Merhaba :')
"Gitme!
Gecenin karanlık kucağına bırakma beni
Taş duvar her yer
Bütün şehir yalınayak
Kimsesiz güvercinler
Gitme!
Kanatsız yaralı bir kuşun yokluğunda
Nereye çarpsam yüzün
Nereye dönsem sevda yüklü bu hüzün
Gitme!"
"Dünyanın en güzel kadınına olsun bu da." dedi Ömer önüme bir çiçek uzatırken. Kollarını arkadan belime dolamış ve her zaman yaptığı gibi çenesini omzuma koymuştu. Bir elimle bana uzattığı çiçeği aldım ve diğer elimle de karnımdaki elini tuttum. "Dünyanın en mükemmel adamından gelen bu çiçeği kabul etmek benim için büyük bir şereftir efendim."Gülüş sesi doldurdu kulaklarımı ve omuzlarıma değdi dudakları yine. Öpücüğü bedenime bir titreme yaydı kısa bir anlığına. "Her seferinde nasıl böyle hissedebiliyorum acaba?" diye sordum cevap beklemeden. Bedenimde onun hakimiyeti her zaman ağır basıyordu. Bunu seviyordum. Bana hiçbir zaman geçmişi hatırlatmıyordu.
"Bu da benim mükemmelliğim." dedi beni güldürerek. Kollarını belimden ayırarak ona döndüm tamamen. "Senin mükemmeliğine bayılıyorum."dedim yanağına belli belirsiz bir öpücük kondurarak. Elleri yanaklarımı buldu. "İnan bana daha bir çok mükemmellik göstermek isterdim sana ama kızlarımız aşağıda bizi bekliyor." dedi tekrar bir öpücük vererek dudaklarıma. Güldüm.
Kızlarımız demesi beni benden alırken ondan ayrıldım. "Eh o zaman ben de bütün ilgimi kızlarımıza veririm canım." dedim yalandan trip atar gibi. Peşimden geleceğini bilerek koridora yöneldiğim anda belimden tutularak çekildim. Tekrardan sırtım onun göğsüyle buluşurken elleri bu sefer karnımda dolaştı.
"Düşündüm de kızlarımız teyzelerinde bekleyebilir biraz daha." dedi burnunu saçlarıma gömerken. Güldüm. "Yok canım. Niye beklesinler ki? Bence kesin annelerini özlemişlerdir." dedim yüzümde büyük bir gülümsemeyle. Tek eli dudaklarıma dokundu. "Annelerini özleyen sadece onlar değil gibi ha?" dedi imalı ses tonuyla.
İşin ciddiye kayacağını anladığım an gerçekten ayrıldım ondan. Gülümsememi silmedim ama "Artık gitsek iyi olacak Ömer. Pınar teyze bekliyor bizi." dedim. Hayal kırıklığıyla baktı bana. Sonra da küçük bir çocuk gibi trip atarak "Sen bilirsin." dedi. Güldüm. Koridora çıkıp odaya yöneldim. Şalımı kısa sürede yapıp çantama uzandım. Dağ evindeydik. Dün gece burada kalmıştık. Sabah Asuların evine geçmiştik fakat Ömer'in çantalardan tekini burada unutması üzerine tekrar buraya gelmek zorunda kalmıştık. Gerçi geleli üç saat olmuştu bile... Artık dönsek iyi olacaktı.
Ömer arabanın önüne yaslanmış esen rüzgarın tadını çıkartıyordu. Gülümseyerek gittim yanına. "Hadi gidelim." dediğimde kafasını salladı. Beraber arabaya bindik. "Caner abi bu akşam kesin geliyor değil mi?" diye sordum. Aşırı heyecanlıydım bu yüzden. O adamı görmem bir mucize olabilirdi.
"Evet. Kesin gelecek. Sen Ferhan ablaya haber verdin?" diye emin olmak için sordu. "Verdim. Ya çok heyecanlıyım. Umarım kötü bir şey yapmıyoruzdur." dedim. Ferhan ablanın geçmişi hakkında sonunda bir şeyler öğrenebildiğimde ilk ve son defa o adamın fotoğrafını görmüştüm. Ve Allah'ın verdiği bir mucize ki bir ay sonra Ömer'in yanına gittiğimde o adamı görmüştüm. Yaşadığım şoku anlatamam size.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİM // TAMAMLANDI
Romance*Tamamlandı Sen benim umudum, hayallerim, varoluşum, gülüşüm, kahkaham... Sen benim yıkılışım, umutsuzluğum, gözyaşlarım, hıçkırıklarım, boğazımdaki düğüm... Sen benim şarkılarım... Sen benim gecem... Sen benim yaşanmışlıklarım, Sen benim ölüşlerim...