22.bölüm

21.4K 813 53
                                    

Heyy 2k olmuşuz.🎉🎉🎉

Oy ve yorumlarda ki desteğinizi bekliyorum. Okurken bir yıldıza dokunmak bu kadar zor olamaz.🎈

Yatakta bir o yana bir bu yana dönüyorum ama yok uyuyamıyorum. Abim le 4 yıl sonra aynı çatı altında bulunmanın heyecanıyla olmuyor. Gururum olmasa bir dakika durmaz onunla uyurdum. Ama kendimi tutuyorum.

Kapım tıklatılıp açılınca baktım. Gelen Mert ti. Saçları karışık. Altın da şort üstün de hiç bir şey yoktu. Kaslara bak be.  Kardeşim diye demiyorum taş gibi çocuktu mübarek.  Bu zamana kadar Yürümüyorsam kardeşim olmasından kaynaklı.

Yatağıma gelip oturdu. Elleriyle saçlarımı okşadı. Büyümüşte ablasını teselliye gelmiş. Bacaksız seni.

"Nasıl oldun? Aklım sen de kaldı uyuyamadım."

Elini tutup avuç içini öptüm. Ellerini ellerime kenetledim.

"İyiyim Mert. Öyle bakma cidden iyiyim. Ama bugün beraber uyuyabiliriz."

"Hay hay benim için büyük bir şeref güzel bayan."

Zevzek seni.

"Gel bakalım."

Yatağımın boşta kalan kısmına vurup yanıma çağırdım.

Yanıma uzanıp beni kendine çekti. Belime sımsıkı sarıldı.

"Abla yemin ederim benim haberim yoktu abimin geleceğinden . Seninle birlikte öğrendim ."

Kollarımı daha sıkı sardım. Biliyordum onun bir suçu olmadığını. En masumunuz du o. Kızlarla ilişkisini saymazsak.

"Biliyorum ablacım. Boşver sen . Uyu hadi."

Başımı göğsüne koyarak rahat uykuma gözlerimi yumdum.

***

"Abla. Ablaa.  Hadi uyan öğlen olmuş. Kahvaltıya inelim."

Hoba o kadar uyumuşmuyuz ya? İki uykuya aşık insan olarak normaldi galiba bu. Ikimiz bir araya gelmemeliymişiz.

Gozlerimi açıp etrafa bakındım . Şaşkın  ördeğe benzediğimi söylemiş miydim sabahları  uyandığım da ? Mert yatakta dogrulmus beni uyandırmaya çalışıyordu . Ben etrafa bakarken benim bu  halime güldü. Ne var sabahları hemen  kendime gelemiyorsam?  Mert gibi ben de yatakta doğruldum.

"Hadi uyandıysan ben odama gidip üzerimi değiştirecem. Sen de giyin."

Tamam anlamın da  kafamı salladım. Yemek yemeden enerjimi harcayamam ya.

"Uykucu ya. Benden beterleri de var işte."

Bu söylediğine  göz devirmeden edemedim. Odadan çıkınca ayaklanıp dolabımın karşısına geçip  dolabımı açtım.

Asker yeşili askılımı altına da siyah şortlarımdan birini alıp giydim. Evet siyah kot şort koleksiyonu yapmayı planlıyorum. 20 den fazla siyah kot şortumu vardı. Ne yapayım seviyorum.

Üstümü giyip saçımı at kuyruğu yaptım. Parfümümü sıkıp aşağı inecektim ki aklıma abim geldi. Aynı sofraya oturacaktık şimdi değil mi?

Başımı iki yana sallayıp umursamamaya çalıştım. Erken affetmicektim onu.

Kapımı açınca iki kapı daha açıldı. Birinden abim diğerinden Mert çıktı.

Abimin ağzından küfür çıktı. Dışalar gibiydi.

Gözleriyle şort giydiğim için öldürüyordu resmen. Şort gitmemi sevmediğini biliyorum ama babam karıştırtmıyordu. Ki ben ona tepki mi koyunca sesini çıkartamıyordu. Onun bu haline istemsiz sevindim.

"Günaydın."

Bunu diyen abimden başkası değildi? Tabi ki cevap vermedim ama Mert cevap vermişti. Ona kızamazdım ki . Hakkım yoktu sonuçta abisiydi.

"Günaydın abi."

"Günaydın koçum."

Merdivenlere yöneldim. Mert gelip kolunu omzuma attı. Kolumu beline sardım. Abimin şu an beni Mertten kıskançlığına adım kadar eminim. Onun yerin de olmayı istiyordu. Dün Uraz ın yerin de olmak istediği gibi.

Acaba Uraz napıyordu? Dün  en son beni eve bırakmıştı.  Nasıl olsa görürdüm.

Kahvaltı boyunca hiç kimse konuşmadı. Yani ben kimseyle konuşmadım. Yoksa annem abimi besleme moduna girmişti. Sofra da abimin itirazları vardı.  Koskoca adam kendisi yiyemiyecek mi? Bazen çok çocukmuşuz  gibi davranıyorlardı. İşlerine gelince de kazık kadar oluyorduk.

Kahvaltımı yapıp mutfaktan çıktım. Telefonumu alıp Nil i aradım.

"Buyrun Nilaşkınızın telefonu."

Bu haline kıkırdadım. Enerji küpüm benim.

"Nerdesiniz?"

"Parka gidiyoruz. Sen belki uyanmamışsındır diye aramadım. Uyandığına göre siz de geliyorsunuz."

"Tamam geliyoruz."

Telefonu kapatıp Merte seslendim.

"Mert bizimkiler parka gidiyormuş. Ben de gidecem geliyor musun?"

"Geliyorum abla bir dakika."

Son lokmasını ağzına sokup çayının  kalanını kafaya dikti.  Onun kalkmasıyla abim de kalktı.

Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken abim beni izliyordu. Kafamı ne var gibisine salladım.

"O şortla üsümez misin?"

Buna çok güzel göz devrilir işte. Göz devirip kapıdan çıktım. Bu hava da üşümek mi? Bula hula onu mu bulmuştun abi ? Ben de seni zeki sanardım.

Benim arkamdan Mert onun arkasından abim çıktı. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Konuşmamam deli ediyordu onu. Ama kolay affetmiyeceğimi iyi  biliyor olmalıydı.

Parka doğru üçümüz yürümeye başladık. Bir yanım  da Mert diğer yanımda abim yürüyordu. Özlemiştim bu durumu. İki erkekle bu hayatta kendimi çok güçlü hissediyorum. Yıkılmaz bir dağ gibi. Aynı Uraz ın yanın da hissettiğim gibi. Sadece kulvarları farklıydı. Biri sevdiğim  aşık olduğum adam diğerleri kahramanlarım abim kardeşim. İki kulvar da benim için bambaşkaydı.

Parka varınca lale ablayla efe abinin  atıştığını gördüm. Efe abi izin almıştı bir süre.

Nil Serkan'a bakmamak için bin bir hale giriyordu. Bunların arasın da ne olmuştu. Sadece benim onları o halde görmemle kaynaklanan bir şey değil di.
Serkan sırıtarak Nili izliyordu.

"Biz geldik millet."

"Hoşgeldin kuzum."

Nil sonunda ilgisini verip Serkan'ın bakışlarından kaçacak bir fırsat bulmuştu.

Geçip Nil in yanına oturdum. Herkes abimle sarılmış hoşgeldin dileklerinde bulunmuşlardı. Uraz sadece baş selamıyla hoşgeldin demişti.

Ortam da herkes konuşuyordu ama çok sıkılmıştım ben. Geçen abimle futbol oynamayı özledim demiştim değil mi? Hadi fırsat yaratalım o zaman.

"Maç yapalım mı?"

Konuşmamla herkes konuşmasını bırakıp bana odaklanmıştı.

"Hadi oynayalım da boyunun ölçüsünü al."

Öyle mi Uraz bey? Görürsün sen.

"Gör de kim boyunun ölçüsünü alır orası muamma."

Hadi başlasın maç.

Payidar ~Mahalle KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin