1.2

1.9K 114 185
                                    

"Ya hadi Erva! Geç kalacağız!"

Hızlı hızlı ayakkabılarımı giyerken bir yandan da beni bekleyen Berke ve Selen'e yetişmeye çalışıyordum.

"Geldim," diyerek hızlıca arka koltuğa oturdum. Berke benimde gelmemle arabayı çalıştırırken derin bir nefes bıraktım.

Heyecanlıydım. Çünkü bugün Yiğit'in bir gösterisi vardı. Şarkı söyleyecekti. Ve anonime yani bana söylediği şarkıyı mutlaka dinlemem gerektiğini söylemişti.

Belki de az da olsa bana alışmaya başlamış ve sevmeye çalışıyordur. Kendi kendime bir sürü senaryo yazarken sonunda gösteri alanına gelebilmiştik. Gösterinin yapılacağı mekan sade ve ışıklı bir yerdi. İnsanlar içeriye akın akın giriyordu.

Selen ve Berke içeriye girerken bende onları takip ettim. Diğerleri ile içeride buluşacaktık. Ve ben Beril'in gelmemesi için içimden etmediğim dua bırakmamıştım.

İçeri girdiğimizde Berke, Oğuz'u arayıp nerede olduğunu sordu. Aldığı cevapla yürümeye başladığında Selen ile bende takip ettik. Sonunda yanlarına ulaşabildiğimizde gösteri başlamıştı. Bize tuttukları koltuklara yerleştiğimizde Yiğit'te isminin okunmasıyla sahneye çıkmıştı.

Herkese bir göz gezdirdikten sonra konuşmaya başladı.

"Merhaba gençler!"

Herkes konuşmasıyla beraber aynı anda 'Merhaba' derken ben heyecanımı bastırmaya çalışıyordum.

"Biliyorsunuz ki birçok kez bu sahnede şarkı söyledim. Ama bugün özel bir gün olacak çünkü bugün bir ilk yapıp şarkıyı benimle söylemesi için birini sahneye davet edeceğim."

Bir anda herkes çığlık atmaya ve aralarında konuşmaya başladığında bende merakla ona bakıyordum. Umarım beni sahneye çağırmak gibi bir şey yapmazdı. Korkuyla, merakla ve daha çok heyecanla baktım ona. Onun gözleri ise Selen'e çevrildi.

"Bugün en yakın arkadaşım Berke'nin sevgilisi Selen, bana bu sahnede eşlik edecek! Ve bu şarkının ithafı onun istediği üzerine Berke'ye ait."

Herkes alkışlamaya başlarken ben şaşkınlıkla bir Yiğit'e bir Selen'e bakıyordum. Selen, Berke'ye gülümseyip bir şeyler fısıldadıktan sonra Berke ona kocaman gülümseyip başını salladı. Ben hala anlayamamış şekilde onlara bakarken Selen sahneye çıktı ve ikinci mikrofonu aldı.

Şarkı yavaşça başlarken Yiğit ile göz göze geldik. Her ne kadar boş bakışlarla onlara baksamda içimde bir tufan vardı. Yiğit'in bunu yaptığına inanamıyordum. Sırf canımı acıtmak için Selen ile şarkı söyleyecekti. Gözlerim yanmaya başladı.

Şarkıya ilk önce Selen başladı. Ama ben bir an olsun gözlerimi Yiğit'ten ayıramıyordum. Rol yapmak benim için kolaydı. Duyguları yok etmek ise bir o kadar zor...

"Sen yağmuru çok seven küçücük şey,
Ben kendine geç kalan bir kadın,
Beni sevmesen de görmesen de hayat sürerdi yine,
Ama kendimi sevmezdim şimdiki kadar..."

Şarkının beni yansıtması ve bu şarkıyı defalarca onu düşünürken dinlemem de bu acıyı arttırdı. Şarkıyı söyleme sırası ona geçtiğinde gözleri her ne kadar etrafta geziniyor gibi olsa da genellikle Selen'deydi. Ve bunu benden başka kimse anlamadı.

"Beni seçmesen de yok desen de ateş yanardı yine,
Ama gülmeyi bilmezdim şimdiki kadar..."

Yutkunmaya çalışırken ikisine de kızamadım. Selen'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Yiğit ise en az benim kadar Selen'i seviyordu.

İkisi devam ederken şarkıya sözlerinde bir ben aradım istemsizce.

"Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan,
Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan..."

Araya müzik girdiğinde ikisi de sustu. Selen'in gözleri bir an olsun Berke'den ayrılmazken Berke'nin hayran bakışları ondaydı. Bilmiyordu ki... Bilemezdi... Tahmin dahi edemezdi... En yakın arkadaşının, sevdiği kızın sevgilisi olduğunu bilemezdi ki...

Her şeyi bilen tek kişi olmanın yükünü taşıyamadım. Gözlerim doldu.

Bu sefer Yiğit başladı şarkının sözlerine.

"Sen kalbime denk gelen küçücük şey,
Ben kendini aşk sanan bir adam,
Beni sevmesen de görmesen de hayat sürerdi yine,
Ama kendimi sevmezdim şimdiki kadar..."

Bu sözlerin ulaşacağı yer Selen'di. Bir an keşke diye düşünmeden edemedim. Keşke ben olsaydım. O zaman daha mutlu olabilirdik.

Selen yine gözlerini Berke'den ayırmadan devam etti şarkının sözlerine.

"Beni seçmesen de yok desen de güneş doğardı yine,
Ama gülmeyi bilmezdim şimdiki kadar..."

Son cümleyi söylerken gülümsedi. Tek şarkı, 4 insan...

4 insanı içine alan tek bir şarkı... Ne kadar garipti. O gün ilk defa bir gün Yiğit'in bu şarkının sözlerinde beni bulmasını diledim. Olmayacağını bile bile...

İkisi yine aynı anda devam ederken sol gözümden yavaşça bir damla firar etti.

"Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan,
Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan,
Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan..."

Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları Yiğit. Karanlık olan odadaki tek ışığımsın.

Herkes telefonlarının ışığını yakmış sahneye doğru tutmuştu. Daha ne kadar bu ana katlanabilirdim, bilmiyordum.

"Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan,
Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan,
Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları,
Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan..."

Son sözleri de söyleyip bitirdiklerinde büyük bir alkış tufanı olmuştu. Oğuz ıslık çalıp alkışlarken bakışları bir an olsun ayrılmayan Berke gülümseyerek alkışlıyordu.

Hemen yanımda oturan Ömer Asaf'a annemin acil beni çağırdığını, gitmek zorunda olduğumu, bunu diğerlerine açıklamasını söyleyip çıkışa doğru ilerledim.

Ve daha fazla tutamayıp izin verdim gözyaşlarıma.

Bu kaçıncı ağlayışımdı imkansız bize, bilmiyordum. Ama ağlıyordum işte...

Sessizce, çaresizce...

Tam da o arada annem beni aradı. Telefonu merakla bakmayı kesip aramayı cevapladım.

"Alo anne?"

"Erva hemen eve gel. Beril döndü."

Yiğit'in yaptığı piçliğe hakaret etmeyi size bırakıyorum. Siz halledersiniz skdnwksnskmxsk

Beril hakkında yorum yok. Ne desem bilemedim. Ama emin olun Beril'i savunmayacağım.

Oyh çok sovmeyin bana yav.

Selenophile • Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin