Nora ile anlaşmıştık. Önce GOS'a girip Pettigrew'u alacak, onu Draco'ya verip Dumbledore ve Sihir Bakan'ını çağırmasını isteyecektik. Sonrası karışık.
Ch : Nora? Hazırsan Draco'yu çağıralım.
N : Geldim.
Erkekler yatakanesinin merdivenlerini sessizce çıkıyorduk. Dolunay'a 2 gün vardı. Profesör Lupin'e bu akşam Dumbledore'un odasına gelmesini söylemiştim. Harry'yi de Nora halletti. Sadece planı uygulayacağız.
N : Sen çağır gel ben burdayım.
Kapıyı açtığımda Draco uyuyordu. Sessiz ve masumca. Çok şey yaşamasına rağmen. Huzurlu bir şekilde. "Drakey?" "Hm" "Drakey uyan." "Hayır. Gel birlikte uyuyalım." Söyledikleriyle domatese rakip olacak kadar kızarırken ayağa kalktım. "Uyanmazsan herşey mahvolacak. Kalk hadi, çocuk gibisin." "Diyene de bakın (!) Nora hergün yeni tehtitler geliştirdiğini söylüyordu."
Haklı.
Karışmazmısın Hayriye?
"Ben tehtit ediyorum. Önüme gelenle uyumuyorum." Bir an kaşları çatıldı. "Kıskandın mı sen?" Sesindeki alay ve suratındaki sırıtma sinirlerimi bozarken konuştum "Ben gidiyorum. Yüce Malfoy Hazretleri değerli kıçını kaldırma şerefiyle bizi ödüllendirecekse artık, plan kaçıyor." Gözlerini devirip ayağa kalktı. "Gidelim madem. Beni yormanın bedeli ağır olacak. Varlığıma şükretmek yerine güzellik uykumdan uyandırıyorsun." "İnanılmazsın." Egonu çek de yüzüne konuşalım.
Nora nerede kaldığımıza yakınırken GOS'a gelmiştik. "Fortuna Major" Nora Pettigrew ile geri dönerken ben alıp pis sıçanı bir kafese soktum. "Bak iyi dinle Drakey, Dumbledore'a gidip 'Chasity ve Nora birazdan gelecekler, acilen sihir bakanını çağırmalısınız." Deyeceksin. Tamam mı? " "Gerizekalı mıyım ben? Neden 100. kez anlatıyorsun?" "Evet?"
Draco'yla ayrılınca Bağıran Baraka'ya yaklaştık. Topuzumdan Pur'u çıkarıp.
Pur, benim için şuradaki yumruya dokunur musun?
Elbette chasssss
Ağaç birden donunca Pur'un başardığını anladım. Baraka'nın içinde ilerlerken kalbim sızlıyordu. Ah zavallı Remus. Ne acılar çekti bu duvarların içinde...
Boynumda hissettiğim asa ile duraksadım.
Ch : Gerçekten mi Sirius? Biz burda seni kurtarmaya çalışıyoruz!
S : Ne kurtarması? Kimsiniz?
N : Ben... ben şey... Nora Alya Black...
Sirius bir kaç adım geriledi. Gözleri doluyor, istemsizce ayakları titriyordu. "Kızım?" Nora cevap vermek yerine sıkıca sarıldı babasına. İkisi şimdi birbirine asla bırakmak istemezcesine sarılmış, ağlıyordu. Bizde böyle olur muyduk baba? Yanımda olsaydın? Kızım der saçımı sever miydin? Engelleyemediğim hıçkırığımla bana döndüler. "Sence babamda bana böyle sarılır, beni sever miydi Nor?" "Saçmalama. Sen Chasity Lily Potter'sın. 2-3 kez ya ağladın ya ağlamadın. Böyle saçma sebeplerle ağlama. James Potter'dan bahsediyoruz. Tabiki-" "nE?!" "Ah evet ben Chasity Chas da diyebilirsin Sirius" "Sen ölmüştün?" "Ah günlük hobilerim arasında dirilmekte var. Sihir bakanı gelmiştir, Pis sıçanı da yakaladık. Animagus olda gidelim"
Siriusla birlikte Dumbledore'un odasının önüne gelince bir patronus yaptım, burda olduğumu söylemek için. Ah evet ihtiyaç odasında patronus çalışıyoruz Noraşkımla 2 haftadır. Herneyse. Benimki mavi gözlü beyaz bir köpek, Nora'nın mor gözlü siyah bir köpek. RUH İKİZİYİZ!!
Dumbledore bizi içeri alınca sihir bakanı ile göz göze geldik. "Öncelikle değerli vaktinizi çaldığımız için kusurumuza bakmayın Sayın Bakanım. Ancak önemli bir yanlış anlaşılmayı düzelteceğiz. Sakin kalmanızı öneririm." Ne var? Ben cici kız da olabiliyorum tamam mı? Drakey'nin pörtlek gözleri şaşırdığının kanıtıydı. Nora aldırmamıştı, beni biliyordu. Sirius birden dönüşünce bakan birkaç adım geri çekildi. "Gördüğünüz üzere Sirius Orion Black bir yasadışı animagus efendim. Tıpkı Peter Pettigrew ve James Fleamont Potter gibi. Profesör Lupin'in durumunu biliyorsunuz. Ona yardım için olmuşlar. Annem ve babam evlendikten sonra sır tutucuları olması için Sirius'a başvurduklarında Sirius yeterince açık bir hedef olduğunu, beklenmedik olacağı için Pettigrew'u seçmelerini söylemiş. Pis sıçan da gidip Voldemort'a öttü. Babam'ınki Çatalboynuz'lu Geyik, Sirius'unki Siyah bir Köpek ve O şerefsizinki ise fareydi. O fare, bu fare efendim. Bir parmağı eksik ve türüne göre uzun yaşamış bir FARE. Değil mi seni küçük sıçan?" Kafesinde tepinen fareyi öldürmemek için zor duruyordum, tıpkı sirius gibi. "Sakin kalmalısın Siri" "Sen bile olamazken mi?" Sakin miydim? Nö. Gizleyebiliyor muydum? Ona tiksintiyle karışık nefret ile bakn suratımı saymazsak evet. "Kanıtlayın" "Elbette bakanım. Profesör Dumbledore buyurun siz yapın. Ben Chas'ı tutacağım. Sizde babamı tutsanız iyi olur Profesör Lupin." Ah Noracığım o an sıçana nefretle bakmaktan dinliyor olsaydım seni, bi şekilde kaçardım. Dumbledore fareyi dönüştürdü. "HAİN! PİS SIÇAN! SENİN YÜZÜNDEN! SENİN YÜZÜNDEN YILLARCA TEK BAŞIMA BİR YETİMHANEDE TIKILI KALDIM! SENİN YÜZÜNDEN ANNEM SAÇLARIMI ÖRÜP ÇİÇEKLERDEN TAÇ YAPMADI! SENİN YÜZÜNDEN BABAM HİÇ BANA SIKICA SARILIP KIZIM DİYEMEDİ! Senin yüzünden... senin..." Sonlara soğru kısılam sesim, gözümden düşen istemsiz yaşların acısı ve Pettigrew'a atmaya çalıştığım yumruklar da bir işe yaramıyordu. Belime sıkıca sarılan kollar da cabası. Sonlara doğru güçsüzleşip yere düştüm. Artık Pettigrew'a yumruk atmaya çalışmayı kesmiş sadece "Senin yüzünden..." diye mırıldanıyordum. Bana sıkıca sarılan Draco ile hıçkırmaya başladım. "Onun karşısına çıkacağımı biliyordum. Ama dayanamadım. Çok güçsüzüm." "Şşş saçmalama, sen hayatımda tanıdığım en güçlü kadınsın. Gel dışarı çıkalım. Gerisini büyükler halledecek değil mi?" Bana şefkatle bakan Gri gözler onayladı "Biz hallederiz çocuklar. Nora? Sende git. Söz veriyorum tüm bunlar bittiğinde kocaman bir aile olacağız..."
Belimden tutup dışarı çıkaran Draco ile merdivenlerden yavaşça indik. Kendimi Karagölde buldum. Asamı çıkarıp lanetler savurdum. Küfrettim. Ağladım. Bağırdım. Hiçbiri beni sakinleştirmedi. Durmadım ta ki gözlerim kararıp ayaklarım beni taşıyamayacak hale gelene kadar. Gözlerimi kapatırken son hatırladıklarım bir çığlık ve beni tutan huzurlu kollardı.
Draco's Pov :
Bakan ile Chas ve Nora'yı bekliyorduk. Herşeyi açıklayacağını, sadece ona güvenmemi söylemişti. İçeri bir köpekle girince şaşırdım. Nazik bir şekilde bakanla konuştu? Yüce Merlin! Profesör McGonagall'a bile bu kadar nazik davranmamıştır!
Herşeyi açıklarken sadece dinledim, bana söz düşmezdi. Dumbledore fareyi Pettigrew'a çevirdiğinde Chas küçük çaplı bir sinir krizi geçirdi. Adamın üstüne atlamaya çalışınca belinden yakaladım. Küçük cüssesine göre baya güçlüydü. Nora zaten tutamamıştı. Sirius'ta Chas'e şefkatle bakıyor, bir şeyler mırıldanıyordu. Güçsüzleşip dizlerinin üstüne düşene kadar debelenip bağırdı. Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Sıkıca sarıldım, kahretsin ki yapabileceğim başka hiçbirleş yoktu. "Onun karşısına çıkacağımı biliyordum. Ama dayanamadım. Çok güçsüzüm." Dedi hıçkırıklarının arasından. "Şşş saçmalama. Sen tanıdığım en güçlü kadınsın..." işleri büyüklere bırakıp dışarı çıktık. Etrafa lanetler savurmaya, ağlayıp bağırmaya başladı. Engelleyemezdim. Dışarı atmalıyıdı. Nora'yı durdurdum. "İçini boşaltmalı biraz izin ver" O da ağlıyordu. Kardeşim dediği kişinin gözlerinin önünde sinir krizleri geçirmesi acı verici olmalı. Titremeye başladığında yanına koştum. Nora'nın çığlığı ile bayıldı. Onu kaldırıp Madame Pomfrey'in yanına götürdüm.
939 Kelime
Bu bir rekor iştee. Sirius'un mahkemesini yazmalı mıyım bilmiyorum. Yorumlara yazın.
Seviliyorsunuz xoxox.
Votelayın bare.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkizim | Chasity Lily Potter
Hayran KurguYa yetimhanenin birindeki Deli Potterhead kız kendini Hogwarts'ta, ikizi Harry Potter' ın zamanına giderken bulursa ne olur? Eh, bir gözat derim.