Kapıyı açtığım da karşım da Uraz ve Derin i beklerken hiç öyle olmamıştı. Evet Uraz vardı ama yanın da ki...Abimin burda ne işi vardı?
Tamam Uraz söylemişti geleceğini ama bu kadar erken Türkiye ye döneceğini en önemlisi buraya döneceğini bilmiyordum.
"Melis , güzelim."
Onu canlı canlı görmenin ani sarsıntısıyla dengemi kaybedip bir iki adım sendeledim. İçeri girip tam kollarıma dokunacakken kendimi toplayıp geri çekildim. Elimi kaldırıp durmasını belirttim.
Yüzüne nefretle bakmaya çalıştım. Yaşadıklarımı yüzüne kusmak ister gibi. Oldu mu bilmiyorum ama. Onun bakışlarında pişmanlık, özlem, kendine duyduğu kızgınlığı açıkça görebiliyordum.
Uraz a baktığım da bana üzgünce bakıyordu. Bu acıma değil de üzüntüme üzüntüsüyle destek vermek gibi bir şey di.
Uzunca gözlerimi ondan çekemedim. Geri Burak a baktığım da bana sarılmak için can atıyor ama yerinden kımıldayamıyor bi haldeydi. Sinirle arkamı dönüp annemle babama baktım. Tam unutuyorum diyorum yine bir şey çıkıp düzeni bozuyor.
Şimdi taşlar yerine oturuyordu. Annem ziyafet sofrası kurmuştu resmen. Bir sürü yemek özellikle de abimin en sevdiği yemekler. Benden de saf gibi Uraz a kek yapmamı istemişti. Bu mudur yani?
Mert e diyecek bir şeyim yok zaten olamaz. Hiç bir suçu yoktu ki onun.
"Mutlu aileniz tamamlanmış. Herkese afiyet olsun."
Annem ve babama kızgınlıkla en çokta kırgınlıkla baktım. Babam tam konuşmaya başlayacaktı ki hızla odama çıktım. Kapıyı sinirle kırarcasına kapattım. Ama odaya çıkmakla hiç iyi yapmamıştım. Şimdi anlıyordum. Duvarlar üzerime üzerime geliyor nefes alamıyordum.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çırpınınca açık pencereme ilerledim. Ama yok etki etmiyor. Gözümden bir damla akınca hırs ve sinirle sildim. Ağlayamazdım ben bu kadar sulu göz olmadım bu zamana kadar şimdi de olmayacaktım.
Üzerime siyah ince bir hırka alıp aşağı indim. Benim inmemle herkesin gözü bana odaklanmıştı. Uraz kalkacak ken yüzüme kalmamasını gerektiğini belirten bir bakış attım. O an da olduğu yerde kalmıştı. Delice sarılmak o kokusunu ciğerlerime çekmek istiyordum ama şimdi olmazdı.
Siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip sahile doğru koştum. Akşam olmuştu kendi güvenliğimi düşünmeden tek başıma çıkıp gelmiştim. Bu saatte bizim açımızdan güvenli olmayabiliyordu ama olsundu. Şu an onu düşünecek halim yoktu.
Geçen Urazla geldiğimiz kayalıklara oturdum. Hızlı nefes alış verişimi düzene sokmaya çabaladım. Kısa süre içerisin de de abim gelmişti. Ona bakmamıştım rüzgar kokusunu burnuma getirmişti. Ufuğa odaklı bakıyordum. Gözlerimi ordan çeksem sanki ölecekmişim gibi çekmemeye özen gösterdim. Aramıza ördüğüm duvarın farkın da olduğu için bu sefer yaklaşmadı. Beni tanıyordu çünkü farklı tepkiler verebilirdim. Ama onun alışık olduğu Melisi göstermicektim.
"Beni dinle olur mu? Çekip gitme."
Derin nefes alıp kendini hazırladı konuşması için galiba.
"Gitmemi istemediğini o gün öğrendim. Yurt dışın da eğitimimi daha fazla katlamak istediğimi biliyordun. Hayalimdi benim için. O gideceğim an annemin sözleri gitmeme etken oldu. Ama sana yemin ederim ki pişmanım Melis. Gelmek istedim defalarca. Sonra aklıma sen geldin. Vereceğin tepki. Ruh halini düşünme zorundaydım bir abi olarak. Her günüm zehir gibi geçti. Sadece kendimi derslere odakladım. 4 yıl bitecekti bu yıl biliyordum. Hep geldiğim de ilk sana sarılacağımın hayalini kurdum. Ama senin buna izi vermeyeceğini de biliyordum. Öyle de oldu zaten. Melis ben dayanamadım o gün ağlayan sesini duydum ya içim parçalandı. Kalamadım daha fazla ora da hocalarla konuştum sınavımı erkene aldılar. Gelmem boylece kolaylaştı."
Titrek nefes aldı bu sefer. Ağlamayacaktı değil mi? Ama yapmasındı. Dayanamazdım ki.
" M-melis ben seni deli gibi özledim. Hayvanlık yaptım. Hayatım da sana karşı yaptığım en büyük hata. Bunu senden istemem bencilce biliyorum ama affet be güzelim. Sana doyana kadar sarılıp, kokunu içime çekmek istiyorum."
Konuşması bitene kadar sesimi çıkartmamış sadece ufka bakmıştım. Bir cevap vermemem cevabı geçtim bir tepki bile vermemem onu deli edeceğine bile bile kalktım kayalıklardan. Sessiz kalmak daha fazla koyuyordu değil mi?
Sürün Burak Aydın. Sarılmak istiyorum ama yapmam. Gururuma yetiremem.
Tam gidecekken kolumdan tutup durdurdu.
Bitkin bir sesle"bir cevap vermiyecek misin? İstersen vur bağır çağır ama sessiz kalma. Yalvarırım susma."dedi.
Kardeşinin değiştiği düşünüyordu büyük ihtimalle. Çünkü benim şu an da burayı yıkmam gerekirdi.
Yüzüne acıyla baktım. Kolumu ondan hırsla kurtardım. Başım dik konuşmaya başladım."Seninle konuşacak bir şeyim yok."
Hızlı adımlarla eve doğru gidecekken Uraz ı fark ettim. Ora da öylece durmuş abimle benim konuşmamın bitmesini beklemişti. Gözleri sadece bana odaklanmıştı.
Koşarak boynuna atladım. Kollarımı boynuna sarıp kafamı boyun girintisine gömdüm. O da hızla ellerini belime yerleştirmiş başını boynuma gömmüştü. Cennete mi düştüm ben?
O güzel kokunun beni mest etmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payidar ~Mahalle Klasiği
HumorMahalle klasiği. Kardeş gibi büyümüş olsakta kaderin bir araya getirdiği kişilerdik biz... 24.09.20 ~Payidar #1 21.12.20 ~Sonsuz #1 22.12.20 ~Mahalle#1 17.01.21 ~Kardeş#1