Merhabalar : )
Ebru Şahin- Nenni Yavrum
Bu sefer beni almaya Asu sadece abisiyle değil aynı zamanda yengesiyle de beraber gelmişti. Abisi ve karısı arabanın önüne otururken biz arka koltuklara geçmiştik. Dün bayramın son günüydü. Leyla abla yarın döneceğini söylemişti. Bir süre daha görüşemeyecektik anlaşılan. Asular dün gece bizde kalmıştı. Bugün sabahta yola çıkmıştı. Yol uzun olmadığından birazdan varacağımıza emindim. "Dağ evine mi yoksa sizin eve mi gidiyoruz?" diye sorduğumda Asu'nun yengesi Aslı abla cevap verdi. "Annemlerin evine gidiyoruz. Sonra biz kızlarla dağ evine kalmaya gideriz zaten." dedi.
Asu ve Aslı abla dün gece herkesin her şeyi bildiğini, asla ama asla bana bu konuda soru sormayacaklarını ve yadırgamayacaklarını, rahat olmamı söylemişlerdi. Ama ben bu konunun kızlar arasında açılacağını biliyordum. Umursamadım. Vedalaşırken üçü de Ömer'le tanışmıştı. Sena zaten Asu'nun saçlarına kendini bırakmıştı. Ah Asu ismi geçince sizin de aklınıza benim gibi siyah saçlı beyaz tenli bir kız geliyor mu?
Ama Asu kızıl. Annesi kapalı olduğundan pek bilinmese de annesi de kızıl. Ve sanırım görebileceğim en güzel kızıllardan biri Asu. Annesinin ona kapanması için baskı yaptığını biliyordum ama Asu bunu kabul etmemişti. Orucu tutup, kuran okuyordu ama namaz kılma ve kapanma konusunda kabul etmiyordu. Yengesi kapalıydı. Ama kadının gözleri direkt kendine çekiyordu bizi. Sanırım gördüğüm en renkli aile olabilirlerdi. O da mavi gözlüydü. Küçük bir kızları vardı, bir buçuk yıl önce doğan. O da mavi gözlüydü. Gerçi ben onu daha hiç görmemiştim.
"Haydi geldik." dedi Taner abi. Kapıları açıp aşağı indiğimde daha önce geldiğim binayla karşılaştım. Asu'ya bakarak "Zeliha Nine de sizde mi?" diye sordum. Kafasını salladı. Normalde yaşlılara teyze demeyi tercih ederdim ama herkes ona öyle seslendiği için ben de öyle seslenmeye başlamıştım. Zeliha Nine kim mi? Asu'nun babaannesi. Tam bir Karadeniz kadını. Tek eksiği şivesi... İnatçılığıyla, özlü konuşmalarıyla mükemmel bir kadın.
Binanın ikinci katına çıktığımızda Taner abi zile bastı. Kapı hemen açıldı. Asu'nun annesi Pınar teyze açmıştı kapıyı. Taner abi direkt ayakkabılarını içeri girerken onun da gözleri beni bulmuştu. Gülümseyerek sarıldı bana. "Hoşgeldin güzel kızım." dediğinde "Hoşbuldum." dedim. "Oh valla. Beni bir gün böyle karşılamadın anne." diyerek Asu da çıkarttı ayakkabılarını. Aslı abla kaşlarını çattı. "Haksızlık yapma anneme. Her İstanbul'dan dönüşünde asker karşılaması gibi karşılama yapıyor kadın. Daha ne istiyorsun?" dedi kızar gibi. Biz içeri girerken Asu ikisine baktı. "Siz gelin-kaynana dayanışması yapıyorsunuz resmen. Kendinize gelin didişmeniz lazım sizin."
"Kız sus. Gelinime laf etmeyin!" diye içeriden seslenen Zeliha teyzeden başkası değildi. Asu bana baktı. "Görüyorsun değil mi? Resmen dışlanıyorum bu evde. Anneanne sana da aşk olsun yani." diyerek salona yöneldi. Arkasından güldük sadece. Pınar teyze bana sıcacık bir bakış atarak "Hadi içeri geçelim." dedi. Salona girdiğimde sadece Zeliha nine vardı. Gidip elini öpüp sarıldım. "Ay kız sana ne güzel yakışmış ya hamilelik." dedi ve Asu'yu göstererek devam etti. "Şunun gibi sıskaydın önceden. Şimdi yüzüne ışıltı gelmiş sanki." dedi. Kesinlikle zayıf değildim eskiden ama bunu sırf Asu'yla uğraşmak için dediğini bildiğimden güldüm. Asu sadece kaşlarını çatarak koltuğa oturdu ve ellerini birbirine bağladı. "Sağol Zeliha ninem. Sen de maşallah çok iyisin. Hâlâ Asu'yla uğraşmaya devam mı ama?" diye sordum. Kolumdan tutarak yanına oturttu beni.
Güzel geçen birkaç dakikanın ardından Taner abi içeri bir uğrayıp "Ben dışarı çıkıyorum. Akşama babamlarla beraber dönerim." dedi evden gittiğini belirtti. Başka kimse yoktu evde. "Kız kim bu damat?" diye sordu Zeliha nine. Ama Asu fırsat bırakır mı? "Ben gördüm valla nine. Adam çok terbiyeli. Dönüp bize bile bakmadı doğru dürüst, abimle konuştu sürekli. Kızını bir görsen... Ah bu kadar tatlı bir çocuk olur mu hiç?" dediğinde diğer odadan gelen bir ağlama sesi duyduk. Aslı abla ayaklanırken "Bak ben daha tatlıyım diyor." dedi gülerek ve içeri gitti. Konu Ömer'den açılmıştı bir kere. Nasıl biri olduğunu, nasıl tanıştığımızı, kızını, eski eşini, işini, ailesini... Her şeyi sordular. Ben de anlattım. En sonunda bir fotoğrafını istediler. "Malesef fotoğrafı yok ben de." dediğimde Zeliha nine kaşlarını çatarak baktı bana. "Ne demek fotoğrafı yok? Ben gençken rahmetlinin fotoğrafını hep yanımda taşırdım." dedi. Ah tabi size onları anlatmadım. Zeliha nine eşiyle çok severek evlenmiş. Sonra da Asu'nun babası Şevket amca doğmuş. Ve hemen sonrasında Zeliha ninenin eşini kaybetmişler. Bu yüzden Asu'nun halası da amcası da yok. Zeliha nine de tekrardan evlenmemiş. Tek akrabası da Asular işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİM // TAMAMLANDI
Romance*Tamamlandı Sen benim umudum, hayallerim, varoluşum, gülüşüm, kahkaham... Sen benim yıkılışım, umutsuzluğum, gözyaşlarım, hıçkırıklarım, boğazımdaki düğüm... Sen benim şarkılarım... Sen benim gecem... Sen benim yaşanmışlıklarım, Sen benim ölüşlerim...