Bölüm 1 - OKUL

860 38 7
                                    

    Uzun koridordan geçip odama ulaştığımda, ışığımı kapatıp en rahat olduğum yerde -yatağımda- en güzel rüyayı görmek için kıvrıldım. Yarın sabah okullar açılıyordu. Lisenin son sınıfındaydım. Ve artık nihayet üniversiteye gidecektim. Lanet Jason'dan da böylece kurtulup rahat nefes alabilecektim.

    Evet, Jason... Lise hayatımı berbat bir okul hayatına çeviren tek erkek. Onunla neden çıktığımı bilmiyordum. Peşimi bırakmayacağını bilsem elbette ki onunla çıkmazdım. Ah tanrım.

    Kuşlar ötmeye başladığında yavaşça gözlerimi araladım ve uyanmaya çalıştım. Ve hazırlanıp kahvaltı yapmak için mutfağa annemin yanına gittim. Annem her zamanki gibi işe geç kalacağı halde bana kahvaltı hazırlamayı es geçmemişti. Her sabahımız monoton bir şekilde sürerken bu monotonluğu bozacak okulumun açılmasına haddinden çok seviniyordum. Okulun ikinci döneminin çabuk bitmesini istiyordum. Evden çıktığımda ilklerime kadar üşüdüğümü hissettim, hava tarif edemeyeceğim kadar soğuktu.Buna rağmen yolu uzatarak en yakın arkadaşım Sarah'ın evine uğradım.

 Okulun bahçesinde gördüğümüz kişi kuşkusuz ikimizin de sinirini bozmaya yetmişti. Bunu hissediyordum Sarah da Jason'dan nefret ediyordu. Benim gibi ama benden çok değil...

"Şaka gibi." diye mırıldandım.

"Berbat bir şaka." diye bunu doğruladı. Gülümseyemedim çünkü Jason'ın yanımda olması fikri her şeyi başıma yıkıyordu. Suratımda ki anlamsız ve boş olduğunu düşündüğüm bir yüzle ona doğru yürüdüm. 

"Selam!" dedi beni öpmeye çalışan Jason'ı umursamayarak geriledim ve elimi kaldırıp "Ah selam!" diyerek geveledim.

Bozuntuya vermeden elimi tutup beni okula doğru ciddi anlamda sürükledi. Bu çocuktan nefret ediyordum. Lisenin ilk senesinde yani beni sevdiğini söylediğinde neden ona olumlu yaklaşmıştım ki Tanrı aşkına bu çocuk kendimi asmama sebep olacaktı. Ayrılmak istediğimi her söylediğimde tehditlerine başlıyor ve beni zorla yanında tutmayı başarıyordu. Ama şuan okuldaydık ve bütün tatilimi ondan ayrılmayı hayal ederek geçirdiğim halde koridorda Jason'la yürüyordum. Zihnimde alabileceğim ve seçebileceğim dersleri düşünürken Jason bilmem kaçıncı kez bana okulun futbol takımında kaptan olduğunu anlatıyordu ve zihnimin ufacık kısmını bile onu dinlemeye ayırmamıştım. Hayatımda tamamen bir fazlalıktı. Bana sakız gibi yapışan hastalıklı bir fazlalık.

 İçimdeki ses Jason'a çenesini defalarca kez kapamasını söylerken dudaklarım kıpırdamadı.

 Büyük kapıdan içeri girerken öğrencilerden biri durmamızı sağladı. Jason'dan uzun boylu ondan daha kalıplı ve evet çok daha yakışıklıydı. Gözleri yüzümü taradıktan sonra tekrar gözlerimi bulduğunda "Öğrenci işlerini bulamadım." Diye sordu.  "Acaba kaçıncı katta."

Aniden "2 üst katta." diye atıldım. "Koridorun sonunda solda. Büyük kahverengi kapılı odanın yanında."

Sorusunu Jason'dan önce cevaplamıştım ve verdiğim tepki karşısında yarım ağızla gülerek teşekkür etti. Yanımızdan ayrılırken içgüdüm durmadan ona bakmam gerektiğini söylüyordu.

Koyu kahve saçlarına eş olarak koyu renk gözleri uyumluydu. Teni anlatamayacağım kadar canlı, kokusu bir o kadar da büyüleyiciydi. Yanımdan geçerken kokusunu alabilecek kadar yakınlaşmıştı çünkü. Merdivenden çıkmadan durup bize bakıyordu. Yada bana. Bunu tam anlayamadım.

"Tanrım." diye fısıldarken Jason'dan hızlıca elimi kurtardım. "Ben derse gidiyorum Jason."

Garip bir kafa hareketiyle "Tamam" dedi ve yanımızdan ayrıldı.

KUTSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin