4.1

1.5K 85 95
                                    

Multide ki söz Erva ve Yiğit'e çok uymuyor mu?

Ve evet iyi ki bir hafta sonları atacağım artık bölüm dedim qksmwkxkwlskq Şu gün işini hiç ayarlayamadım, asla da ayarlayamayacağım sanırım.

Erva'dan;

Derin bir nefes verirken gökyüzüne karşı, gecenin güzelliği ruhuma işliyordu.

Yanımda ki beden ellerini arka tarafına koymuş, bacaklarını uzatmış, başını gökyüzüne doğru çevirmiş öylece dururken başımı ondan çekip tekrar gökyüzüne yönelttim.

Sessizlik güzeldi fakat şuan rahatsız olmuştum. Sessizlik onun ana diliydi. Ben bir şey demeden konuşmayı başlatmayacağını bilmiyordum.

Boğazımı temizledim. En iyisi direk konuya girmekti.

"Sır derken neyi kastetmiştin?"

Bakışları bir anlığına bile bana dönmezken bu konuyu açacağımı biliyor gibi bir tavrı vardı. Geç bile kalmıştım. Birkaç gündür bunu düşünüyordum. O gün Melih gelmeden önce Yiğit ve Selen şarkı söylerken Ömer'in söylediği sözler aklımdan çıkmamıştı. Bir türlü fırsat bulup bunu onunla da konuşamamıştım.

Şimdi belki de en iyi ve tek uygun zamandı. Bu konuya açıklık getirmem gerekti.

"Hangi sırdan bahsettiğimi biliyorsun."

Derin bir nefes verdim.

"Bundan... Kimseye bahsetmemeni istesem..."

Duraklayarak söylediğim şeylerle gözlerini gökyüzünden bana çevirdi.

"Bahsedecek olsam şimdiye kadar bahsederdim zaten."

Dediğin şeyin haklılığıyla başımı salladım. Haklıydı. Bahsedecek olsa bana değil, diğerlerine söylerdi.

Cidden...
Bana neden söylemişti ki bunu?
Yani bildiğini neden belli etmişti ki?

Kafamda oluşan sorularla beraber ona döndüm.

"Kimseye söylemeyeceksen peki... Neden bana bahsettin? Yani neden Yiğit değil de ben?"

Bacaklarını kendine çekip bağdaş kurdu. Daha sonra tek elini saçlarının arasından geçirdi.

"Bilmem... İçimden geldi."

Tek kaşım havaya kalktı. Verdiği cevap çok fazla şey ima ediyordu.

"Benim bilmediğim bir şey mi var Ömer?"

"Bilmediğimiz çok şey var."

Şifreli konuşması kaşlarımı çatmama neden oldu.

"Ne demek şimdi bu?"

"Hiç... Hiçbir şey."

Kaşlarım hala çatık bir şekilde ona bakarken o bana değil direk karşısına bakıyordu.

"Kaçıyorsun. Ne demek istedin?"

Bastırarak söylediğim kelimeler onun derin bir iç çekmesine neden oldu.

"Kaç yaşındayken yetimhaneye verildin Erva?"

Kaşlarım daha da çatılırken iyice Ömer'e döndüm.

"Bildiğin bir şey mi var?"

"Şüphelendiğim bir şey diyelim."

Derin bir nefes verdim. Neden direk neden şüphelendiğini söylemiyordu ki?

"Doğumumdan birkaç ay sonra."

"Ne zaman doğdun? Tam tarihini söyle."

"3 ocak 2003."

Selenophile • Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin