AYH AZ KALDI YİĞİT'İ ÖLDÜRÜP LACİVERT GÖZLÜ AŞKIMI BAŞROL YAPACAĞIM, DERMİŞİM QOZNWODJWOFJWOSK
ŞAKA ŞAKA WKNDWKDKOQDKKW AYH BUGÜN BAYA FORMUMDAYIM. YİĞİT AŞKIM BENİM EN EN BEST KARAKTERİM :*
EVET BUGUNDE SAÇMALAMAMI YAPTIĞIMA GÖRE BÖLÜME GEÇEBİLİRSİNİZ :)
(Gecikme için özür dilerim. Elimden geldiğince hemen bölüm yazmaya çalıştım.)
Kafamı sıradan kaldırmadan telefona bir bakış attım. Sabahtan beri bir mesaj bekliyordum ve sanırım istediğim mesaj gelmeyecekti.
Ah, açıkçası şu sıralar kafamı dağıtabilen üç şeyden biri olmuştu o.
Birincisi Yiğit'ti. Onunla konuşacak konu bulamadığım ve her onunla konuşurken elim ayağım birbirine girdiği için iki gündür sadece uzaktan izliyordum.
İkincisi ise resim çizmekti. Onun içinde şu sıralar ilham pek gelmiyordu.
Yani geriye bir tek onunla konuşmak kalıyordu. Onunla konuşmak iyi geliyordu. Basit kelimeleri değil büyülü harfleri vardı.
Bahsettiğim kişi lacivert gözlü çocuk yani Atlas'tı. Atlas iyi biri diyebileceğim biri değildi ama konuşması cidden çok özeldi. Zaten iyi insanlardan gelmişti, başıma ne geldiyse. İstediği kadar kötü olabilirdi.
İki gündür -yani o sahilde karşılaştığımızdan beridir- sürekli aynı saatte oraya gidiyor ve onunla konuşuyordum. Dün telefon numaralarımızı almıştık.
Açıkçası kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Çok yanlıştı belki ama artık en fazla ne olabilirdi ki?
Tutunacak bir dal ararken karşıma çıkmıştı ve artık o kaçış yolumdu.
Tekin bir tip olmadığı belliydi. Ama içini bilmeden onun hakkında bir yorum yapmak ön yargıya girerdi. Bu yüzden onu sadece konuşmalarından çözmeye çalışıyordum.
İki gündür, okula ruhsuzca gelip gidiyordum. Her ne kadar Selen neler olduğunu söylememi istese de bende ona yapabileceğim bir açıklama yoktu. Sadece bana biraz daha süre vermesini istemekle kalıyordum. O da şimdilik üzerime gitmiyordu. Ama içten içe korktuğunu ve benim için endişelendiğini biliyordum. Bu yüzden kendimi az da olsa toplar toplamaz yanına gidip her şeyi anlatacaktım.
Yiğit, ilk başta gelip nasıl olduğumu falan sorsada benim herkese karşı uzaklaşmamdan dolayı yanıma bile gelemez olmuştu. Arada bir göz göze geliyorduk o kadar...
Bu süreçte Oğuz ile de daha fazla konuşmaya başlamıştım. Açıkçası beni güldürüp az da olsa neşelendirmesi rahatlatıyordu.
Berke ile bildiğim gerçekten dolayı biraz uzak olsam da onunla da aram kötü sayılmazdı.
Ömer ile neredeyse hiç muhattap olmazken sadece arada bir göz göze geliyordum o kadar.
Melih ile ise gerçekten soğuktum. Aslında onunla da diğerleri gibi yakın olmak istiyordum ama Beril bizim aramızda bir duvar gibiydi. Sürekli yanına gitmeye çalışsam Beril gerçeği durmama neden oluyordu. Sanırım az da olsa Beril ve Selen'in aralarının açılmasından dolayı beni sorumlu tutuyordu. Haklıydı aslında. Aralarını ben bozmuştum. Ama bu Beril'in beni terk edip gittiği gerçeğini değiştirmiyordu.
Grubun eskisi gibi bir tadı yoktu. Bunun sebebi bendim. Ben yokken hiçbirinin arasından su sızmıyorken şimdi Melih, Beril'e karşı tepki alan herkese soğuk davranmaya başlamıştı. Özellikle Oğuz ile araları neredeyse yok dereceye gelmişti. Bu beni üzüyordu. Onların arkadaşlıkları çok güzeldi ve bozulması beni gerçekten mahvediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenophile • Yarı Texting
Short StoryBoslukbirak: şimdi sil gözyaşlawni Boslukbirak: ben senin yerine de ağlarım Boslukbirak: sevmeyişlerine, acı çekişlerine, başka bir kıza aşık oluşuna ağlarım Boslukbirak: sil gözyaşlarını güzel adam Boslukbirak: gece senin gozyaslwrinla ıslanmasın ...