Kapının alacaklı gibi yumruklanmaya başlanmasıyla yavaşça kafamı kaldırdım. Kapıdakinin kim olduğunu, neden geldiğini ve artık bir şeylere açıklık getirme vaktinin geldiğini biliyordum. Yine de yavaşça ayağa kalktım. O anın hemen gelmesini istemiyordum.
Kapıya ulaşıp yavaşça açtığımda annemin ve babamın evde olmamasına şükrediyordum. Günlerden cumartesiydi. Ayrıca yaz tatilindeydik. Evden çıkmalarına olanak yoktu ama ben Selen'in kapıya dayanacağını bildiğimden dolayı ikisini de arkadaşlarına yemeğe gitmelerine ikna etmiş ve onları göndermiştim.
Selen hızla içeri girerken güzel bir sorguya çekileceğimi biliyordum. Yüzümde ki yapmacık gülümsemeyle ona döndüm.
"Erva neler oluyor? Anonim olayı ne? Beril ile aranda ne geçti? Neden kriz geçirdin? Susayım diyorum o anlatır diyorum ama susuyorsun Erva! Hiçbir şey söylemiyorsun! Eskiden aramızda tek bir sır yoktu! Şimdi ise senin hakkında hiçbir şey bilmediğimi hissediyorum!"
Yapmacık gülümsemem solarken koltuğu işaret ettim.
"Her şeyi anlatacağım. İlk önce sakin ol..."
Çantasını çıkarıp koltuğa koydu ve daha sonra da kendisi oturdu. Bende hemen çaprazında ki tekli koltuğa oturdum.
"Sor istediğini... Her sorunu cevaplayacağım."
Derin bir nefes verdi ilk önce. Daha sonra da gözlerini gözlerime dikerek konuşmaya başladı.
"Bugün Yiğit geldi yanıma. Bir anonimden bahsetti. Tanıyor muyum diye sordu. Arkadaşlarımdan biriymiş. Onlar hakkında her şeyi biliyormuş neredeyse. Ben bir tek sana anlattım onları Erva. O an senin ismini vermedim. Tanımıyorum, bilmiyorum falan dedim. Ama beni çok kırdın. Bunu nasıl bana söylemezsin Erva? Madem Yiğit'i seviyordun neden söylemedin?
Merakla ve bir o kadar da kırgın bir şekilde bana baktığında artık bilmesi gerektiğini anladım. Bunu söyleyen kişi ben olmamalıydım belki ama artık dayanamıyordum. Bunu daha fazla Selen'den saklayamazdım.
"Söyleyemedim Selen. Çünkü..."
Sonra bir anda durdum. Bunu Yiğit'e yapamazdım. Eğer bunu yaparsam Selen, Yiğit'ten az da olsa uzak duracak ve belki de farklı yargılayacaktı. Buna izin veremezdim. Özür dilerim Selen. Ama bunu sana söyleyecek kişi ben değildim.
"Çünkü kendime bile itiraf edemezken bir anda sana bunu söyleyemedim. Ama şimdi biliyorsun işte. O anonim benim. Ama ona söylememen lazım. Lütfen... Daha buna hazır değilim."
Selen başını sallarken şimdilik bu bahanemi yediğini anladım. Onu kandırmak hoşuma gitmese de bunu söylememem gerektiğinin farkındaydım.
Ben kendimle savaş verirken o diğer sorusuna geçti.
"Beril kim? Onu görünce niye kriz geçirdin?"
Bu soru tıkanıp kalmama neden olurken derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım. Artık bunu öğrenmesi gerekti. Krizlerimin sebebi olan kızı öğrenmesi gerekti.
"Bunu anlatmadan önce senden bir söz alacağım. Bunu hiç kimseye söylemeyeceksin. Annem de dahil."
"Söz... Söz veriyorum."
Derin bir nefes verip titremeye başlayan ellerimi yumruk haline getirip tırnaklarımın derime batmasını sağladım.
"Selen... Aslında ben evlatlığım."
Selen'in gözleri kocaman olurken şokta kalmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Ne?"
Kendine gelmesi için bir süre ona zaman verdim. Benim evlatlık olmam onun ihtimallerinin birinin içinde bile yoktu, biliyordum. Çünkü beni evlatlık edinen annem ve babam beni çok güzel severdi. Hiçbir zaman diğer ailemi aramamıştım. İhtiyaç duymamıştım. Bana trafik kazasında tüm ailemi kaybettiğim söylenmişti ve bende buna inanmış, hayatıma devam etmiştim. Gerisine gerek yoktu.
"Ben daha çok küçükken yani 1-2 yaşlarındayken getirilmişim yetimhaneye. 6-7 yaşıma kadar orada büyüdüm. 6 yaşımdan sonrada beni evlatlık edindiler. Bunu hiçbir zaman belli etmediler. Hiçbir zaman bunun eksikliğini görmedim. İkisi de hiçbir zaman esirgemedi benden sevgisini. Mutluydum. Her sabah beni mis gibi kahvaltı kokuları uyandırıyor, her sabah beni babam okula götürüp iyi dersler kızım diyordu. Bunun nasıl büyük bir şey olduğunu bilemezsin."
Gözlerim dolmaya başladığında kendimi tuttum. Ağlarsam anlatamazdım. Selen bir anda elini elimin üzerine koydu ve destek verircesine sıktı. O iyiki vardı.
"Her şey mükemmeldi. Arkadaşlarım vardı. Ailem vardı. Sıcak bir yuvam vardı. Beni sevmesede sevdiğim biri vardı. Her kızın hayali değil midir bu? Evet öyle... Ama bunun bir de karanlık tarafı, acı tarafı var. Her hayatta acı vardır. Benim acım, benimle aynı yaşta olan ve benimle beraber evlatlık edinilen, 14 yaşına girince de evden kaçan kişiydi. Beril'di."
Selen ikinci şokunu da böyle yaşarken elimdeki eli gevşemiş, ne yapacağını şaşırmış gibi bir hali vardı. Buna evlatlık olmamdan daha çok şaşırmıştı.
"Beril başına buyruk birisiydi. Sürekli kendi hayatımızın olabileceğini, burada kalmamamız gerektiğini söylüyordu. Ama ben bu sıcak ortamdan kopmak istemiyor, bize bir hayat vermiş olan kişilere ihanet etmek istemiyordum. Beril'in gitmesinden de çok korkuyordum. Beril ile biz çok ters karakterlerdik. Ben neşeli, sadakatli, güvenilir, itaatkardım. O ise başına buyruk, özgür, mutlu, dışarıda ki dünyayı keşfetmek için çok meraklı biriydi. Bir gün korktuğum başıma geldi. O gitti. Bütün dünyam başıma yıkıldı. Ondan sonra kendime gelemedim.
"Onsuz... Onsuzluk çok korkunçtu. Kardeşimdi o benim. Onunla büyümüştüm. Yetimhanede yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ben çoğu kez ağlardım neden buradayız diye. O gelir beni sakinleştirirdi. İlk önce bu aile aslında onu evlatlık edinmişti. Ama biz bitişik ikizler gibi gezdiğimiz için müdürümüz bunu güzelce anlatmış ve beni de evlatlık edinmelerini sağlamıştı. Gittiğinde annem ve babam iki aya yakın onu aradılar. Ama bu aramaların bir sonuç vermeyeceğini biliyordum. Çünkü o istemeden kimse onu bulamazdı.
"Ondan sonra bu evde huzur kırıntısı denen şeye rastlamadım. Ama sen vardın. Sen bana iyi geliyordun. İlk krizim o gittiğinde ortaya çıktı. Onunla bağlantılı olarak astımım olduğu ortaya çıktı. Dün... Beni sen bile sakinleştiremedin. Ve ben o an onun gerçek olduğunu anladım. Beril sonunda benim karşıma çıktı. İşte benim hikayem..."
Selen nefes almadan beni dinlemiş ve olayları idrak etmeye çalışmıştı. Bir süre hem ona hemde kendime zaman verdim. Çünkü bende iyi değildim.
"Erva... Seni çok seviyorum ve bu anlattıkların bende ki seni değiştirmeyecek biliyorsun değil mi?"
Yavaşça gülümserken o da bana eşlik etti. Dayanamayıp ona sarıldığımda o da kollarını bana doladı.
"Biliyorum. Biliyorum Selen'im... Bende seni çok seviyorum..."
İyi ki varsın Selen... Her şeye rağmen İyi ki'msin...
Selen'i sevin... Çünkü o arkadaşını hiçbir zaman terk etmeyecek.
Erva'yı da sevin... Çünkü onun sevgiye ihtiyacı var.
Beril'i de sevin... Çünkü onun da yardım ihtiyacı var.
Yiğit'i de sevin... Çünkü onu çok güzel seven kızın en yakın arkadaşını çok güzel seviyor.
Yazarı da sevin... Çünkü bu karakterlerin hepsinin duygularını içinde taşıyor :')
Arkadaşlar sizden bir şey rica edeceğim. Aslında eskiden buna karışmıyordum ama okuyucularımın çoğu bundan rahatsız oluyor. Lütfen spoi vermeyin. Hem benim emeğime saygısızlık oluyor hemde diğer okuyucularımın heveslerini kırıyorsunuz. Lütfen spoi vermeyin. Güzel bir şey değil.
İki gün üst üste bölüm attım senin yüzünden HafsaHalePars rahatladın mı wdinwdijwksje
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenophile • Yarı Texting
Historia CortaBoslukbirak: şimdi sil gözyaşlawni Boslukbirak: ben senin yerine de ağlarım Boslukbirak: sevmeyişlerine, acı çekişlerine, başka bir kıza aşık oluşuna ağlarım Boslukbirak: sil gözyaşlarını güzel adam Boslukbirak: gece senin gozyaslwrinla ıslanmasın ...