1. Bölüm

49.3K 1K 464
                                    

Başlama tarihiniz ➡

Ah benim kalabalık şehrimin yalnız insanları... Her birinizin ne de çok acısı var. Her biriniz ne de çok yalnız olmadığınıza inandırmaya çalışıyorsunuz kendinizi. Yalnızsınız. Yabancısınız yanınızdakilere. Onlar sizden biri değil. Siz de onlardan biri değilsiniz.

Cama çarpan yağmurlar dışarıyı izlememi engelliyorlardı. Otobüsün içerisi çok kalabalık olduğundan sıcaktı ama hemen önümdeki kapı her açılışında titriyordum soğuktan. Yine cama çevirdim bakışlarımı. Evet, şimdi kendime birini seçmem gerekiyordu.

Otobüs şemsiyeli insanların dolaştığı caddelerden geçerken izledim her birini. Okul çantasıyla yürüyen bir kızın elini tutan bir kadın vardı. Annesi olmalıydı. Okula mı gidiyorlardı ama yoksa okuldan mı dönüyorlardı. Otobüs ilerlediğinde onları gözdem kaybettim. Dört kişilik bir erkek grubu vardı. Biri hariç hepsi sigara içiyordu. Otobüs veya minibüs bekler gibi bir halleri vardı. O adam neden sigara içmiyordu acaba? Belki sevmiyordu. Belki bugün sigara almamıştı. Ama o zaman arkadaşlarını ona verirdi değil mi? Evet, kesin sigara sevmiyordu.

Yaşlı amca vardı yine ileride. Bu havada neden dışarıdaydı ki? Canı gezmek istiyor olabilirdi. Bir kafenin önünden geçtik. Camından gördüğüm bir çift oturup bir şeyler yiyorlardı. Sevgililer miydi? Belki nişanlı, belki evli. Hatta belki de kardeşlerdi. Kuzen de olabilirler tabi. Kadın trip attığı için erkek onu yemeğe çıkarmıştı. Ya da birazdan bu yağmurlu ortamda romantik bir evlenme teklifi alacaktı. Kim bilir... Hayatını değiştirebilirdi o kafede.

Bir durağa yaklaştığımızda yine başka birilerini gördüm. Bir erkek ve kolunda yaşlı bir kadın. Annesi miydi? Yüksek ihtimalle. Kadın zor yürüyordu. Hastaneden dönüyor olabilirlerdi. Belki de benim gideceğim hastaneden dönüyorlardı. Bu düşünceyle gideceğim yeri hatırladım ve geldiğimiz durağa baktığımda inmem gerektiğini fark ettim. Eğer durağı fark etmeseydim kaç durak boyunca böyle insanları izlemeye devam ederdim, bilemiyorum. 

Otobüsten dışarıya adımımı attığım an buz gibi bir hava beni karşılamıştı. Şalımın uçları rüzgarda uçmasın diye arkamda bağladım. Tırnaklarımı çantama batırarak yavaşça yürümeye başladım. Aslında yürüyecek kadar da iyi hissetmiyordum kendimi. Her an sanki karnımın içinden büyük bir parça bacaklarımın arasından yere düşecek gibi hissediyordum. Kasıklarım yanıyordu ve kasılmaktan ağrımıştı sanki. Hayır, bir yerlerim ağrıdığından değil. Heyecandan  ve korkudan bedenim kendiliğinden kasılıyordu. Öylece yağan yağmura, yanımdan geçen insanlara aldırmadan yavaşça ilerledim.

Ah güzel şehrimin kalabalık caddeleri. Kaç tane derde şahit oldunuz? Kaç kadın ağladı kaldırımlarınızdan geçerken? Hadi bir de beni ekleyin tarihinize. Bu kadın tam şimdi ağlayarak geçiyor yollarınızdan. Kendinden nefret edercesine basıyor yere.

Ah benim çocukluğumdan beri sevdiğim, toprağa değdiğinde mis gibi kokan yağmur... Kaç yaralı kadının üzerine yağdın? Kaç kadının ağlamalarına ortak oldun? Beni de ekle onların arasına. Gözlerimdeki yaş durmazken nasıl damlalarınla karıştırdığını sakın unutma. Güçsüz bir kadının güçsüzlüğüne şahit ol bugün. Eğer bir gün mutlu olmak istersem sen hatırlat bana benim bir başkasının mutluluğunu birazdan çalacağımı. Eğer bir gün gülümsersem sen hatırlat bana birazdan birinin gülümsemesini tamamen yok edeceğim. Unutturma, vicdanımı rahat bırakma.

Eğer bir gün, bugünü unutursam işkencelerin en büyüğünü çektir bana İstanbul. Zehir et bu güzelim sokaklarını bana. Hiçbir zaman gönül rahatlığıyla yürüyemeyeyim yağmur altında. Ben bir başkasının yağmuru görmesine engel olacakken hiçbir mutluluğu yaşatma artık bana.

SEN BENİM  // TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin