ay em bek biçız

1K 81 13
                                    

Grindelwald bir süredir bizimle yaşıyordu. Athy ile çok iyi anlaşmışlardı hatta kanka olmuşlardı. Bir kaç gündür içimde anlamlandıramadığım bir karanlık vardı ve bu beni rahatsız ediyordu. Sessizce tıkınıyordum. 7. Senemi okumak için okula dönmeden önce günümün yarısındanfazlasını  bakanlıkta ölüm yiyen dosyaları inceleyip bilgiler ekleyerek veya yakalamaya yardım ederek geçirip Hogwarts'ın tamirine yardım editordum. Ölüm Yiyenlerin öğrencilere zarar verme fırsatı olmasada çoğu yeri yıkmışlardı. Bir kaç ay içerisinde okul tekrar eğtime açılacaktı. Ve ben Hogwarts'ı özlemiştim. Ağzıma küçük bir parça peynir attığımda Grindelwald'u duydum. "Chasity."   "Efendim ihtiyar?"    "Hissediyor musun karanlığı? Rahatsızlık veriyor değil mi?" Söylediklerini anlamıştım. Çatalım elimden tabağıma düşünce yüksek bir ses çıkardı. Nora, Athy ve Draco merakla bize bakıyordu. "Neler oluyor Chas?"   "Bilmiyorum Nora. Nedenini biliyor musun İhtiyar?"    "Bazı büyücüler sihir çekirdeklerinin etrafındaki küçük ama güçlü tabakayı şeffaflaştırırlar ve bu sözsüz büyü yapmalarına sebep olur. Bu bile zorken bazı büyücüler kalkanın özüne zarar vermeden kırarlar ve bu da asasız büyüye sebep olur. Bu da sihir çekirdeğini daha güçlü kılar. Mesela kara büyü dolu bir yere giren herhangi bir büyücü, ağır enerjiyi oraya gelene kadar hissedemeyebilir ama asasız büyü yapanlar yaklaştıklarında bile hissederler. Sen Chasity. Voldemort'un gizli bir yandaşçısının tekrar topladığı ölüm yiyenlerin yaydığı kara büyüyü hissettin. Ben de hissettim ama olayla bir bağlantım yok. Sen hayatını buna adadın. Sende daha ağır etkisi var." Bendeki etkisi umrumda falan değildi. Şuan aklımdaki 5 kelimeyi zor da olsa sözcüklere döktüm. "Ölüm... Ölüm yiyenler... Tekrar mı? Top-toplanıyorlar?"   "Evet."

Bakanlığın girişinde 3 saattir Kingsley'den önce bakan olmuş -çünkü Kingsley'in tamamlaması gereken 2 yılı varmış- adamı bekliyorum. "BAKIN KARDEŞİM ANLAMIYOR MUSUNUZ? ANASINI SİKTİĞİMİN VOLDEMORTUN SAĞ KOLLARINDAN BİRİ ÖLÜM YİYENLERİ TOPLAMIŞ. KUYRUĞU SIKIŞMIŞ KUDUZ KÖPEK GİBİ ORTALARDA GEZİNİP ZARAR VERİYORLARDI ZATEN HERKESE ŞİMDİ TASMALARINI TUTACAK BİRİNİ BULDUKLARINDA NE OLACAK DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ KIT BEYİNLİLER??! AÇIN ŞU KAPIYI YOKSA ZORLA GİRECEĞİM!" Her bağırdığımda bakanlığın ortasında esen sert rüzgarlar ve şöminelerin alevlenmesi ile tüm bakışlar bana döndü. Adamlar tırsak adımlarla kenara çekildiğinde Kevin Podge adındaki adam dışarı çıktı. "Buyrun Bayan Potter." Sakinlikle söylediği sözler sinir krizi geçirmeme neden olacaktı. "Çok sakinsiniz bakıyorum. Chicago yollarını mı özlediniz?" Adamın beti benzi attı. Tabi siz bilmiyosunuz. Bakın şimdi bu kevin var ya, gitmiş Chicago'da büyücü mafyası gibi bişiy olmuş her boku yemişler başında da bu adam. Ama sonra hepsi yakalanmış bu hariç. Sonra da hepsine sırtını dönmüş kanıt bırakmamış fln. Bende bişiyler yaptım işte. "Yapamazsın..."   "Ah öyle bir yaparım ki. Voldemort'un elinden Crucio yeseydim diye yalvarırsın Podge. Şimdi bana toplantı ayarla. Oranın buranın yetkilileriyle ve baş seherbazlarıyla falan konuşmak istiyorum." Hızlıca kafasını salladı. Bende hışımla odama gittim. Dosyalar ile uğraşırken kapı çaldı. Gözlüklerimi çıkarıp gözlerime büyü yaptım. "Efendim Sabrina?"    "Chas, seni toplantıya çağırıyorlar." Sabrine benden 3-4 yaş büyük, staj yapan biriydi. Burda iyi anlaşıyoruz. "Geldim." Kendime çeki düzen verip siyah, sade bir elbise giydim. Ayaklarıma beyaz spor ayakkabılarımı geçirip kot siyah ceketimi giydim. Asamı iç cebime yerleştirip çıktım.

Herkes oturmuş beni bekliyordu. "Herkes tamam mı?"  Bakan başı ile onayladı. "Voldemort'un bitmeyen sağ kollarından biri ölüm yiyenleri yeniden toplamış. Orta ve dış çemberden oluşuyorlar. İç çemberdekilerin %90'ını yakaladık zaten. Voldemort'un düşüşü ile ne yapacaklarını bilmeyen ölüm yiyenler çözümü kuduz köpek gibi etrafa saldırmakta bulmuştu ama artık tasmalarını tutan bir sahipleri var. Her türlü fikire açığım. Buna bir dur demek zorundayız yoksa sıradaki seçilmiş için bir 20 yıl bekleyeceksiniz."  Almanya'dan olduğunu düşündüğüm bir seherbaz konuştu. "Peki bizim bundan çıkarımız ne?"   "Çıkar derken?"   "Kazancımız yani."   "Seherbazsınız değil mi?"   "Evet."   "Keşke her bir iş yaptığınızda pışpışlanmak istediğinizi daha önce söyleseydiniz. Sizi küçük bir yavru köpeğe çevirip çocuklu bir bahçenin önüne atardım. Her top getirdiğinizde de kafanızı severlerdi." Adam morarırken solumdaki bir seherbaz gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. "Evet. Başka bir çıkar tartışmasına girip dünyayı karanlığın ele geçirmesini mi bekleyeceğiz yoksa siz 'tecrübeli' insanlar 17 yaşında bir kızın fikir bulmasını mı bekleyeceksiniz?"

Uzun bir süre tartıştık. En son herkesin öğrenmesi gerektiğine karar verip herkesi göt etme yeteneğine sahip olan ben başta olmak üzere konuşma hazırlayıp bakanlara verdik. Yemin ederim 7 tane konuşma yazdım ve ellerim s.o.s. veriyor. Diyceksiniz sen büyücüsün kızım. Ama işte, benimki de fantezi. "Diycem Hogwarts açılcak bakanlık dertlerinden 1 sene olsada kurtulacağım. Götümde bir yerlerde duran bela mıknatısı ona da izin vermiyor. Okula son gittiğimde yarısı yıkılmıştı. Bakalım bu defa ne bok yiycez." Solumdaki seherbaz beni duymuş olacak ki kahkaha atmaya başladı. Herkes garipçe bize bakarken konuştu. "Zannederdim. Ciddi, somurtkan, sinir bozucu kızın tekisin. Seçilniş olduğundan gelen bir egon var ama Potter. Yemin ederim böyle birini beklemiyordum." Omuzlarımı silktim. "Peşinde burunsuz bir adam olunca. Sen de işkence edilirken 'Protez yaptırmayı düşünüyor musun?' diyip dalga geçseydin sende böyle olurdun." Gözlerini pörtletti. "Şaka?" Omuz silktim. "Şimdi sen. Tüm zamanların en karanlık büyücüsü, Karanlık Lord, bak altını çiziyorum. LORD. İle dalga mı geçtin?"   Önümdeki kağıtları alıp kapıya doğru yürüdüm. "Ne yaparsın? Bir ben olmak kolay değil. İyi günler." Kapıdan çıkmadan önce başka bir seherbaz konuştu. "Şu kız kadar havalı olsaydım burda olmazdım."

Kafamı okşayan eller ile gözlerimi açtım. "Yine şu dosyaların arasında uyuya kalmışsın güzelim." Gerindim. "Kimse bir şey yapmıyor Draco. Ben yapmazsam hiçbirinin umrunda değil." Elimi tuttu. "Çok yoruyorsun kendini." Dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Biliyorum. Bişiy olmaz." Dudaklarıma bir öpücük daha kondururken kapı çalındı. Ofladı. "Hep böyle oluyor." Kıkırdadım. "Gir." Bir adam girdi. Karşıma geçip oturdu. "Chasity Lily Potter. Konuşmamız gerekiyor."    "Ne hakkında?"    "Sen."   "Senli-benli konuştuğumuza göre ya sinirlerimi bozacaksın ve burdan cesedini çıkaracaklar ya da bana bir teklif yapmaya geldin ve bu pek iyi gözükmüyor. Bana bir kahve kapıp gelsene Draco. Sanırım bu gece uyumuyorum." Draco adama sert bir bakış atıp dışarı çıktığında siyah saçlı siyah gözlü beyaz tenli bu yakışıklı adam sırıttı. Uzunca bir süzdüm. "Çok beğendin galiba." Alayla sırıttım. "Kusura bakma. Sarışın seviyorum." Saçlarının rengi değiştiğinde gülümsedim. "Lütfen bana rakibim olduğunu söyle. O tom bozuntusu çok beceriksizdi." Sırıttı. "Üzgünüm. Ortak düşmanlarımız doğrultusunda iş birliği yapacağız. Ama rahat edeceksen söyleyeyim. Senin gibi bir düşman istemezdim." Şaçımı geriye attım. "Eh. Harikayım." Güldüğünde içeri Draco girdi. Draco'ya bir bakış atıp önüme dosya bıraktı. "Öğrenmek istediğin her bilgi burada. Tekrar görüşürüz Potter." Zihnime girmeye çalışıyordu. Zihnine girdim. "Seni düşündüğümden değil ama daha fazla uğraşırsan başın ağrıyacak. Onu sinir etme. Sakibleşmesi zor biri ve sen gidince bana kalıyor." Sırıtıp göz kırptı. "Şerefsiz." Gülümseyerek dışarı çıktığında kaşları çatılmış Draco bana döndü. "Kimmiş bu?" Sinirle sorduğu soru karşısında kahkaha attım. "Seni beni kıskandın mı?" Oturduğum masanın iyi yanına ellerini koydu. "Evet. Kıskandım. Hemde çok."   "Ya. Öyle mi?"   "Öyle." Dudaklarımızı birleştirdiğinde gülümsedim. Belime sıkıca sarılıp beni daha çok kendine bastırdı. Kapının hızlıca açılmasıyla nefes nefese geri çekildik. Sabrina utançla kapıda duruyor kafasını yere eğip birşeyler mırıldanıyordu. "Şey... kusura bakmayın ben... ee şey için geldim... Ölüm yiyenler için acil bir durum varmış." Hızlıca odadan çıktı. Draco sırıtırken ben kızarıyordum. Koluna sertçe bir tane geçirdim. "Sen görürsün bir daha beni öpebiliyor musun." Sırıtması yüzünde dona kalınca ayağa kalktım. Eğilip nefesim yüzüne değerken fısıldadım. "Özle beni..."

Im back biçız. Ama az bölüm gelecek ve Chasity yi kıskandıracağım. Ehehee.

Sefiom sizi. Votlayın. By.

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin