14. BÖLÜM

29.6K 511 47
                                    

"Yapamam"

Bu kadar ilerledikten sonra mı diyordu. İstememişti beni.

"Trevor..."
Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup kalktı.

"Özür dilerim."

Neydi şimdi bu? Kendimi kötü hissetmem için elinden geleni yapıyordu. Utanmıştım ve kendi kendime bu boyuta getirmiştim gibi düşündüm. Belki de sadece öpüşmek istemişti ama ben çok daha fazlası için beklentiye girmiştim.

Kıyafetlerini geri giyerken yüzüme bakmıyordu. Kendimi değersiz bir orospu gibi hissettirmişti. Ne yapmıştım böyle. Her şeyi berbat etmiştim.

Hiçbir şey dememiştim öylece onu izliyordum. En son kapıdan çıkışına kadar baktım. Sadece 20 dk içinde ne hale gelmiştik.

Sabah uyandığımda vücudum dökülüyordu sanki. Psikolojik olarak yorgun olmak fiziksele de yansımıştı.

Giyinip okula gittim. Trevor'ı görünce nasıl tepki vermem gerekiyordu. Mahçup hissediyorum.

Elisa ile kantinde otururken bir süre sonra tuvalete gitti ve tek kalmıştım. Masama birden Andrew oturdu. Ne ara buraya gelmişti görmedim.

"Nasılsın?"
"Kötü ve yalnız kalmak istiyorum." Dedim sertçe.

Aynı kampüsteydik ama yine de o kadar sık onu görmezdim. Önümdeki kitabımı kapattım ve üstünde ellerimi birleştirip tamamen ona döndüm.
"Ne istiyorsun benden?"
"Sadece seninle görüşmek istiyorum arada. Biliyorum eskisi gibi olamayız, kızgınsın bana ama en azından sohbet edip birlikte zaman geçirebiliriz."

Beni aldatmıştı, tabiki eskisi gibi olamazdık. Üstelik sohbet etmek isteyeceğim son kişiydi. Bu olayı görmezden gelip, unutmamı beklememeliydi.

"Normal bir ayrılmamız olmadı biliyorsun dimi?" Dedim gözlerimi ona dikerek.

"Pişman olduğumu kaç kere daha söylemem lazım. Çok pişmanım seni kaybettiğim için. "

Ayrılalı bir yıl olmak üzereydi ve ayda bir aklına gelir beni bulur ya da yazar, pişman olduğunu söyleyip geri barışmamız için yalvarırdı. Büyük ihtimalle duygusal boşlukta kalınca tutunacak dal arıyor ve o kişinin de ben olduğumu düşünüp bunu yapıyordu.

Masadan kalkıp cevap vermeden oradan uzaklaştım. Kalkınca karşı masadan bana bakan Jaxon ile göz göze geldim. Andrew'in eski sevgilim olduğunu biliyordu ve büyük ihtimalle şuan ne konuştuğumuzu içten içe merak ediyor, sinirleniyordu.

Yanında Trevor yoktu. Bugün onu hiç görmemiştim. Gelmemişti.

İşe gidince Trevor'dan mesaj bekledim. Çizim için gelmemi ister belki diye ama yazan olmamıştı.

Eve gidince birkaç saat ders çalıştım. Sıradan ve sakin bir gündü.

Sabah uyandığımda ilk işim telefona bakmak oldu. Abim yazmıştı.

'Iyiyim merak etme beni.'

Ne yani bu kadar mı yazmıştı? Nerede ne yapıyor niye haber vermiyordu?

'Neredesin? Ne yapıyorsun?' Yazdım.

Kim bilir ne zaman cevap verecekti.

Okula gidince seçmeli dersim olduğu için Elisa ile denk gelmiyordu bugünkü dersim. Bu yüzden geç gelecekti onu beklemeden girdim.

Diğer ders ortaktı ve Trevor'ı görecek miydim merak ediyordum.

Bir umutla bekleyişim sona ermişti. Yoktu. Bugünde gelmemişti anlaşılan. Jaxon arkama oturdu. O kalabalık amfide tek başımaymışım gibi hüngür hüngür ağlayabilirdim.

NÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin