Payidar ~Mahalle Klasiği

27.bölüm

Uzun ara sonra bennn😇

"Abla benim mavi tişörtüm sen de mi?"

Odama birden açıp içeriye dalan sevgili kardeşim Merte sevgilerimi iletiyorum. Ulan hayvan öyle mi girilir odaya? Medeniyet yoksunu varlık.

"Bir genç kızın odasına nasıl girileceğini bir türlü öğrenemedin ha sen de. Medeni insanlar gibi ilk önce kapıyı tıklatıp müsait misin? Diye sorulur ama nerdee bizim hanzo daha dün dağdan indiği için bunları bilmez. Bir ara kapıyı tıklatarak girmeyi dene yan etkisi yok olur mu ablacığım ? "

Konuşmamla  sudan çıkmış balığa döndü mert . Ama doğruları söyledim be ablası. Eksiği var fazlası yok.

"Özür dilerim abla bir daha olmaz. Ne diyorum ben ya kızım baksana sen bana bir. Benim daha bir kere giydiğim özenle seçip beğendiğim fiyatı da bir hayli uçuk olan mavi tişörtüm ner-de? başkası  almış olamaz anneme sordum yıkadım ütüleyip dolabına astım dedi."

Hii onu soruyor ama üstüm de zaten ya gözü o kadar döndü de benim üzerime bakmayı akıl etmiyor mu?

"Şuursuz şuursuz hareketler yapma ablacım. Bak üzerim de,"

Ayağa kalkıp etrafım da bir tam tur döndüm.

"Yakışmış değil mi ama?"

Tatlı tatlı sorduğum soru da mert kal gelmiş gibi önce dondu. Daha sonra avına hazırlanan aslan gibi bana bakışlarını dikti. Tırsmadım desem yalan olur. Ama tişört  çok güzeldi dayanamadım. Dolabını bir açtım bana göz kırpıyor. Ucundan bir giyim yakışmış mı bir bakim dedim ama çok güzel oldu be bir daha çıkartamadım.

"Naptın naptın sen? Onca tişörtüm arasından en değerimi mi aldın? Peki benim elimden seni kim alacak saygı değer ablacığım?"

Ya tamam alıp giymemem gerekirdi 400 küsür liraya aldığı tişörtü ama giydim. İçimdeki şeytana uydum Mert üzgünüm ablacığım. Ama pişman değilim aklım hâlâ o alamadığım tişörtlerinde.

Birden üstüme atlayacağı sıra da kapıdan sıyrılıp aşağı  topuklamaya başladım. Sen aslansan ben de çitayım Mert bey sana kendimi yem etmem. Aşağı  da ki alan daha geniş şansım daha yüksek olacak inşallah .

"Çocuğum şu evin için  de koşturmayın. Bir yerinize bir şey olacak."

Ve bam!

Anne sen ne ara bu kadar şom ağızlı oldun.

Sağ ayak bileğim birden döndü. Bu nasıl acıdır yarabbisi. Olduğum yer de iki büklüm olup merdivene oturdum.

"Ahhh! Ya anne şom ağızlı mısın sen ya? Ayağım gitti aha gitti."

Birden koşarak salondan abim  mutfaktan annem ve  üst merdivenlerden 400 küsür liraya aldığı tişörtünü giydim diye peşinden kovalayan kardeşim başıma toplandı.

"Ne demek ayağım gitti anneciğim?"

"Gitti işte anne koptu kesin ayaksız kaldım. Nerelere gidem ben? Ahhh aciyoo!"

Abim yanıma diz çöküp eliyle bileğime dokundu.

"Dur durr! Çok acıyor abiii. Kopmuş mu?"

Sıkıntılı yüz ifadesiyle abim bana bakarak konuştu.

"Yok abicim kopmamış sadece kırılmış."

Vur dedik öldürdün be abi. Kırık mı? Nasıl çekem ben bu sıcakta o alçıyı?

***

Şuan nerede miyim ? Abimin kucağın da ayağım da bir süreliğine her yere birlikte gideceğimiz kafam kadar alçıyla eve girmeye hazırlanıyoruz.