8'li ve Yandaşları

873 64 8
                                    

Gözlerimi siyah bir tavana bakarken açtım. "Değişiklik..." kafamı kaldırdığımda bana bakan kahverengi, yabancı gözlerle karşılaştım."Bay Golden! Dumbledore! Nerede? Ona gitmeliyim!" Ayağa kalktığımda kapıyı işaret etti. "Önce kapıyı açmalısınız." "Kaçmaya çalışmayın demeyeceğim. Kaçarsanızda bulabilirim sizi Bay William Golden." Küçük bir el hareketimle kapı açılırken asamı masamdan alıp çantama attım. "Gidiyor muyuz?" "Hayır." Diyip cisimlendi. Omuz silkip çantaödan Konum Parşömen'ini çıkardım. "Spectaculum Albus Percival Wulfric Brian Dumbledore." Ayh çok uzun. Godric'a Hallow'da bir evde.

Sokağın ortasına cisimlendim. Tanınmamak için saçlarımı geride toplamış, pelerinimle saklanmıştım. Gizleyemediğim büyü gücüm etrafa yayılırken insanlar merakla bana bakıyorlardı. Bir ara sokağa geçip hayal bozan ve etrafıma kafa karıştırma büyüsü yaptım. Evin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.

Kapı benim ileri bir adım atmamla açılırken içerde sesler duydum. Asalarını çekmişlerdi. 5 kişi ve yanlarında iki adet Dumbledore. Aberforth ve Albus. Hiçbirini umursamadan sandalyelerden birine oturdum. "Selam Yaşlı Bunak. Sana da selam Abby." Aberforth'un ağzı bir 'o' şeklini alırken pelerinimi çıkardım. "Ne o? Özlenmedim mi? Oysa ki seni en son o muhteşem patronusunla bariyerimi güçlendirirken görmüştüm. Hem-" sözüm bitmeden bana sıkıca sarıldı. Bu adamı seviyordum, ne kadar sert olsada yumuşacık bir kalbi vardı. "Deli Slytherin." "O ben oluyorum." Güldü. "Hadi geç otur. Aç mısın?" "Asıl sen aç mısın? Buraya gelirken bir kaç birşey getirdim." Çantamdan 7-8 tane kazan pastası bir kaç şişe kaymak birası ve balkabağı suyu çıkarttım. "Minnie öğrenmezse Ateş viskisi de verebilirim?" Dumbledore gülüp onayladı.

Yedik içtik eğlendik. "Ee artık bir yerden başlamaya ne dersiniz?" Aberforth sıkıntılı bir nefes aldı. "Herşey senin hortkuluk avına çıkmanla başladı. Albus'u öldü göstermeliydik ki kalan ölüm yiyenler -orta ve dış çember. Senin iç çemberi yakalayacağına şüphemiz yoktu.- kendilerine bir lider bulduklarında yakından takip edebilsin. Bu arkafaşlar eski tanıdığımız seherbazların oğulları. Bizim yanımızdalar. Tanışırsınız bir ara. Bu da Chasity Potter." "Chasity LİLY Potter. Annem ölmüş olsa da adını yaşatacağım." Ellerini sıktıklarımda Dumbledore'lara döndüm. "Neden aralarında kız yok? Bil diye söylüyorum Abby, seninle sonu olmayan bir feminizm tartışmasına girebilirim ama işim var. Bahsettiğiniz adam Johan Arthur Clark. Adına bakanlıkta hiç bir kayıt yok. Ben kendi yöntemlerimle bile konumunu saptayamadım. Boşuna Gölge demiyorlar. Var ama yok. Siz hepiniz benle Grimmauld Meydan'ına geliyorsunuz. Şuan orası boş. Bir tek eski bir dost var. Sanırım sen buna sevineceksin Dumbledore." Herkesin kolunu tutup Grimmauld Meydanına cisimledim.

Koltukta çayını içen Grindelwald Dumbledore'u görmesiyle çayını püskürttü. Öksürük krizine girerken ben gülmemek için dudaklarıma işkence ediyordum. Aberforth sinirli bakışlar atarken Dumbledore şokla olduğu yerde kalmıştı. Bakışma, bakışma, bakışma, bakışma, bakışma, bakışma, bakışma, bak- "YETER! AYH İÇİM ŞİŞTİ! SARILIN BARIŞIN DAHA ÇOK İŞİMİZ VAR! 5 DK'YA DÖNERİM. ÇIKIYORUZ. DUMBLEDORE, GRİNDELWALD VE BEN. Abby ve diğerleri, siz dinlenin. Ben bizim 8'li yi toplayacağım."

Mutfakta oturuyordum. "Spectaculum John Henry Clark." Bir muggle otelinde? Tamam o zaman. Oraya yakın buluşabileceğimiz bir yer? Evet! Crimland Sokağı. Küçük bir ara sokak. "Expecto Patronum. 'Harry, Lil, Nora, Athy, Herm, Draco ve Ron. Bu bir toplu Patronustur. Hepiniz şuan ne yapıyorsanız 15 dakika içerisinde bitirip benimle Crimland Sokağında buluşun. Muggle'lar arasına karışacağız. Acele edin.' " İçeri girdiğimde Grindelwald ve Dumbledore sarılıyorlardı. "Sizin adınıza sevindim. Muggle'lar arasına karışacağız." Elimi üstlerine tutup bir kaç kıyafet ayarladım. "Hadi tutun kolumu."

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin