Bölümün başında uyarayım. Calling gibi bir şey olacak bu bölüm.
Yiğit
Erva"Alo."
"Orada olduğunu varsayıyorum."
"Aslında ne diyeceğimi bilmiyorum. Teselli etmede bok gibiyimdir."
"Ama nedensizce senin bu halde kalmanı istemiyorum."
"Hmm... Ne yapsam? Espri! Dur Oğuz'un soğuk esprilerinden bir kaç tane söyleyeyim."
"Mafya babası olmak için ne yapacağım biliyor musun? Büyüyünce çocuğumun adını mafya koyacağım."
Hiçbir tepki vermezken o yine bıkmadan, usanmadan devam etti.
"Seven unutmazmış. Eightler hep hain."
"Ne denince akan sular durur? Baraj!"
"Şeytan kapıyı nasıl çalar? Din den dön!"
"Çalmak fiilinin gelecek zamanı nedir? Hapse girmek!"
Ve bunun gibi daha bir çok espri yaptı. Her ne kadar bu uğraşının sebebi ben olduğum için gülümsesemde bundan öteye gidememiştim. Sanırım ağır bir depresyondayım.
"Hiç işe yaramıyor değil mi? Off... Ne yapabilirim başka?"
O düşünürken ben onun sesinin büyüsüne kapılmıştım.
"Seni ne diye kaydettim biliyor musun?"
Aklına aniden gelen fikirle konu değiştirirken merakla bekledim.
"Selenophile... Ay'ı seven kişi anlamına geliyor..."
Kısık bir sesle bende ilk defa ona yanıt verdim. Sesimi tanımamasını umdum. Ama ağzımdan çoktan çıkmıştı kelimeler. Zamanı geri alamazdım.
"Bende seni Lisztomania diye kaydettim. Müzik dinleme isteği, anlamı..."
Konuşmamla bu konuyu ilgimi çektiğini anladığında heyecanla devam etti.
"Selenophile ile lisztomania, ha? Kalp kalbe karşıymış!"
Gülmeye başladığında bende hafifçe kıkırdadım. Onun gülmesi bile benim tüm dertlerimi alıp götürürken daha iki gün önce canımı acıtarak gerçekleri gösteren çocuğa ne olduğunu düşündüm. Daha iki gün önce canımı hiç olmadığı kadar yakarken şimdi biraz da olsa beni gülümsetebilmek için uğraşıyordu.
"Sesin çok güzelmiş bu arada."
Bir anda telefondan gelen sesle bütün düşüncelerim inci taneleri gibi dağılırken nefesim bile titremişti.
Söylediği iltifatla bir an o da durdu.
"Ya-yani... Şey... O anlamda değil. Normal olarak. Sesin... Şeymiş. Of..."
Bu sefer dayanamayıp ciddi anlamda gülmeye başladığımda onunla bu kadar tatlı bir anımın olduğu için kendimi acayip derecede şanslı hissediyordum.
"Neyse... Ben daha fazla kendimi rezil etmeyeyim en iyisi. Seni de güldürmeye başardığıma göre. Görev tamamdır!"
"Görüşürüz o zaman."
Gülümserken yavaşça mırıldandım.
"Görüşürüz sevdiğim adam..."
Aayy bu bölümü yerim ama ya...
Bu kitabı da fazla uzun tutmam sanırım. En fazla 30. Bölüm final. Haberiniz olsun daaaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenophile • Yarı Texting
Short StoryBoslukbirak: şimdi sil gözyaşlawni Boslukbirak: ben senin yerine de ağlarım Boslukbirak: sevmeyişlerine, acı çekişlerine, başka bir kıza aşık oluşuna ağlarım Boslukbirak: sil gözyaşlarını güzel adam Boslukbirak: gece senin gozyaslwrinla ıslanmasın ...