapması; ortalamanın çok, çok üzerinde yaşam sürdürmelerine neden olmuştu. 

Münir, fakülteden mezun olduğunda, uzmanlık için beklemek zorunda kalmamıştı. Nedeni, ne istediğini tam anlamıyla bilmesi ve bu isteği gerçekleştirmek için yeterince hırslı olmasıydı. Bu yüzden "kalp-damar cerrahı" unvanını alması için gereken asgari süre neyse, o sürede "kalp-damar cerrahı" unvanını almayı başardı. 

O sıralarda babası Doktor Salim Saygılı, birkaç arkadaşıyla özel bir hastanenin oluşumunu başlatmıştı ve Münir'i de kendine en büyük destek olarak görüyordu. Nitekim Münir, iki sene boyunca Amerika'da uzmanlığını geliştirdikten sonra gerçekten de babasına yardım etmek için Türkiye'ye döndüğünde, Salim Bey hem gururlanmış hem de rahatlamıştı.  

İki adam, birlikte çok çalışıp ayrılanların paylarını da satın alarak zaman içinde hastanenin tek sahibi oldular. Sonra bu hastaneye yenisi, bir yenisi daha eklenerek "Darüşşifa Hastaneleri" grubu oluşmuş oldu. 

Geçen zaman içinde Münir'in özel hayatı da değişti. Uzman olur olmaz,  evliliklerinin ilk senesinde sahip oldukları kızlarından sonra, bir kez daha anne-baba olmaya karar verdikleri için Sevgi çalışmayı bıraktı. Çocuklarının bakımıyla bizzat ilgilenmek, onları başkalarına bırakmak istemiyordu. 

Oğulları doğduktan on iki yıl sonra Sevgi; ufak, buna karşın habis bir kitle yüzünden memelerinden birini kaybetti. Bir yıl sonra... Diğerini de. Ne var ki hastalık durmadı, yok olmadı. Hızlı bir yayılmayla Sevgi'nin otuz sekizinci yaşını hastanede kutlamasına neden oldu ve bir ay sonra da Münir'in sevgili eşi hayata gözlerini yumdu. 

Münir üzüldü, kahroldu; ama yıkılmadı. On sekiz ve on iki yaşlarında iki çocuğu varken kendi acısının içinde boğulacak lüksü yoktu ve... Ve yaşam devam ediyordu. Etti de... 

Sevgi'nin ölümünden sonra kendine işi ve evi arasında bir yaşam kursa da, sonradan, dönüp baktığı kadınlar da oldu; ama hiçbiri yeniden evlenmeyi düşündürecek kadar gönlüne nüfuz etmeyi başaramadı. Taa ki geçen seneye kadar.

Gonca; bahçenin en dikkat çekici yerine yerleştirilmiş yuvarlak masada annesinin karşısındaki boş sandalyeye dalgın dalgın bakarken Münir Bey'le ilgili bu kadar çok şeyi geçen sene bu zamanlar bilmediğini düşündü.

Bir sene önce, tıpkı bugünkü gibi, ilkbaharın yaza dönmek üzere olduğu sıcak bir günde, geleneksel "brunch"tan yirmi dört saat sonra annesi bir kaza geçirmişti. 

Hatice Hanım, o gün, epeydir şikayet ettiği bel ağrısı için Gonca'nın randevu aldığı beyin cerrahıyla olan randevusuna yetişmeye çalışırken hastanenin önünde alelacele taksiden inmişti. Taksiyle hemen arkasında yolcu indiren minibüsün arasından geçerek yola adımını attığında sola bakmadığı aklına gelmiş ve daha başını çevirip de hızla yaklaşan halk otobüsünü görmeden önce aracın şoförünün on saniye aralıksız sürecek korna çalışını duymuştu. Sonradan kendini ve birkaç adım önündeki genç kızı tutarak geri çekmeyi nasıl başardığını hiç bilemeyecekti. 

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin