17.BÖLÜM

9K 514 158
                                    

Herkese merhaba : )

‘Çünkü gel,
Çünkü gelmen gerek
Çünkü gelmezsen,
gidecek her şey..’ özdemir asaf *

Hayatımız boyunca birini bekleriz. Kim olduğunu bilerek veya bilmeyerek... O gelmelidir. Ve bizim hayatımızda yer edinmelidir kendine. Evet, o birazdan burada olacak ve beni alıp evime götürecek.

“Bak güzelim. Dünyanın en kötü şeyini de yapmış olsan burada bir insan var gelebileceğin. Utanmadan, çekinmeden. İnsanların ne düşündükleri umurumda değil. Kötü bir şey olduğunda direkt bana geliyorsun, tamam mı? Bir telefonuna bakar gelip seni buradan almam.” Sımsıkı sarıldım ona. “Biliyor musun? İyi ki varsın.” dediğimde “Asıl sen iyi ki varsın canım benim.” dedi.

Onunla çok şeyi ayrıntılı konuşmamıştık, konuşamamıştık. Ama ne olursa olsun yanımda olacağını söyleyip durmuştu. Ondan sonra da abime sarıldım. “Özür dilerim canım. Bunca zaman yanında olamadım.” dedi. İkisi de şu an odamı işgal etmiş durumdalardı. Daha doğrusu eski odamı... “Olsun... Bundan sonrasında ol yeter.” dedim. Gülümsedi. Odadan beraber çıktığımızda Selin ablayı koridorda görmemle yüzümü büyük bir gülümseme kapladı. “Gelmeyeceğini söylemiştin.” dedim ona sarılırken. Giyinip hazır bir şekilde gelmişti. “Sürpriz olsun istedim.” dedikten sonra bana baktı. “Şalını aldım. Aslı buraya gelsene.” diye seslendi Aslı’ya. Dakikalar içinde elbisemin üzerine beyaz şalımı bağlamıştı Aslı abla. Aynadan görüntüme baktığımda karnımdan rahatsız olmadım bu sefer. Eğer şu an bu durumdaysam senin sayende bebeğim...

Ve evet işte. Geleceğimiz şu an kapıda. Eğer Asu “Kapı sıkışmış” diyerek bir geleneği yerine getirmeseydi şu an belki de elini tutuyor olacaktım. Evet Asu da parasını aldığına göre gidebiliriz.

Allah’ım bunların hepsi doğumdan sonra olsaydı ne kadar güzel olurdu ya... Her şey o kadar hızlı oluyordu ki... Arabayı kullanan Ömer’in bir arkadaşıydı. Hani şu üst katı kitapçı gibi olan bir yere gitmiştik. Oranın sahibi. O gün Ömer’le konuşmuşlardı, hatırlıyorum. Eşiyle tanıştım. Ama asıl dikkatimi çeken isimlerindeki uyum olmuştu. Cemre ve Emre...

Arabayı kullanan Emre’ydi. Yanında ise Cemre oturuyordu. Sessizlik hakim oldu arabaya. Asu’nun ailesi, Selma teyzeler, annemler ve Ömer’in birkaç arkadaşı daha arkadaki arabalarda geliyorlardı. Sena önde Cemre’nin kucağında oturuyordu. O an ağzımdan bir kıkırtı kaçtı. Hepsinin bakışları bana döndü. “Ne oldu?” diye sordu Ömer. Gülümsemeye devam ettim. “Durumun absürtlüğüne bakar mısın Allah aşkına?” dedim. Her şey çok normaldi ama hiçbir şey normal değildi.

Bir şey demedi. Cemre bana bir şişe su uzattı. Güzel kızdı aslında. Giydiği lacivert elbisenin üzerine bağladığı mavi şal gözlerini fazlasıyla ortaya çıkartıyordu. Her zaman için mavi gözlülerin çok güzel olduğunu düşünmüşümdür.

Dakikalar sonra nikah salonundaydık zaten. Benim şahidim Asu’ydu. Ömer’inki de Emre. Aslında Leyla ablayı seçmeyi de düşünmüştük ama hem Asu’nun ısrarı hem de Leyla ablayı zaten kafamda yenge adayı olarak ayarlamamdan onu değil de Asu’yu seçmiştim. Ah size Leyla abla olayını anlatmadım değil mi? Abim bir kadınla oturup uzun uzun konuşacak bir insan değil. Leyla ablayla da oturup onu kendine alıştıracak kadar zaman geçiremezdi zaten. Ama benim mükemmel fikirlerim bu durumda devreye giriyordu tabi. Bu akşam İstanbul’a döneceklerdi. Ondan öncesinde bir mektup yazıp bana bırakmasını istedim. Sonrasında zaten zarfın üzerine İstanbul’da abimin sürekli gittiği kütüphanenin adresini yazacaktım. Daha sonra da bunu Leyla ablanın evine bırakacaktım. Böylece konuşmaya o şekilde mektuplaşmaya başlayacaklardı. Tabi Leyla abla ilk mektuba cevap gönderirse...

SEN BENİM  // TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin