Başımız Boktan Çıkmıyor ki (!)

945 79 8
                                    

Dumbeldore'un cesedini hissedemiyordum. Hiç yaşamamış gibiydi. Ölü olunca böyle olmuyor, sihir çekirdeği hissedilebiliyor. Of yine olay olcak zaten nefes falan almayalım hatrım kalır. Draco, Athy, Nora ve Ben birlikte Grimmauld Meydan'ında yaşıyorduk. Sabah kahvaltı ederken Portakal Suyumdan kocaman bir yudum aldım. Gelecek postasını açtığımda gördüğüm haberle neredeyse boğuluyordu. "GRİNDELWALD HAPİSTEN Mİ KAÇMIŞ?! BÖYLE İŞİN YA.  BAŞIMIZ BOKTAN ÇIKSA ZATEN." Ayağa kalkıp elbisemi ve pelerinimi giydim. Asamı cebime sıkıştırıp kahvaltı sofrasındaki arkadaşlarıma döndüm. "Ben çıkıyorum." Nora ve Athy'nin yanaklarına, Draco'nun da dudaklarına minik bir öpücük kondurup dışarı çıktım. Nerde olacağını biliyordum.

Pelerinimin kapşonunu takıp mezarlığa ilerledim. Siyah pelerinli bir adam mezarın başında ayakta dikiliyordu. "Burda olacağını biliyordum Grindelwald." Bana bakmadı bile. "Yakalamaya geldiysen bekle. Yapmam gereken birşey var." Mezarın başında oturdu. "Özür dilerim Albus. Özür dilerim dostum. Defalarca dilemek istedim, senin beni affettiğini görmek istedim ama gelmedin. Hakettim orda yıllarca kalmayı. 50 yıl cezamı çektim. Senden özür dilemek için geç bile kaldım ama özür dilerim Al. Özür dilerim dostum." Yemin ederim ağlıycam. "Seni yakalamaya gelmedim. Pişmansın biliyorum ve yanlış yaptın evet ama Dumbledore da yaptı. O sadece daha erken farkına vardığı için bu yoldan dönebildi ama sen dönemedin. Saçma bir güç gözünü karartmıştı biliyorum." Beni süzdü. "Sana nasıl güvenebilirim?" Gülümsedim. "Ben sana güveniyorum o yüzden bana güvenebilirsin. Hatta o kadar eminim ki geçmişi arkanda bıraktığına sana birşey söyleyeceğim. 3 yadigar da bende." Afalladı. "O zaman sen?"   "Evet biliyorum ama bir getirisi yok. Yapmak istediğim herşeyi yaptım. Pelerin aile yadigarı. 3. Kardeşin soyundan geliyorum. Taşı bana Dumbledore verdi. Voldemort bir hortkuluğu güçlendirmek için onu kullanmıştı bizde yok etmeden ayırdık. Asa zaten ondaydı. İşte bu da karışık. Ne yaptığını o ölene kadar anlamamıştım."

Flashback :

Yine Dumbledore'un odasındayım. "Bitti mi? Gidiyorum."  Kapı açılmadı. "Anlaman gerek. Ölmeliydiler."   "ÖLMELİLER MİYDİ?! NE DİYORSUN SEN?! KURBANLIK KOYUN MUYDU ONLAR?! KEHANET DE KEHANET. BAŞLARIM KEHANETİNİZE! AİLEMLE YAŞAMAK İÇİN GEREKİRSE TÜM DÜNYAYI YAKARIM DUMBLEDORE!" Bana asasını çekti. Şaşırmıştım. "Ne yapıyorsun? Senle savaşmayacağım." Kapıyı çevirdim. "Aç gideyim." Bana bir büyü yolladı. Son anda asasız bir kalkanla engelledim. O saldırıyordu, ben savunuyordum. Sinirleniyordum iyice. "YETER! EXPELLİARMUS!" Asa elime gelince tebessüm etti. "O yaşlı bunak kafanda ne dönüyor bilmiyorum ama ben hortkuluk avlıyorum yaşlı bunak! Seninle düelloculuk oynamayacağım." Asasını ona fırlatıp kapıdan çıktım.

Flasback End

"Hiçbir zaman o yaşlı kafasında ne dönüyor anlamadım ama o -ne kadar kabul etmesemde- büyük bir adamdı. Eminim seni affedecektir. Hatta afettmiştir bile. Hadi gel."    "Nereye?"    "Misafirimsin bir süre. Belin ağrıyorsa koluna girebilirim İhtiyar." Alayla sırıtınca kafama bir büyü fırlattı. "Cık cık cık. Kendine dikkat et ihtiyar. Bu kadar heyecan sana fazla. Hık diye gidersin bak."    "Yeşil cadı!" Kahkaha atıp kolunu tuttum.

Kısa kesitlerde today. Yazasım gelince yazıom ama kısa oluyo yapçak bişiy yok.

Vote. <3

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin