4.5

1.4K 88 463
                                    

Yazarken kalp krizi geçirdim, şuan hastanedeyim. Buna rağmen bölüm yayınlıyorum. İyi ki böyle bir yazarınız var wldnwdnwodnwodmw

Başlamadan önce müzik listenizde ki en sevdiğiniz şarkıyı açın. Hatta o şarkı biraz da heyecan verici olursa bu bölümle baya iyi gider.

Ellerim hiç olmadığı kadar çok titrerken nefes alış verişlerimin hızı normalin bin kat daha üstündeydi. Heyecanımı nasıl dışarıya vuruyorsam artık Selen ikide bir yanıma gelip sakin olmamı söylüyordu. Ciddi anlamda bir ara nefes alamamıştım. Hayatımda hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum.

Resim yarışmasının kazananını birazdan açıklayacaklardı. Özgür hocam -resim öğretmenim- bir ara yanıma gelip katıldığım için çok mutlu olduğunu, benim kazanacağımdan emin olduğunu ve her zaman yanımda olacağını söylemişti. Bana güveni tamdı. Bu açıkçası beni çok rahatlatmış ve gururlandırmıştı.

Kendime güveniyordum fakat heyecanlıydım işte. Eğer kazanamazsam bir daha bunu yapacak gücü kendimde bulamazdım. Kazanmalıydım. Başka şansım yoktu.

"Erva!"

Bana seslenen kişiyle arkamı döndüm. Oğuz gelip sarıldığında gülerek ve heyecanla bende sarıldım ona.

"Sakin ol. Başaracaksın. Ya o değil de ben hala inanamıyorum senin gibi bir yengem olacak."

Oğuz'un heyecan ve şaşkınlıkla söylediği şeyle ben daha çok heyecanlandım.

"Ya Oğuz ne yengesi, saçmalama. Daha ortada hiçbir şey yok."

Diğerleri duymasın diye kısık sesle ettiğim isyanımla beraber Oğuz göz devirdi.

Dün heyecandan ne yapacağımı bilememiş, her şeyi Oğuz'a anlatmıştım. Neredeyse sabaha kadar konuşmuştuk. Oğuz'a anlattıklarımın doğru olduğunu inandırmam 2 saat sürmüştü. Çocuk hiç ihtimal vermeyince tabi...

Sonunda şaka yapmadığıma inandığında ise her şeyi baştan anlatmamı istemişti. Denizin ne renk olduğuna kadar her şeyin ayrıntısını alıp bir de üzerine anlatırken ikide bir 'Ay sen benim resmen yengem oluyorsun,' diye bağırmıştı. Her ne kadar abartmaması gerektiğini sadece benim sevdiğimi söylesemde dediklerime kulak asmıyordu. Yiğit'in, Selen'i sevdiği kısım hariç her şeyi anlatmıştım.

Oğuz şimdiden nikah şahidimizin o olacağını söyleyip durmaya başlamıştı. Dalga geçtiğini biliyordum ama beni benimsemesi ve hemen kabullenmesi hoşuma gitmedi, diyemezdim.

Sonuçta onların daha bir aydır hayatlarındaydım. Ters bir tepki verseler şaşırmazdım ki daha Yiğit'in bile nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum.

Sanırım en büyük korkum buydu.

"Daha ne olacak Allah aşkına? Çocuğun bir seni öpmediği kaldı. Ki onu da Selen gelmese yapacakmış zaten."

Bu sefer ben göz devirdim. O farklıydı. Yani bende bilmiyordum ama bu Yiğit'in beni sevdiği anlamına gelmezdi.

Oğuz ile konuştuktan sonra konuya Selen de dahil olmuş ve Oğuz ile birlik olup ben ve Yiğit'in dedikodusunu yapmışlardı. O arada söylemişti zaten Selen bunu. Benim önümde, benim dedikodumu yapmışlardı resmen.

Tam ağzımı açıp Oğuz'a bir şey diyecekken Berke'nin yanımıza gelmesiyle geri kapattım.

"İyi şanslar baldız."

Bana sarıldığında bende ona sarıldım.

"Kazanacağına eminim."

"Teşekkür ederim enişte."

Selenophile • Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin