Fotoğraf

658 13 25
                                    


Bulutların üzerinde hissetmek, ayaklarının yere değmemesi o ilk bakışta gelen kalbinin yerinden çıkacakmış gibi çarpma hissi bütün vücuda bir anda yayılan uyuşukluk, seni alıp yerden yere de çarpsa darbe üstüne darbe de vursa yinede sesinin çıkmadığı o ilk an. O gece onu gördüğüm ilk an, bana güldüğünde, dokunduğunda, öptüğünde hissettiğim şeyler tam anlamıyla olmasada buna benzer şeylerdi, içimde olan yangın çok daha büyüktü çünkü.

İlk o gece görmüştüm onu, duvara yaslanmış ağır ağır sigarasını içine çekiyordu tepesinde duran kırık led aydınlatmanın verdiği hafif ışık ile yüzü az çok seçilebiliyordu. Sokağın ortasında etrafımdaki insanları aldırmadan öylece durdum kalp çarpıntımın geçmesini bekledim ayaklarımın hareket edememesine anlam veremiyordum bir anda ne olmuştu öyle ne oldu da ılık ılık esen rüzgar bir anda fırtınaya dönüştü? Sanırım fırtına içimdeydi, onu yaşıyordum. Usulca boynuma astığım fotoğraf makinemi kaldırdım ve sokağı ortalayarak onu kadrajıma almıştım amacım hemen deklanşöre basıp oradan uzaklaşmaktı. Bir Defne yaprağı bu fırtına için fazla narin ve kırılgandı.

Çektiğim fotoğrafa bakmadan hızla ayrıldım ordan, sahile doğru adımlarımı hızlandırdım ellerim titriyordu bir anda gelen pişmanlık hissi başımı döndürmüştü 'bakıp silerim' diyerek sakinleştirmeye çalıştırmıştım kendimi. Nefes nefese kaldığımı anladığımda su içmek için durdum, neyden kaçıyordum ya da beni ne kovalıyordu? Çantamda suyumu ararken kolumun bir anda kavranmasıyla vücudumdan elektrik geçmiş gibi irkildim. Az önce fotoğrafını çekmeye çalıştığım adamın şu an karşımda durması bütün duygularımı korkuya çevirmesine yetti. Dik bakışları beni kendine hapsederken yavaşça elini çekti ve bende korktuğumu belli etmemeye çalışarak dik bakışlarına karşılık verdim. Şu an ondan etkilenmem hissettiğim duygu karışıklığı umrumda değildi çünkü kolumu öyle kavramasına yeterince sinirlenmiştim. Gözleri yüzümden fotoğraf makineme kaydığında gözlerimi kapayıp içimden 'işte şimdi sıçtık' hissini göz ardı edemedim hem sinir hemde korku arasında gidip geliyordum. Ne çok yanlış duygular hissetmişim meğer elimde olsa hiç düşünmeden öperdim tekrar o güzel dudakları.

Gözünü fotoğraf makinemden çekip bana baktığında alaycı bakışlarla karşılaşmıştım. Boğazını temizleyip o çatallı sesiyle konuşmuştu bana. "Kimsenin fotoğrafını izinsin çekemezsiniz yalnız." Onu görmesem bu güzel yüzü görmesem sadece dinlesem içim yine böyle erirdi galiba. Zaten eriyordu da. Sinirim ağır basmış olacak ki bende "Sizde kimsenin kolunu böyle çekiştiremezsiniz yalnız." diye cevap vermiştim. Dilimi tutmayı asla öğrenemiyordum. Bunu o da çok söylerdi, hatta düşük çenem en çok onun başına bela oluyordu. Beklemediğim bir cevapla şaşırtmıştı beni, ilk gülüşünü bahşettiği an çok kıymetliydi başını öne eğip eğlenircesine geri baktı ve sonra bana " Haklısınız evet. Ama söyleseydiniz sizin için bir poz verirdim." demişti. İşte bu cevaptan sonra ne korku ne sinir o ilk hissettiğim şeyler vücudumu geri kaplamıştı. Ne diyeceğimi bilemeyerek denize dönmüştüm sonra bir anda gelen cesaretle konuştum "Tamam olur. Şimdi verin o zaman güzel bir poz deniz ile birlikte çekeyim sizi." Sanırım bunu beklemiyordu uzun uzun baktı bana ciddi miyim diye kaşları çatıldı hafiften kızmadığını umarak makinemi kaldırdım bende, hafifçe bir makineye bir bana baktı sonra yine gülümseyerek tamam manasında kafasını salladı yüzümdeki sırıtış şapşal bir gülümseye dönüşmüştü.  Birkaç kare çektikten sonra ona göstermek için yaklaşmıştım beni durdurup "Zaten güzel çıkmışımdır buna şüphem yok. Şimdi gitmem lazım bunları bir yerde paylaşmazsan sevinirim sadece sende kalsın." deyip arkasını dönüp hızlı adımlarla yoluna devam etti ben öylece bakakalırken geri döndü tekrar aynı adımlar ile yanıma yaklaşıp " Eğer bir yerde görürsem senin için güzel şeyler olmaz, lütfen." dedi ve tekrardan arkasını dönüp hızla sol taraftan geçip gitmişti o tarafa dönüp gideceği yeri tahmin etmeye çalışırken çoktan kaybolmuştu. Nasıl oluyordu da sesi bir o kadar tehditkar bir o kadar da narindi? Bana bir anda bu kadar çok duyguyu aynı anda yaşatması sinir bozucuydu. Dayanamıyordum ama hiçbir zaman onun o güzel gülüşüne de güzel sesine de hemen teslim oluyordum. Olmadığım zamanlarda da cezasını genelde o çekiyordu.

FELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin