3.9

1.4K 81 46
                                    

"Ya nasıl böyle bir şey yapar aklım almıyor... Beni terk etmek istemez o... Beni bırakmaz... O çocuk mu tehtid etti acaba? Ya da başka bir şey vardı ve bana söylemedi. İsteyerek beni terk etmiş olamaz. Beni böyle bırakıp gitmez."

Melih'in sözleri kulağımda yankılanırken boş bakışlarımı halının üzerinden ayırmıyordum.

Hissizdim. Ya da ne hissedeceğimi bilmiyordum.

Birinci kez yapılan hatanın devamı gelirse hata olmaktan çıkar diye bir söz duymuştum.

Doğru bir sözdü aslında. Bir hata tekrar ediyorsa ortada bir yanlış vardır. O yanlışın ne olduğunu düşünemeyecek kadar durgundu beynim.

Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Ya da ne yapmam gerektiğini...

Ne yapmalıydım cidden?

Melih'in karşısına geçip ben haklıydım dediğin hiçbir şeyi hak etmedim mi demeliydim? Yoksa her yeri dağıtıp kendimi mi yıpratmalıydım?

Ne tepki vermeliydim?

Bekliyordum. Yemin ederim ki gitmesini bekliyordum ama bir şeyler yanlıştı. Beril böyle kolay pes eden bir insan değildi. Bir şey olmuş olmalıydı.

Başımı ellerim arasına alırken baş ağrımın az da olsa dinmesini diledim. O ortamda benden daha berbat bir halde olan bir insan varsa o da Melih'ti.

Yıkılmıştı.

Adeta bir bina gibi çökmüştü. Beklemiyordu. Gitmesini beklemiyordu. Terk etmeyeceğine emindi sanki onun. Onu bırakıp gitmesini hazmedememişti.

Geride kalan bir kağıt parçası ve birkaç kalp dolusu hüzün bırakmıştı.

Kağıt parçasında yazan tek şey ise;
Özür dilerim'di.

Sadece ufacık bir özür dilemiş ve çekip gitmişti. Yine ve yine ardında beni bırakarak gitmişti.

Eskisi kadar acıtmamıştı. En çok üzülmeme neden olan Melih'in hayal kırıklığıydı. Melih'in aşkına ve inancına olmuştu olan...

"Yeter artık Melih! Anla! O seni ve bizi arkasında bırakıp gitti! Hiçbir nedeni yok! O kız bencildi! Kabul etmek istemedin! Herkese kızdın! Gerçekler ağrına gitti ama kabul et! Hiçbir nedeni yok! Gitmek istedi ve gitti! Kimse umrunda değildi! Buna sende dahil!"

Oğuz'un dayanamayıp bağırarak söylediği şeylerle Melih kafasını hızla iki yana salladı.

"Hayır! Hayır... Bir nedeni olmalı! Anlamıyorsun! Anlamıyorsunuz! O beni terk etmez! Edemez..."

Gözyaşları yanaklarından hızla kayarken Oğuz sinirli bir şekilde ona baktı. Oğuz baştan beridir Beril'i sevmiyordu ve bu olaylardan sonra -Melih'i terk etmesinden- arkadaşının bu kadar üzülmesine dayanamamıştı.

Haklıydı aslında. Beril yine bencilliğini konuşturmuştu.

Selen, Oğuz'un kolundan tutarken sakin olmasını söylüyordu. Melih'in hali kötüydü ve o an Oğuz'un dediklerini mantıklı bir şekilde düşünemezdi. Yanına gidip destek olmak istedim fakat bana karşı olumsuz bir tepkisini kaldıramazdım.

Ve emindim ki şuan öfkesini çıkaracak bir şey arıyordu.

"Sen yine bildiğini oku! O kızın umrunda değilsin, anla artık! Hiçbirimizi sevmedi! Erva'ya yaptığı şeyden anlamalıydık nasıl biri olduğunu!"

Oğuz'un dediği şeylerle Melih sinirle ona baktı.

Berke olaya dahil olup Oğuz'u zorla da olsa odadan dışarı çıkardı. Yiğit'te Melih'in yanına oturup ona destek olmak amaçlı elini omzuna koydu. Selen de yanıma gelip nasıl olduğumu sordu.

Selenophile • Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin