Siyah'ın Prensesi 🖤

1K 76 21
                                    

Kendimi baya bir değişime sokmuştum. Saçlarımı hayallerimdeki gibi yapmıştım. Omzumda kestirip siyaha boyattım. Slytherin yeşili ile de röfle yapılmıştı.  Gözlüklerimden kurtulup asasız büyü üzerinde çalışmıştım. Ailemsiz 2 ayı bitirdim. Draco Fransa'ya gitmemiş. Duyduklarıma göre her gün oraya Sirius ile cisimleniyor ve beni arıyorlardı. Asasız büyüde kendimi geliştirmiştim ve Affedilmezler hariç her büyüyü yapabiliyordum. Genel olarak siyah bir pelerin ve onun içine uzun, koyu yeşil bir elbise giyiyordum. Pelerinin kapşonu burnuma kadar çekili olduğu için kimse yüzümü görmemişti. Bana "Siyah'ın Prensesi" diyorlardı. Saçlarımın önüme düşen siyah-yeşil tutamları bana bir asalet katıyordu. Knockturn Yolu ben tanıyor, gören herkes baş selamı veriyordu. Asasız büyü yaptığımda parmaklarımın arasından siyah, büyülü bir duman yükselip dudaklarımı ve göz rengimi yeşil yapıyordu.

Yine Knockturn Yolundaydım. "Bu listedeki iksir malzemeleri. Dönünce alacağım." Hızlıca iksir malzemeleri satan bir yerden çıktığımda Yılan satan bir yere geldim. "Ölü sincap. 100'lük lerden 2 paket. Günde 2-3 tane yiyiyor." Hızlıca istediklerimi getirdiğinde malzemeleri eve cisimleyip kasaya bir kaç galleon bıraktım. Sıradaki durak Hogwarts'tı. İksir malzemelerini de alıp bir mağaranın içini çok güzel yaptığım evime cisimledikten sonra pelerinimin içindeki yerinden çıkan Pur'a seslendim.

Ne oldu sıkıldın mı?

Belki azıcık.

Hogwarts'a gidiyoruz.

Gerçekten mi?!

Evet. Hadi geç yerine.

Hogsmead sokaklarındaki "Siyah'ın Prensesi" ni tanıyanlar baş selamı veriyorlardı. Hızlıca hogwarts patikasından ilerlerken gözüme 5. Senemde tanıştığım bir at adam takıldı.

Flashback:

Yasak ormanda ilerlerken karşıma bir örümcek çıktı. Böcekleri sevmiyorum. Asamı almak için elimi belime atarken bir at adam örümceği kovaladı. "Burda olmamalısın. Yıldızların konumu başının belaya gireceğini söylüyor."    "Benim başımın beladan çıktığı yok. Yayınızı inceleye bilir miyim?" Kafasını hafifçe eğip yayı uzattı. "Olağanüstü! Sadece at adamlar kullanabilir ve insanlar deneyemez bile. Eğer karşısındaki kötü niyetliyse ok karşıdakine, iyi niyetliyse kendine saplanır. Çok etkileyici. İsminiz neydi?"  "Saphire."   "Bende Chasity Saphire. Umarım tekrar görüşürüz.  "Görüşeceğiz Chasity."

Back to the Future :

Ben tanımıştı. Yavaş adımlarla yaklaşıp çevremi kontrol ettikten sonra kapşonumu indirdim. "Tek başına yapmana gerek yok."   "Biliyorum Saphire, mecburum. Onlara zarar gelmesine izin veremem."  Ormanda kaybolmadan önce bana seslendi. "Destekliyoruz seni Siyah'ın Prensesi. Yıldızlar seninle olsun..."

Hogwarts kapılarının önüne geldiğimde  Filch kapıyı açmadı. "Dumbledore ile konuşacağım. Siyah'ın Prensesi geldi diyebilirsin." Filch küçük bir kulübeye dönüp geldiğinde beni içeri aldı. Dumbledore'un odasına ilerlerken yoldaki herkes fısıldaşıyordu. "Siyah'ın Prensesi mi o? Hogwarts'ta mı? Neden burda?" Gibi bir sürü soruyu göz ardı ederek Dumbledore'un odasının önüne geldim. Acil bir durumda gelirsem diye bana bir şifre koymuştu. "Siyahlardaki Yeşil."  İçeri girdiğimde gülümsüyordu. "Hortkuluk avına başladım. Sana her hortkuluk alıp yok ettiğimde anı getireceğim. Bana seçmen şapka lazım ki Gryffindoor kılıcını alayım." Seçmen Şapkanın yanına ilerlediğimde konuştu. "Slytherin'sin ama alabileceksin. Damarlarında akan Gryffindoor kanı ve Godric'in cesareti ile yeneceksin karanlığı. Sana güveniyorum Siyah'ın Prensesi." Kılıcı içinden çıkarttığımda saptanamaz genişletme büyüsü yaptığım cebime koydum kılıcı. Cisimlenmeden önce seslendim. "Ölme."

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin