Multi için proglemmi ye teşekkür ederim :)))
Gözlerimi yavaşça aralamaya çalışırken aklıma gelen görüntülerle hızla kalkmaya çalıştım. O arada bir el yavaşça beni durdurup gözlerimin açılmasına sebep oldu.
Yiğit'in gözleriyle karşılaşan gözlerimle şaşkınlık tüm bedenimi ele geçirdi.
O an nerede yattığımı idrak ettim. Ben Yiğit'in yatağında, onun yanında yatıyordum. Hemde onun üstü çıplaktı. Utançtan yerin dibine girmek üzereydim. Hızla doğrulup açıklamaya çalışır bir şekilde konuşmaya başladım. Tabi ne kadar başarılı olduğum sorgulanır.
"Ben şey yani... Sen hastaydın. Ben başında bekliyordum ateşin falan çıkar diye... Şey olmuş o arada, yani yanlışlıkla olan bir şey. Kesinlikle bilerek yapma-"
Sözümü gülerek böldüğünde "Sakin ol tamam. Önemli değil," dedi. Bu konuşma sinemada da geçmişti. Bunu hatırlamak istemsizce gülümsetti.
Ben de utandığımdan dolayı hızla ayağa kalkmış ve dünden kalan karmaşıklığı düzeltmeye başlamıştım.
Yiğit her ne kadar yoruldun, boşver falan dese de ben odayı toparlamıştım. Daha sonra ateşine bakmış, ateşinin düştüğünü görünce sevinmiştim.
Dün gece banyoda sızıp kaldığı için onu ultra zorlanarak yatağa yatırmış ve soğuk su onun biraz gözlerinin açılmasına sebep olduğu için üzerini değiştirmişti. Kendi üzerimde ıslak olmasına rağmen yedek kıyafet veya da başka bir şey olmadığından dolayı tişörtümü çıkarmış üzerime ceketimi giymiş, çok da fazla ıslak olmayan pantolonumla kalmıştım.
Bir iki saat sonra zaten tişörtüm kurumuş ve giymiştim. Çok da sıkıntı olmamıştı. Kendini daha iyi hissettiğini ve üzerini değiştireceğini söylemişti. Bende bu yüzden odadan çıkmış ve mutfağa gitmiştim.
Elimden geldiğince kahvaltı hazırlamıştım. Ve dünden beri yaşadığım şeyleri düşünüp kendi kendime heyecanlanmıştım. Çok fazla yakınlaşmıştık.
Yiğit bir süre sonra gelmişti. Beraber gülüşerek bir kahvaltı yapmıştık.
Bir süre sonra beni gerçek dünyaya döndüren bir mesaj gelmişti.
Selen: Melih ile Beril'i bulduk oraya geliyoruz
Selen: umarım Yiğit iyidir?
Erva: iyi o. Ateşi düştü
Selen: tamam bizde yarım saate ordayız
Yiğit başını kaldırıp bana sorarcasına baktığında "Bulmuşlar Melih'i. Geliyorlar. Bende gideyim artık," deyip ayağa kalktım.
Yiğit elinde ki çatalı bırakıp bana baktı.
"Niye? Beril geliyor diye mi?"
"Hayır. Grupla bu kadar yakın değilim. Daha rahat konuşabilmeniz için."
Tam yanından geçip gidecekken bileğimden tutmasıyla durup ona baktım.
"Kaçma. Bu sefer kaçma."
Bakışlarımız birbirinden ayrılmazken kalbim birinden kaçarcasına hızlı atmaya başlamıştı. Bakışlarını bir an olsun benden ayırmazken kolumu yavaşça çektim. O an oradan çıkıp gidebilir ve korkularımla baş başa kalabilirdim. Ama ilk defa cesur oldum. Kaldım. Kaçmadım. Korkularım bana zarar verecek diye hayatımdan vazgeçmedim. Korktum. Ama cesurluğun anlamı zaten korkuların üzerine gidebilmek değil miydi?
Küçüklükten beri sürekli bir şeylerden korkmuştum. Beril'i kaybetmekten mesela. Sürekli ona saçma sapan şeyler sunup kaçıp gitmesini engelledim. Belki de onu dinleyip bir çözüm bulmayı deneseydim böyle olmazdı. Ama ben kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenophile • Yarı Texting
Short StoryBoslukbirak: şimdi sil gözyaşlawni Boslukbirak: ben senin yerine de ağlarım Boslukbirak: sevmeyişlerine, acı çekişlerine, başka bir kıza aşık oluşuna ağlarım Boslukbirak: sil gözyaşlarını güzel adam Boslukbirak: gece senin gozyaslwrinla ıslanmasın ...