18.bölüm

21.9K 783 47
                                    


Kahvaltımızı yaptıktan sonra çay keyfiyle balkon da oturuyorduk. Aslın da buradan daha iyi bir mevki de oturabilirdik ama hepimiz seviyorduk mahallemizi. Ne de olsa bura da doğduk büyüdük.

Çay bardağını dudaklarıma götürüp içtim. Çayı sevsem de kahveden yanaydım. Kahve beni rahatlatıyor bir kere.

"Melis hadi annemle bana kahve yapsana . Kaynanan gelmiş kahve yapmıyorsun olur mu hiç böyle?"

Mete. 

Meteee.

"Lan bücürük gözümün önünde ablama yürüyüp durma. Sinirlerimi zor yatıştırıyorum."

Meydana bir de Mert paşamız çıktı. Küçücük çocuktan da kıskanırdım. Peki.

"Siz aşktan ne anlarsınız. Hadi Melis gidelim parka kıskanıyor beni bu protein tozuyla kas yapmış Mert."

Gülünür ama buna . Ah  Mert ah ne hallere düştün yavrucum.

Mert in çalışmak için  spor salonundan çıkmadığını bilmesem çok mantıklı bulurdum ama fazlasıyla çalışıyordu.

"Melis gülüp durma sinirimi bozma bilmiyorsun sanki çalışıp yaptığımı bu kasları. Sende canımı sıkma  bücür elim de kalacaksın."

Resmen çocukla kavga edecek hey allahım. Konuşmasına göz devirmeden edemedim.

"Hadi Mete gidelim biz. Dondurma da alırız hem."

"Akıl yaşın da ki arkadaşını buldun tebrik ediyorum seni Melis."

Bu çocuk bana ne zaman düzgün  hitap etmeyi öğrenecek.

"Lan Melis değil. Abla. Zor değil bak ab-la iki hece dört harf. Orangutan ."

Mete gelip elimi tuttu. Masadan kaldırıp içeriye götürdü.

"Boşver Melis o seni kıskanıyor. Hadi gidelim biz."

Sürükleye sürükleye beni dış kapıya getirdi. Üstüne baktım da ne uyumlu olmuşuz biz. Siyah tişört ,siyah kot giymiş ,siyah spor ayakkabısıyla taçlandırmış. Ona uyumlu olmak içi  ben de siyah sandaletlerimi giydim.

Elinden tutup dışarıya çıkarttım. İlk rotamız bakkal Mehmet amıca olmalı. Dondurma alalım bücüre.

Bakkaldan içeriye girdiğimiz de Uraz da ordaydı. Mehmet amcayla gülerek sohbet ediyorlardı. Gülüşüne ölürüm adam. Dışarı da gülme ama başkaları görmesin.

"Merhaba Mehmet amca."

Bizim geldiğimizi fark eden mehmet amca ve Uraz bakışları bizi bulmuştu.

"Merhaba Melis kızım."

Mete elimi bırakmış bakkalı talan etmeye başlamıştı. Onun bu haline güldüm aynı ben. Yiyecek bir şeyler görünce kendini durduramıyor. Durdurmak istediğini de düşünmüyorum ya.

"Seda teyze gil mi geldi?"

Urazın sesiyle kendime geldim. Yunan tanrısına  benzeyen yüzune  bakıp bakıp dalmak istedim. Ama mecburen cevap verdim.

"Evet sabah Mete radarına yakalandım. Biraz kızdırmış olabilirim de gönlünü almak için gezdiriyordum."

Gülerek konuştu.
"Ne yaptın çocuğa?"

Dudaklarımı büzerek tatlı olduğumu düşündüğüm halime büründüm. Sakince omuz silktim.

"Bir şey yapmadım canım sadece saçını bozmuş olabilirim o kadar. O da tatlı olmasaydı napim yani dayanamadım."

"Daha ne yapacaksın Melis. Çocuğun saçlarından ne istedin?"

"Hiç bir şey. "

Kıkırdadım.

Elim de ki harekete gözümü çevirdim. Cips , kola ,çikolata ,dondurma almış gelmişti bizim fırtına.

"Bitti mi? Alacağın bir şey var mı böcük?"

"Hayır yok Meliscim ben sana da aldım. Tam evlenilecek erkeğim."

"Metee."

Bizim halimize Mehmet amca gülse de Uraz çatık kaşlarıyla Metey e bakıyordu. Ne bakiyon çocuğa öyle gözlerinle öldürece  demek istesem de diyemedim.

Cebimden paramı çıkartıp mehmet amcaya uzattım. Tam almışım zaten . Parçacığını bitirdin Metecik.

"Iyi günler Mehmet amca. Kolay gelsin."

"Iyi günler kızım. Saolasın."

Bakkaldan girerken iki  kişiydik fark ettim de çıkarken üç kişi çıktık . Uraz abi de yanımiz da yurumeye basladı.
O da bugün siyahlara bürünmüştü anlaşsak olmaz dı. Üçümüz  de simsiyahtık.

"Ee nereye gidiyorsunuz?"

"Parka gidiyoruz Uraz abi sen de gelsene? Sen de bir şeyler söylesene Melisciğim."

"Tabi sen de gelsene . Yani işin yoksa."

"Olur gelirim. Hem Meteyi de özledim."

Bakalım parkta bizi neler bekliyor.

İnşallah bir şey olmaz. İki sevdiğin erkek. Hadi hayırlısı.

Ben geldimmm.

Helööö.

  Nasılsınız kuzularım❤❤❤






Payidar ~Mahalle KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin