Erva'nın hiç onu evlat edinen anne ve babasıyla konuşmasını yazmadığımı fark ettim. Bu arada Erva'yı evlat edinen anne ve babasının ismini yazdım mı hiç kitaba? Hatırlamadığım için kendi kafama göre isim yazdım. Eğer hatırlayan olursa söylesin bana.
Ha bir de bölümde Erva'yı evlat edinen kişiler anne ve baba diye geçecek kafanız karışmasın. Erva onları çok benimsediği için anne ve baba diyor.
"Anne, baba konuşabilir miyiz biraz?"
Salonun kapısının önünde dikilmiş, televizyon izleyen anne ve babama seslendim. Annem sesimle beraber bana dönerken babam televizyon kumandasına uzanıp televizyonu kapatmıştı.
"Gel tabi kuzum."
Yavaşça onların oturduğu ikili koltuğun çaprazında kalan üçlü koltuğa oturdum.
İkisi de bana nolduğunu sorarcasına bakarken derin bir nefes aldım. Onların da bunu bilmeye hakları vardı. Hem böyle içim rahat etmiyordu. Onlar, beni büyütmüşlerdi sonuçta. Onlar benim anne ve babamdı. Şu yaşıma kadar tek bir eksiğim olmamıştı. Evet belki gerçek anne ve babam değillerdi ama en az o kadar değerlilerdi benim için.
"Nasıl bir tepki verirsiniz, nasıl düşünürsünüz, bilmiyorum. Bu nasıl söylenir onu da bilmiyorum." Derin bir nefes alıp devam ettim. "Ben... Ben öz babamı buldum."
Bakışlarımı anında onlardan kaçırırken nasıl bir tepki verdiklerini de görememiştim. Çünkü korkuyordum. Kızmalarından, beni yanlış anlamalarından, beni terk etmelerinden korkuyordum. Bir süre ikisinden de ses çıkmadı. Bu sessizlik başımı kaldırıp onlara bakmama neden olurken annem yavaşça ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Bu senin en büyük hakkın Erva. Bir gün bulmaya çalışacağını biliyorduk. Sadece bunu bu kadar erken beklemediğimiz için şaşırdık. Biz ne olursa olsun seni seveceğiz. Ve üzüldüğünde, yıkıldığında, boşluğa düştüğünde biz hep burada olacağız. Bizim seninle aramıza kimse giremez. Öz aileni bulmak dediğim gibi hakkın ama bizi unutursan bozuşuruz."
Son cümleyi gülerek ve dalga geçerek söylediğinde gülümseyerek ona sarıldım.
"Sizi unutturmaya kimsenin gücü yetmez. Siz benim ilk ailemsiniz."
Anneme sarılmak bana huzur veriyordu. Kollarında hapsolmak, sevgisini hissetmek çok güzeldi. Annem iyi ki vardı. Babamda öyle...
Biraz sarıldıktan sonra babamın sesiyle ayrıldık.
"Bir gün gelsin tanışalım. Niyetini bir anlayalım. Kötü niyetli, seni kandırmaya çalışan biri de olabilir."
Babamın düşünceli ve az da olsa endişeli sesiyle gülümsedim. Beni düşünen insanların olması çok güzel bir duyguydu.
"Tamam baba. Bir gün çağırırım. O da sizinle tanışmayı ister."
Babam tamam anlamında başını sallarken gözlerini kıstı.
"Şimdi iki tane baban olacak. Kıskanırım ama ben!"
İsyan eden sesiyle beraber gülerken bu sefer onun yanına gidip sarıldım.
"Benim hepinize yetecek kadar sevgim var babacım. Sen merak etme."
O da bana sarılırken gülümsedi.
"Biz her zaman senin arkandayız."
"Teşekkür ederim. İyi ki varsınız."
"Sende iyi ki varsın kızım."
Kızım kelimesi ona daha da sıkı sarılmama neden olurken gözlerim dolmuştu. Ailemi gerçekten çok seviyordum. Babamla biraz daha sarıldıktan sonra yavaşça ayrıldık. Dolu gözlerimin akmasını engelleyerek ellerimle sildim. Daha sonra da gülümseyerek ikisine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenophile • Yarı Texting
Short StoryBoslukbirak: şimdi sil gözyaşlawni Boslukbirak: ben senin yerine de ağlarım Boslukbirak: sevmeyişlerine, acı çekişlerine, başka bir kıza aşık oluşuna ağlarım Boslukbirak: sil gözyaşlarını güzel adam Boslukbirak: gece senin gozyaslwrinla ıslanmasın ...