15.BÖLÜM

9.8K 544 104
                                    

Merhabalar : )

İnsanın kaderini çizmesi saniyelerini alıyormuş. Bir ömrün hatasını da, bir ömrün doğrusunu da birkaç dakika içerisinde yapıp sonucunu bir ömür yaşıyorduk işte. Aldığımız her nefes sonrası her şey değişebilirdi.

Kızım, şu an senin geleceğini yazıyorum belki de. Sena, senin hayatını tamamen değiştirecek yaptıklarım bu saatten sonra. Ömer... İçimde bir gerginlik var. Senin tüm hayatını değiştiriyorum. Nasıl hissettiğini o kadar çok merak ediyorum ki. Keşke zihnini okuyabilsem. Bir yanım senin  pişman olmandan o kadar çok korkuyor ki...

Ve ben... Ben zaten nasıl bir yolda sürüklendiğimi henüz tam hazmedebilmiş değilim. İnsan tüm duyguları aynı anda yaşayabilir mi? Ben yaşıyorum. Avuçlarıma batırdığım tırnaklarımın acısını hissettiğimde elimi açtım. O an adını duydum. İşte başlıyoruz...

"Mustafa kızı Gökçe, Ömer'i kocalığa kabul ettin mi?

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

Ve yine aynı sorular... Ömer'in üç defa aynı sözcüğü söylemesi. Bunun üzerine ellerimizi açıp ettiğimiz dualar... Bu kadar insanın duasında ortaktık şimdi. Hepsi mutlu olmamız için dua etti. Sena kendi babasının nikahında dua okudu. Gözlerimi onun üzerinden ayırmadan duamı ettim. Hoca duadan sonra mutluluklar dileyerek ayağa kalktığında herkes tek tek salondan ayrıldı. En son Asu kapıyı kapattığında birkaç dakika önce dolu olan salonda sadece Ömer'le beraber kalmıştık. "Her şey bitti mi yani?" dedim ona dönerek. Dudağının kenarı kıvrıldı yavaşça. "Her şey yeni başlıyor Gökçe." dedi.

Gülümsedim. Sonrasında da oturduğumuz yerde yavaşça bana eğilerek alnıma dudaklarını bastırdı. Gerginlikten buz gibi olan vücuduma onun sıcak dudaklarının değmesi heyecanlandırmıştı. Fark etmeden bir iç çektim. Yerine oturduğunda yüzüne baktım. O da aynı şekilde bana baktı. Teşekkür ederim Allah'ım, her şey için...

"9 gün kaldı." dedim. Kafasını salladı. 9 gün sonra resmi nikahta kıyılacaktı. Herkes bugün evine dönüyordu. Ama ben burada kalacaktım. Bu sürpriz telaşından gerçekten buraya dinlenmeye geldiğimi unutmuştum. Asularla beraber üç gün daha gidip dağ evinde kalacaktık. "Hâlâ gerginsin." dedi yüzündeki gülümsemeyi silerek.

Evet gergindim. Hatta korkuyordum. Ama bunun sebebini ona açıklamama gerek yoktu. Böyle bir soruyu bu saatten sonra ona soramazdım. Cevabından korktuğumdan...

"Hayır, iyiyim." dediğimde önce kapı tıklatıldı sonra yavaşça açıldı. Asu kafasını içeri uzattı. "Hadi masaları hazırlıyoruz. Annemler dün çok güzel yemekler yapmış." dedi. Gülümseyerek kafamı salladım ve ayağa kalktık. Asu'nun peşinden içeri gittim. Salona erkekler için sofra kurdular. Aslında bu dönemlerin hepsinde beraber olmuştuk ama kalabalık olduğumuzdan kadınlar ve erkeklerin ayrı yemek yemesini tercih ettik. Yoksa asla salona sığmazdık.

Biz mutfakta otururken Sena'nın tabağına istediği yemekleri doldurdum ve önüne koydum. Herkes yemeye başlamıştı bile. Bakışlarım ara ara anneme kayıyordu ama geri çekiyordum hemen. Onların arada beni de sohbete dahil etmesiyle yemekleri yedik, sofralar toplandı. Saat beşe yaklaşırken salonda vedalaşıyorduk. "Bana ben Gökçe ablayla kalabilir miyim?" diye sordu Sena. Şaşırdım. Babasının gitmesini kabul edip benimle kalmak isteyeceğini düşünmüyordum. Yani evet burası güzeldi ama babası olmadan kalabilecek miydi?

"Hayır, kızım. Biz evimize dönüyoruz." dedi Ömer. O da pek kızından ayrılmak istiyormuş gibi durmuyordu. Ama Sena'nın gözlerindeki istek beni içine çekti. Bu sefer konuşan Ferhan abla oldu. "Ben yıllık iznimi aldım. İki  hafta izinliyim. Burada kalacağım, hem hepimize de tatil olur. Bence Sena'da burada bizimle kalabilir. Bakarız hepimiz. Ben varım, Gökçe var." O an Oya'nın sesini duyduk. "Ben de burada kalıyorum. Ben de varım."

SEN BENİM  // TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin