21. Bölüm

8.8K 469 111
                                    

Merhaba : )

"Hâlâ sen, her şey biraz hâlâ sen.
Ve dönmeyecek o gemi, yoruldum beklemekten." *Emre Aydın- Hâlâ Sen

"Şu kırtasiyenin önünde durur musun Ömer?" dediğimde Ömer başta ne işim olduğunu sorar gibi baksa da arabayı kırtasiyenin önünde durdurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Şu kırtasiyenin önünde durur musun Ömer?" dediğimde Ömer başta ne işim olduğunu sorar gibi baksa da arabayı kırtasiyenin önünde durdurdu. "Almam gereken bir şey var. Hemen geleceğim." dedim ve arabadan inip kırtasiyeye girdim.

Adamdan üç tane zarf isteyip dün yazdıklarımızı zarfın içine yerleştirdikten sonra her birinin kenarında küçük bir delik açmasını istedim. Üç tane de uçan balon istediğimde adam ne yapmaya çalıştığımı anlar gibi bakıyordu. Üçü de mavi olan balonları verdiğinde üçünün de ipini birer mektuba bağladım. Ve tamam... Zarfların ve balonların parasını ödeyip arabaya geçtim. Sena balonları görünce gülümsemişti bile. "Balon mu aldın?" dedi arabaya bindiğimde. "Evet ama bunlar oynamak için değil."

"Ne için o zaman?" diye sorduğunda çantamdan çıkardığım kalemle zarfların üzerine yazı yazmıştım bile. "Bu da sürprizin bir parçası. Söyleyemem." dediğimde başka bir şey sormadı. Sena'nın zarfının birinin üzerine "Anneme..." yazarken diğer ikisinin üzerine "Alya'ya..." yazdım. Ömer sessizce arabayı sürerken arada bakışları bana değiyordu. Ne yaptığımı anlamıştı sanırım. Balonlar önümü kapattığından yazı yazma işini hallettikten sonra arkaya bıraktım. Zaten gelmiştik.

Balonları arabada bırakarak aşağı indik. Mezarlığın kapısındaki yazıya baktım. "Külli nefsin zaigatül mevt" yani "Her nefis ölümü tadacaktır."

Bu sabah ona doğum günü olduğunu söylemiştik. Ama pasta falan kesmeden, ilk önce mezarlığa gelme kararı almıştık. Ömer, kızını kucağına aldıktan sonra mezarlığın kapısına doğru yürümeye başladı. Ben de peşinden. Daha önce sadece iki defa gelmiştim mezarlığa. Köye gittiğimizde dedemin mezarına gitmek için... Ama hiç böyle bir hisse kapılmamıştım.

Bir çok mezarın yanından geçerken her birinin adını okuyordum içimden. Yürümek için olan yolun birazını yürüdükten sonra "Gökçe bu taraftan." diyerek iki mezarın arasına girdi. "Mermeri yapılmayan mezarlara dikkat et de üzerine basma." dedi bana. Dikkat ettim. Birkaç mezarın arasından geçtiğimde Ömer'in durmasıyla ben de durdum. Karşımızda duruyordu işte.

                      Alya Çınar
        Doğum tarihi: 13 Mart 1996
        Ölüm tarihi: 25 Eylül 2018

Yaşasaydı şu an yirmi dört yaşında olacaktı demek ki... Ne kadar da genç yaşta ölmüştü. Ölüm tarihinin benim doğum günümden iki gün önce olduğunu görmemle yutkun. Ömer iki sene önce yas tutarken ben doğum günümü kutluyordum. Ah ne kadar saçma bir denk geliş...

Ömer, Sena'yı kucağından indirip mezarın mermerine oturdu. Sena bu sırada elindeki çiçek buketini toprağın üzerine bırakmıştı bile. İkisi de konuşmadı. Sena bu sabah söylemişti bana. Mezarlığa geldiklerinde içlerinden konuşuyorlarmış. Sena, annesinin onu duyduğuna inanıyor. Açıkçası ben de inanıyorum. Allah'ım lütfen duysun. Lütfen Alya kızını duysun...

SEN BENİM  // TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin