Uraz abi Derini kolunun altına almış sıcak demeden birbirlerine sokulmuş Serkan ve benim karşımda oturuyorlar.Onların bu haline tebessüm ederek izledim. Uraz abi bakışlarını bana çevirince göz göze geldik. Benim tebessüm etmiş yüzümü görünce o da gülümsedi. Bu gülümseyiş içtendi. Doğal olduğu çok belliydi.
Serkan kolunu omuzuma atmak isteyince " Ya Serkan Allah aşkına yanaşma çok sıcak her bir hücrem buharlaşacakmış gibi hissediyorum."dedim.
Benim tepkime hoşnut olmadığını belirten homurtular çıkarttı.
"Uraza sarılırken hiçte öyle değildi ama hanımefendi. Koala gibi yapışıp kaldınız. Ama Serkan'a gelince sıcak olur hava."
Kim ben mi?
"Ne diyon Serkan ya? Uzun zamandır görmeyince ben ondan şey ettim. Yoksa şey etmezdim yani. Hem beni bilmiyo gibi konuşma."
Eline telefonunu alıp kendini sosyal hayattan soyutlaştırdı. İyiki bizimkiler koyu sohbete dalmışlardı yoksa bide onlara rezil olup imalarını çekemezdim. Bide benim afallayınca şey diye konuşmam vardı.
Gözlerim yine o tanıdık mavi gözlere denk gelince duraksadım.
Ben daha yeni onlara yakalanmadığıma seviniyordum demi? Bende ne zaman şans oldu ki (!)
Göz kırpıp kaldıkları konuşmaya devam etti.Hem ben niye rezil olim ki demi canım? Ben olduğu gibi dostdoğru Serkan'a söyledim.
"Abi peki mezara gittin mi ?"
"Hayır güzelim. Beraber gideriz diye düşündüm. İlk seni görmek istedim."
Derin Uraz abinin beline doladığı kollarını sıklaştırınca şaçlarına ufak öpücük bıraktı.
"Peki iş olayını ne yapacaksın kardo?"
"Staj yazın olduğundan burdaki bi şirkette yapmıştım. Oranın patronu beni istediğini açıkça belirtmişti zaten. İlerleyen zamanlarda görüşmeye giderim. Bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum."
"Hayırlısı."
"Aynen kardeşim. Melis sende mimarlık okuyordun doğru hatırlıyorum de mi?"
"Hı-hı. Ege Üniversitesi mimarlık bölümü 3.sınıf öğrencisi duruyor karşında. Senden sonrakiler güçlü geliyor arkanı kolla."
Benim bu konuşmama kahkaha koyverdiler. Enerjim yavaş yavaş yerine geliyordu. Bir kola içsem daha iyi olacaktım ama.
"Kollarım arkamı meraklanma. Görecez bakalım başarını."
"Aa belki aynı şirkete denk gelirsiniz Melis. Ne güzel olur sizin için."
Lale ablanın sözlerine gülümseyerek başımı salladım.
"Belki abla. Ben kola almaya gidiyorum sizler ne istiyosunuz?"
'Birşey istermisiniz?' diye sormuyorum artık. Çünkü illa biri bişe istiyor. Ayağa kalkmış onların verecekleri siparişleri beklemeye başladım. Benimle beraber Uraz abi de kalktı.
"Ben de gelim. Bacaklarım ağrıdı oturmaktan. Biraz açılmış olurum."
Kafa sallayıp bizimkilere döndüm.
"Kuzu sen şey yap bize çekirdek al yanınada 2.5l kola."
Her zamanki gibi yemek konusu olunca kendini öne atan Nil aşkımla karşı karşıyayız.
Lale abla ve Efe abi de onaylayınca Serkana döndüm. Elinden telefonu düşmeyen Serkan'ın ensesine bir tane geçirdim.
"Lan zırto! Sen bişe istiyon mu?"
"Yok istemez kibar arkadaşım."
Burun kıvırıp ilgilendiği telefona geri dönünce onun bu haline dayanamayıp göz devirdim.
"Hadi Melis!"
"Geldim Uraz abi."
Yan yana mahallemizin tek bakkalı olan Mehmet amcanın dükkanına yol aldık. Tonton tatlı biriydi. Herkese güler yüz kullanır gençlerle daha da haşırneşir olur. Belliki bizi kendi çocuklarından ayırmıyor.
"Koala ha?"
Uraz abinin sesiyle vücudumu ona dönderdim. Konuşmasıyla adımlarımı durdurmuş önüne geçmiştim. Yanlış anlamaması için hızlı hızlı konuşmaya başladım.
"Serkan'ın işleri işte. Hem onu duyduysan benim verdiğim cevabı da duymuş olmalısın. Boş yaptı o kadar. Onu kafama takmamayı öğrenmeli çok oldu sen de takmasan iyi olur."
"Sakin ol güzelim. Nefes al. Ben senin verdiğin cevabı da duydum. Serkan'ın boş sözlerini takmamayı da öğrendim. Sadece açacak konu bulamadım."
Onun sözleriyle rahatladım. En azından yanlış anlamamıştı. Benim teleşlanmam da taktire şayandı. Taramalı tüfeğe bağlayıp kendimden soğutacam ya adamı ilk günden.
Adımlarımı tekrar bakkala yöneltince o da beni takip etti. Bakkalın girişinde ki yüksek basamağı aşınca büyük marketlere taş çıkaran görüntüyle karşı karşıyaydım işte. Mehmet amcanın bakkalı içimi huzurla dolduruyor.
Çikolataları görünce onlara doğru atıldım. Yaşamımın birinci parçasına kavuştuğumuza göre ikinci parçası 2.5l kolam ve üçüncü parçası büyük ambalajlı olan çekirdeklerden 2 paket aldim.Mehmet amcaya doğru aldıklarının parasını ödemeye gideceğim zaman Uraz abinin kapıya yaslanmış kolları önünde bağlanmış biçimde bana bakarken mehmet amcanın sorunlarına aynı güler yüzlülükle kaçamak cevaplar veriyordu. Benim ona baktığımı fark edince kendini toparladı.
Cebimden paramı çıkartacağım sırada Uraz abi benden önce davranarak Mehmet amcaya ücreti ödedi. Onun bu yaptığına anlam veremedim.
Tamam Efe abide beraber olduğumuzda ödüyordu ama o hiç ödememişti ve bu garipsenecek bir durum. En azında benim için öyle.
Seri adımlarla bakkaldan çıkınca mehmet amcaya iyi günler dileyerek arkasından bende çıktım.
"Bu yaptığın da neydi böyle?"
"Ne yapmışım ?"
Bide bilmemezliğe vuruyor yarabbim sen beni sınıyor musun?
"Uraz abi ben ödeyecektim zaten ne gerek var dı böyle birşeye ?"
"Yanında ben varken ödeyebileceğini düşündün öyle mi? Bak Melis yanında ben varsam o öyle olmaz. Kalkıp ta sana ödetmem. Daha fazla bu konu hakkında konuşmayalım. Kalbini kırmak istemiyorum."
Onun bu sözleriyle adımlarımı daha da hızlandırdım. Emrivakilerden zerre hoşlanmıyorum. Biraz Derine çekseymiş keşke.
Birden kolumdan hızlıca çevrilince dengemi kaybettim. Tam düşeceğim zaman Uraz abi belimden yakaladı. Bu yakınlık ney ya? Akla zarar. Kalbimden bahsetmiyorum bile maraton koşuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payidar ~Mahalle Klasiği
HumorMahalle klasiği. Kardeş gibi büyümüş olsakta kaderin bir araya getirdiği kişilerdik biz... 24.09.20 ~Payidar #1 21.12.20 ~Sonsuz #1 22.12.20 ~Mahalle#1 17.01.21 ~Kardeş#1