8.bölüm

30.9K 1K 105
                                    

Bölüm erken oldu ama olsundu ;)

Kendine has kokusuyla oduncu parfüm kokusu burnuma dolarken istemsizce rahatladığımı  hissediyorum ama bedenimin titremesine de engel olamıyorum.

O gittiğinde kendime verdiğim bir söz arkasından bir damla dahi göz yaşı dökmeyeceğimken şuan ki halim kendime verdiğim sözün zıtlığını kanıtlar niteliğindeydi. Aradan geçen 4 yılda mı bu konu hakkında tepki verebildim?

Kollarında sarsılmadan taşınan bedenimi bizimkilerden uzakta olduğunu tahmin ettiğim bir banka yavaşça bıraktı. Bakışlarımı yere odaklamış transa girmiş gibi çekemiyordum.

Eminim ki dışardan gören beni  tanıyan biri bu gerçek Melis değil derdi. Ama gerçek öyle değildi. Yeri geldiğinde sevdiklerim için dışarıya çizdiğim profilin dışına kolaylıkla çıkabiliyorum.

Yanımda derin bir iç çekmeyle eşit zamanlı olarak çeneme kuş kadar hafif, kırmaktan korkar gibi dokunuşuyla yüzümü kendine çevirdi. Çatık kaşları durumdan hoşnut olmadığını açıkça belirtiyordu.

"Güzelim, ne söylenir bilmiyorum dahası yanlış anlamandan çok korkuyorum ama aranıza bu mesafeyi sen kendin isteyerek koydun."

Biraz durup tepkilerimi izledi. Ama yanlışı var dı. Ben koymadım aramıza  mesafeyi hele ki isteyerek asla. O kendi isteyerek bunları göze alarak aramıza kocaman bir duvar ördü.

"Tamam onu belki kendinden çok seviyordun ki bana göre silmedin sen onu hâlâ abin ve sen onu seviyor, özlüyorsun. Ama gururun onun önüne geçmeye çalışıyor.  Yapma. İkinize de bu kadar acı fazla değil mi? Kendini ne kadar yıprattığının farkında değil misin? Peki ya o? Hiç aklına geliyor mu? 4 yıl Melis dile kolay 4 yıl gözünden sakındığın kardeşin tek bir gözün değmesinden kıskandığın kardeşinin sesini duyuyor mu? Sana karşı duyduğu özlemin farkında  mısın? Kendini topla yanlış tepkiler verme diye seni düşünerek 4 yıl boyunca Türkiye ye adımını dahi atmadı."

Uraz abi konuştukça yaşlar sanki birbirini kovalıyordu. Başta silmeye kalksam da yenisi eklendiği için yenilgiyle bıraktım. O yaşlarla boğulmayı diledim Allahtan.

Tamam haklı olabilir ama onunla aramdaki abi kardeş ilişkisinin ne kadar kuvvetli olduğunu herkes biliyordu. Ama o yaptı. Kendi istedi. Kendi geleceğini önde tuttu. Dışardan bencilim diye bağırdığıma eminim ama onun gitmesini yediremedim kendime. O farklıydı, herkesten farklıydı. Her başım  sıkıştığın da, bunaldığım da ,hiç bilemedin uyuyamadığım da sığındığım limanımdı.

'Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun  diye sordukların da cevabım netti 'abim' diyordum herkese. Babamla annem bu durumdan şikayetçi değil aksine hep mutlu olduklarını dile getiriyorlardı'

Aklıma gelen eskilerle dudaklarım da  buruk tebessüm yerini aldı. Kafamı sallayarak mavilerine baktım. Soluklanıp öyle söze başladım.

"Dışardan şımarık kız çocuğu gibi göründüğünü bile söyleyebilirsiniz umurumda bile değil."

"Ben öyle bir şey söylemedim Melis bunu sen de çok iyi biliyorsun. Böyle bir ithamda hiç bir zaman bulunmam da."

Gözümde yavaşlayan yaşlarla aheste aheste akan yaşı elmacık kemiğimde yakalayarak sildi. Elleri yanaklarımdan saçımdaki yerini aldı. Beni sakinleştirmek için gözleri güven veriyordu. Dudaklarında şevkatli gülümsemesi vardı.

"Bu konuyu açmayalım olur mu? Bunları konuşmak beni daha çok yıpratacak. Konuştukça geldiğin de ne yapacağım hakkında bir fikrim olmaması öldürüyor beni."

Saçlarımdaki eli bir süre duraksadıktan sonra hızla dudaklarıma diğer eli ise sol yanağını kavradı.

"Şşş! Ölüm kelimesi dudaklarına hiç yakışmıyor. Sakın bir daha kullanma bile. Diğer konuya gelirsek ona da hak ver ve kendini üzme. Ve her zaman yanımda olduğumu bil. Her ne olursa olsun. Konuşmak istemiyorsan konuşmayız. Yeter ki kendini üzme."

İşte en sevdiğim özelliğinden birisi konuşmak istemiyorsam uzatmaz konuyu kapatır.

Yüzünü yaklaştırarak yüzümle aynı hizaya getirdi. Nefesi yüzüme çarpıyorken sakin kalma olasılığım ne?

Payidar ~Mahalle KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin