Annemlerin Uraz abiyi görmesinin ardından mahalledeki Fırat abinin mekanını bir geceliğine kapatmışlardı.Bu süre zarfında kızlar hatta Serkan da dahil ne olduğunu sormuşlardı. Ama sonra anlatacağımı söyleyerek zaman kazanmaya çalıştım.
Annemin ne ara hallettigini bilmediğim yemekleri Fırat abinin mekanına taşıyorum. Sokakta sadece çocukların sesleri duyuluyor.
Bu mahalleyi sevmem için bir neden de çocukluğumuzu doyasıya yaşayabiliyor olmamız. Herkes birbirine güveniyor. En azından hiçbir çocuğa zarar gelmeyeceğini biliyorlar. Akşam olmasına rağmen anne ve babaların içinin rahat olduğuna eminim.
Yemeklerin olduğu tepsi bir anda başka birisi tarafından alındı. Baktığımda bu hareketi gerçekleştiren Uraz abi den başkası değildi.
"Dalgınsın? Yürürken önüne bakmayı öğrenemedin mi?"
Beni düşündüğünü sandığım cümlesi çemkirmesiyle son buldu.
"Dalgın değilim. Hem yürürken önüme de gayet bakıyordum."
Kafasını aşağı yukarı sallayarak konuştu.
"Tabiii(!) Ondan daha evden çıktığın ilk an tepe taklak gidiyordun."
Sözleriyle kaşlarım derinden çatıldı. Ne yani evden beri beni arkamdan takip mi ediyor?
"Evinden beri seni takip ediyor sayılmam. Bizim evden çıkarken sen de önüm de yürüyordun."
Sesli mi düşündüm? Hadi ama yapmamış olim bunu.
"Müneccim misin ? Doğruyu söyle!"
İşaret parmağımı sallayarak afallamış konuşmam komiğine gitmiş olacak ki erkeksi bir kahkaha attı.
"Hayır müneccim değilim. Sadece yüz ifaden ne düşündüğünü ele veriyor."
Şakalaşarak konuşması sabah yaşanan olayı az da olsa unuturmuş rahat olmamı sağladı. Onun kahkaasına ben de tebessüm ettim.
"Melis?"
"Uraz abi?"
"Sabah yaşadığımız yakınlıktan dolayı özür dilerim. Ben öyle olacağını bilemezdim."
Haklıydı nerden bilebilirdi ki. Bana açıklama yapmasına sebepsizce sevindim. Içimde tanımsız huzur belirdi.
"Özür dilemene gerek yok Uraz abi bilemezdin ya?"
Kaşlarını niye çattı hu adam yanlış birşey mi söyledim.
"Uraz abi yanlış birşey mi söyledim?"
Gözlerin de kızgınlık daha çok kırgınlık belirtileriyle yavaşça iki yana salladı.
"Hayır güzelim. Yanlış hiçbir şey söylemedin."
Önüne dönerek adımlarını hızlandırdı. Neden böyle davranmıştı ki durup dururken? Yani hayır yanlış birşey de söylememiştim ki.
Fırat abinin mekanına girince herhangibir masanın üzerine tepsiyi bıraktı.
"Teşekkür ederim."
"Önemsiz."
Yüzünde bir mimik dahi oynamadan Efe abilerin yanına geçti.
"Kızım getirdin mi?"
"Hı-hı."
"Neyin var senin, iyi misin ?"
Sorusuyla masa örtüsünün kumaşındaki bakışlarımı anneme çevirdim.
"Hiç birşey yok anne. İyiyim merak etme sen."
Gülümseyerek konuştum ki bir de annem sorguya çekmesin diye.
Kısa zamanda hızlıca masaları el elden kurmuş yemeğe oturmuştuk.
Uraz abiye baksam da bakışları benim dışında herkese değiyordu. Ama bir bana değmiyordu. Ne dediysem eğer gerçekten ona takılmıştı.
"Sizlerle gurur duyuyoruz."
Bunu diyen babamdı.
"Yüzümüzü bu zamana kadar hiç kara çıkartmadınız. Hepinize çok teşekkür ederim. Hepinizin yeri bende bambaşka. Lale ve Efeyi başgöz etmiş sayılırız. Elbette önce mesleğinizi elinize almanız taraftarıyım. Ama eğer ki bir durumunuz varsa açıkça bizimle paylaşabileceğinizi bilmelisiniz çocuklarım benim."
Merakla annem" ee yokmu siz de birşeyler. Kızlardan ümidi zaten kestim. Ev de kalır bunlar. Uraz oğlum gelin adayı var mı?" dedi.
Nerden çıkartıyorsun böyle konuları anne. Kimi ilgilendirir ki olsa bile. Gönül bu ota da konar boka da. Bana alttan alttan evde kalacan göndermesine mi yanim, Uraz abinin düşüncelere dalmış haline mi?
Bir cevap verecem ne kasıyon? Ya Evet ya hayır. Sana noluyor Melis hey Allahım ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payidar ~Mahalle Klasiği
UmorismoMahalle klasiği. Kardeş gibi büyümüş olsakta kaderin bir araya getirdiği kişilerdik biz... 24.09.20 ~Payidar #1 21.12.20 ~Sonsuz #1 22.12.20 ~Mahalle#1 17.01.21 ~Kardeş#1