8.BÖLÜM

12.3K 611 118
                                    

Merhabalar : )

Melek Messo- Vursalar Ölemem

Hastaneden çıkıp eve geldiğimde salonda oturtmuştu beni Selin abla. Aslında akşam Leyla ablayla beraber çıkmayı planlıyordum fakat Ömer, Senayla beraber beni ziyarete gelmiş. Sonra da arabayla beni ve Selin ablayı eve getirmişti. Ağrım çok yoktu. Yürüyemeyecek kadar da değildim. Ama dün çok korkmuştum. Bayılmamın sebebi tamamen korku ve açlıktanmış. Dün geceden beri Leyla ablayla Selin abla bana yemek yedirtiyordu. Ne yalan söyleyeyim yemek yemeyi özlemiştim valla.

Dün Ömer’le olan konuşmamızdan sonra kendimi çok daha iyi hissetmeye başlamıştım. Belki de haklıydı. Belki de kendimi boşlukta hissetmemden dolayıydı bu bana ağır gelen yük. Cumartesi günü beraber dışarı çıkmayı önermesi şaşırtıcıydı. Beni daha yeni tanıyan biri için fazla iyi davranıyordu. Yalan söylediğimi bildiğini öğrendiğimde söylediğim yalandan dolayı da aşırı utanmıştım. Beni araştıracağını neden tahmin edememiştim ki?

"Hayal alemine daldın yine güzelim." dedi Selin abla elinde bir tepsiyle yanıma otururken. "Bunlar yenecek." dedi. İtiraz  etmedim. Ben yemeğimi yerken beni inceliyordu. "Bu Ömer de ne kadar iyi bir adammış öyle." dedi. Kafamı salladım. Keşke herkesin içinde bu kadar merhamet ve iyi kalp olsaydı. "Senin için de çok endişelenmiş. Ablam öyle söyledi." Bunu da benimle konuşurken söylemişti zaten. Ayrıca telefondaki telaşını da hatırlıyordum. "Gökçe..." dedi bu sefer sadece. Dediklerine cevap vermiyor olmamdan dolayı bir  tepki bekliyor olmalıydı benden. "Efendim?" dedim ona bakarak. "Nasıl hissediyorsun? Gerçekten nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

"Karmaşık ama iyiye daha yakın sanırım. Çok kötüydüm. Şu an biraz daha hafiflemiş hissediyorum kendimi. Sanki bazı yükler benim omuzumdan alınmış gibi." dediğimde gülümsedi. "Böyle hissetmene sevindim. Sen de biliyorsun ki kötü hissetmen sadece seni değil bebeğini de etkiliyor. Benim sana başka bir şey sormam gerek aslında. Bu hastaneye kaldırılma olayınla Emir denen o adamın bir alakası var mı?" Ah Emir... Onunla yaptığımız konuşmadan sonra geceye kadar kapımın önünde beklediğini ve sonra da bana iyi bakmasını istediğini söylemiş Leyla ablaya. Dün yanıma geldiğinde beni bu hâle buranın getirdiğini, buradan uzaklaşmam gerektiğini söylemişti. O an asla buradan ayrılmak istemiyordum. Aksine bir an önce Emir’in odadan çıkmasını ve Selin ablayı, Sena’yı, Yeliz teyzeyi, Ömer’i görmek istiyorum. Gitmek istemediğimden emin olduğumda bunu ona söyledim zaten. Bu sabahki uçağına binip gitmesini söyledim. Çok kırdım, biliyorum. Ama eğer gitmeseydi ya da ben onunla gitseydim bir gün mutlaka daha çok kırılacaktı.

"Önceki gün akşam gelip beni İstanbul’a götürmek istediğini ve benimle gerçekten evlenmek istediğini söylemişti." dedim. Selin abla kaşlarını kaldırarak baktı bana. Emir’in bunları Leyla ablaya anlattığını biliyordum ama Selin ablanın haberi yoktu. "Sen ne dedin?" diye sorduğunda kaşığı çorba tabağına bıraktım. "Gitmek istemediğimi söyledim. Ve sanırım hâlâ fikrim değişmedi. Emir’i de ailesini de az çok tanıyorum. Çok iyi insanlar... Ama beni alıp karşılarına geçseydi ve ben bu kızla evlenmek istiyorum deseydi çok sorgularlardı.  Hatta belki onlar da annemin düşündüğü gibi düşünürlerdi. Ben burada mutlu olacağım. Beni yargılamayan ve gerçekleri bilmeyen insanlarla beraber..."

"Peki ya sen evlilik teklifini sadece çevre yüzünden mi kabul etmedin? Yani... Emir’i seviyorsun ama çevresi yüzünden mi kabul etmiyorsun? Yoksa Emir’i sevmediğini hissediyorsun ve çevresini de bahane mi ediyorsun?" Yutkundum. Emir’e olan hislerimi asla çözememiştim. Ve açıkçası sevmiyorum demek onun bana olan hislerine saygı duymamak gibi geliyordu. "Onun bana olan  sevgisini seviyorum. Beni sorgusuz sualsiz korumaya çalışmasını seviyorum. Ama... Ama aşk nasıl bir şey? Aşk bunların dışındaysa onu seviyor muyum bilmiyorum."

SEN BENİM  // TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin