Merhaba :')
"Ben ne yangınlar gördüm?"
Ferhan'danGözyaşlarımı tutamakta zorlanıyordum. Canım çok acıyordu ve bazı şeyler artık o kadar çok boş geliyordu ki. Selim'i bugün babasının alması iyi olmuştu, beni bu halde görmemeliydi. Tam üç hafta geçmişti Gökçe'nin evinde Caner'le karşılaşalı. O günden beri üzerime çöken kasveti kaldıramıyordum.
Şimdi mi? Şimdiyse Gökçe onların evine gideceklerini söylemişti. Bunları bana anlatırken benim için üzüldüğünü görebiliyordum fakat onun yanında sakin durmak zorundaydım. Şimdiyse her şeyi kırıp dökebilecek bir güce sahiptim. Sinir, üzüntü, hayal kırıklığı ve kendime kızgınlık birikmişti kalbimde.
Ömer ve Gökçe'nin arabaya binmelerini izledim perdenin arkasından. Her ne olursa olsun Caner, Ömer'in iş arkadaşıydı ve Gökçe de gitmek zorundaydı. Çocukları kime bırakıyorlardı bilmiyorum ama sadece ikisi çıkmıştı evden. Gökçe'nin bakışları benim evimin pencerelerini bulmuştu. Bana üzülüyordu, belki de acıyordu. Ama bunun daha fazlasına izin vermemek için tamamen kendimi açamazdım ona. Kimseye...
Gökçe bakışlarını evimden çekip Ömer'le beraber arabaya bindi. Caner'in evine gitmek üzere yola çıktılar. Onun sözlüsüyle tanışmak için... Gülçin'i tanımak için...
Caner'in hiçbir hatasının olmadığının farkındaydım. O çok denemişti yanımda olmayı. Ama ben onu itmiştim. O kadar pişmanım ki şu an... Yaptığım tek bir hata hayatıma mâl oluyordu. Yaptığım tek bir hata sevdiğim adamı elimden almıştı.
Gökçe'den öğrenmiştim olan biteni. Gülçin'le üniversiteden arkadaşlarmış, ve bu yıl tekrar konuşmaya başlamışlar. Sonrası da işte... Evlilik yoluna adım atmak.
Tüm hata bendeyken asıl pişmanlığım da hatanın bende olmasıydı zaten. Belki... Belki bırakan taraf ben değil de o olsaydı her şey bu kadar zor olmazdı. Belki gurur yapıp onu kalbimden atabilirdim. Ama ben bırakmıştım. Hatalı bendim. Yalnız kalmaya mahkum olan da bendim.
Tırnaklarımı avuç içlerime bastırarak çekmeceye yöneldim ve kıyafetlerimin en altında bulunan mektubu çıkarttım. Ezberlemiştim artık neredeyse. Ama insan tekrar etmeyince unuturdu değil mi, yıllarca öğretmenlerimiz bize bunu öğretmişti. Ben de unuturdum, unutabilirdim.
Eğer okumazsam...
Aklımdaki şeyden vazgeçmeden mektubu yatağın üzerinde bıraktım ve bana yıllar önce verdiği siyah tokayı aldım. Basit normal bir tokaydı ama onun bana vermiş olması değerli olması için yeterdi de artardı bile.
Aradığım kitabı bulamayınca kitaplığın dağılmasını umursamadan kenara ittim baktıklarımı. O kitap... Evet, işte buradaydı. İçinde kuruttuğum tacı çıkarttım. Bunu bana kendisi yapmıştı, bulduğu küçük çiçekleri toplayarak bağlamaya çalışmıştı. Genelde çiçeklerin kökleri koptuğu için sürekli sinirlenmişti ama sonunda ortaya bu çıkmıştı. Bende kopmasın diye bu kitabın arasına koymuştum, böylece çiçekleri de kurumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİM // TAMAMLANDI
Romance*Tamamlandı Sen benim umudum, hayallerim, varoluşum, gülüşüm, kahkaham... Sen benim yıkılışım, umutsuzluğum, gözyaşlarım, hıçkırıklarım, boğazımdaki düğüm... Sen benim şarkılarım... Sen benim gecem... Sen benim yaşanmışlıklarım, Sen benim ölüşlerim...