3.8

1.4K 90 39
                                    

Erva'dan;

Yavaş ve sakin adımlarla ona doğru yaklaşırken derin ve titrek bir nefes verdim. Çok heyecanlıydım. Bu onunla ilk görüşmemiz değildi fakat onu gördüğü an titremeye başlayan vücudum sağolsun beni tedirgin ediyordu.

Arkasına geldiğimde titreyen ellerimle gözlerini kapatacakken bir anda elimi tuttu. Arkasını dönmemişti ama ben bu hareketi beklemediğim için kaskatı kesilmiştim. Nefesimi tutmuş, arkasını dönmemesi için dua ederken o elimi ellerinin içine hapsederken konuştu.

"Sencede vakti gelmedi mi artık?"

Tuttuğum nefes boğazıma takılırken sertçe yutkundum. Acilen nefes almam gerekti. İma ettiği şeyi anlamıştım ama hazır değildim.

"Hayır, lütfen Yiğit. Bana birkaç gün daha ver. Şimdi olmaz."

Sözlerim üzerine derin bir iç çektiğini duydum.

"Peki..."

Elimi bıraktığında ilk başta sarsılsamda daha sonra kendime gelip elimde tuttuğum fuları gözlerine bağladım.

Daha sonrada derin derin nefesler alıp vererek yanına oturdum. Yine bir anda bana sarılırsa herhalde kaldıramazdım. O yüzden aramıza mesafe koydum. O mesafeyi istemesemde ona kim olduğumu söylemeden kalp krizi geçirmeyi de istemiyordum.

"İlk sen mi başlarsın? Ben mi başlayayım?"

"Sen."

Elimden geldiğimce sessiz konuşuyor ve sesimi değiştiriyordum. Tanımayacağını biliyordum. Yiğit her ne kadar çoğu konuda zeki olsa da konu duygular olunca sınıfta kalıyordu.

"Peki... Aslında nasıl başlasam bilmiyorum. Nasıl bir giriş yapmalıyım? Hatta bunu sana anlatmalı mıyım? Bilmiyorum. Tek bildiğim şey içimden geçen şeyin sana anlatmak olduğu. Sana güveniyorum."

İstemsizce gülümserken devam etmesini bekledim. Ona güven verici sözler söyleyemezdim bu yüzden cesur olup elimi elinin üzerine koydum.

Elindeki elimi hissettiğinde yavaşça kafasını aşağıya çevirdi. Göremedi ama gülümsedi.

Daha sonra da başını denize çevirdi. Biraz durdu. Kafasında cümleleri toparladıktan sonra anlatmaya başladı.

"Benim babam... İyi bir adam değildi. Ben küçükken içip içip eve gelir, anneme ve bana hakaretler yağdırırdı. Hiçbir zaman bu fiziksel şiddete kadar büyümedi fakat bizi psikolojik olarak çok yıprattı. Bu yüzden ilkokul yıllarım berbat geçti. İçime kapanıktım. Eziktim. Herkes tarafından hırpalanırdım. Kimse sevmezdi beni... Annemden başka kimse sevmezdi."

Titrek bir nefes aldığında aramızdaki mesafeyi yok edip ona sarıldım. O da kollarını bana sararken sevgimi hissettirmek istedim ona. Sevgiye boğmak istedim. Üzülmesin istedim. O yılları, o anları unutsun istedim.

Bazı şeyler sadece istemekle kalırdı. Benim de isteklerim gerçekleşmedi. Çünkü Yiğit o yılları asla unutmayacağına yemin etmişti.

Asla tam olarak mutlu olamayacak olması çok acıttı kalbimi.

"Daha sonra... Ben 10 yaşındayken babam gitti. Bize denilen kaybolduğu ama bizi terk ettiğine eminim ben. Annem o gittikten sonra çok çalıştı, beni büyütebilmek için. Dedemler bize asla yardım etmedi. Bilirsin işte, namus meseleleri," derken yüzünü buruşturdu. Onlardan nefret ettiğini anlamıştım. Haklıydı da... Bir kadına bunu yapılmasını göz yummak ancak bu kadar alçakça olabilirdi. Ensesindeki saçları yavaşça okşadığımda beynim karman çormandı. Heyecanlanmayı ve utanmayı sonraya bırakarak sadece onun yanında olduğumu hissettirmek istedim.

Selenophile • Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin