Merhaba : )
Final yazısına tepkinizi tahmin edebiliyorum ama her şey tadında bırakılmalı, değil mi?
"Ben seni gizli sevdim, bilmedim alem duyar.
Aman gülüm, nananay top kahküllüm." *Fahriye Evcen- Bahçede Yeşil ÇınarDuyduğum sesler uyanmamı söylerken yorgun vücudumdan uyumaya devam etmemi isteyen sinyaller alıyordum. Sabah sabah neden dibimde bağırıyorlar ki sanki bunlar? Gözlerimi açtığımda Sena'yla karşılaştım. Hayır yani Pazar günü sabahı neden erken kalkıyorsunuz siz?
"Anneler günün kutlu olsun!" dedi Sena. Ah tabi ya... Bugün Mayıs ayının ikinci pazarı. Onlarla beraber yaşamaya başlayalı neredeyse bir yıl dolacak. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Ah ben unutmuştum. Teşekkür ederim canım benim." dedim ona sarılarak. O da bana sarıldı. "Kahvaltını da bugün biz hazırladık. Hadi gidelim mi?" diye sordu Sena. Hımm sanırım bugünün tadını çıkartacaktım.
Yataktan kalkıp beşiğe baktım. "Şevval içeride." dedi Sena. Kafamı salladım ve kenardaki tokayla saçlarımı salladım. Sena elimi tuttu. Bu dönemde onunla baya yakınlaşabilmiştik. Okulunun ilk senesi onun için zor geçmişti. Dersten ve ödevden kesinlikle zevk almıyordu. Kim alıyordu ki zaten?
Mutfağa girdiğim an hazır ve güzel olan kahvaltı masasıyla bakıştım. "Anneler günün kutlu olsun annesi..." dedi Ömer, kucağındaki Şevval'i bana uzatarak. Kızım ne olduğunu anlamasa bile yüzünde bir gülücük vardı. Ah gece beni uyutmasan da seviyorum kız seni.
Şevval'i kucağıma aldım. "Siz bana kahvaltı mı hazırladınız? Hı anneciğim? Bu iki yaramaz seni de mi oyunlarına alet etti?" dedim kızımla konuşur gibi. Ömer onaylanaz bir ses çıkarttı. "Biz sana kahvaltı hazırlayalım. Sen bize yaramaz de. Oldu ama şimdi?" Sitemine güldüm. Şevval'i kucağımdan indirmeden masaya yöneldim. "Tebrik ederim bir tek kuş sütü eksik valla." dedim onlara bakarak. Sena ilginç bakışlarla sorusunu sordu. "Sütü inekler yapar Gökçe abla. Kuşun sütü olmaz ki..."
Ömer'le birkaç saniye bakışmanın ardından kahkaha attık. Ne dediğini anlamaya çalışıyor gibi bakıyordu. Şevval'i babasına bıraktım ve onu tek seferde kaldırıp sandalyelerden birine oturttum. "O bir deyim Sena'cığım. Yani... Her şey eksiksiz, mükemmel olmuş demek istemiştim. Teşekkür ederim hepsi için." dedim yanağına öpücük bırakarak. Anladığını belirterek kafasını salladı. Ömer de kendi yerine otururken Şevval'in biberonunu hazırladım ona. "Mezarlığa gidecek miyiz?" diye sordum. Yüksek ihtimalle bugün için gideceklerdi. "Evet akşama doğru gideriz." dedi Ömer.
Güzel bir sohbetle kahvaltımızı yaptığımızda "E bari buraları da ben toplayayım." dedim. Onlar içeri geçerken etrafı topladım. O an saate bakmak aklıma geldi. Daha ondu be... Biraz daha uyusaydım keşke. Salona geçtiğimde yavaş yavaş emekleyerek kapıya gelen Şevval'i kucakladım. "Gel bakalım küçük hanım." dedim koltuğa otururken. "Evet ne var televizyonda?" diye sordum. Pazar günleri genelde sabahları televizyon izlerdik ama şu an açmamışlardı.
"Televizyon yok. Size söylemem gereken bir şey var." dedi Ömer. Yüzü gergin görünmüyordu. Yani kötü bir şey yoktu. "Ne oldu?" diye sordum Şevval'i önüme yatırırken. Sena da babasının yanındaydı. Ömer derince bir nefes aldı. "Şimdi... Çalıştığım şirketin Samsun'da bir inşaat başlatma planı var. Mimar olarak da beni atadılar. Daha doğrusu biraz da ben kendim istedim bunu." dedi. Samsun'a mı atandı? Ne? Gidiyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİM // TAMAMLANDI
Любовные романы*Tamamlandı Sen benim umudum, hayallerim, varoluşum, gülüşüm, kahkaham... Sen benim yıkılışım, umutsuzluğum, gözyaşlarım, hıçkırıklarım, boğazımdaki düğüm... Sen benim şarkılarım... Sen benim gecem... Sen benim yaşanmışlıklarım, Sen benim ölüşlerim...