11.bölüm

26.2K 937 22
                                    


Evden çıkıp karşı apartmanımız da oturan Nillere doğru yürüdüm.

Şu an da bana en iyi gelecek kişi galiba kuşkusuz Nil di. Diğerleriyle de aram iyi olsa hani böyle bir tık daha fazla size iyi gelen insan vardır ya hah işte o benim için Nil.

Düşüncelerimle birlikte merdivenlerden çıkıp evlerine geldim.
Normal de olsa kapıyı yumruklayıp çalardım ama ruh halimi ondan gizlemeye gerek duymadım.

Ağır hareketlerle iki defa tıklatıp yüzüm zemini izlerken beklemeye başladım. Karoları saymaya başlamıştım ki kapı açıldı.

Bu saatte ev de sadece Nil olurdu annesi ve babası işte olurlar. Düşündüğüm gibi kapıyı açan Nil oldu.

"Hoşgeldin kuzum."

Başımı onaylar mânâ da salladım. O da beni zorlamadı zaten. Beni anlayacağından emindim zaten.

O söylemeden koridorun sonunda ki odasına ilerledim. Mor odası bana her zaman enerji saçsa da ifadesizliğimi korudum.

Yatağına oturunca o da yanıma oturup ellerimi tuttu.

"Dün çok kötüydün kuzu. Gelmek istesem de Uraz abi izin vermedi. Dışarıya karşı güçlü imajı çizmişsin yine."

Yandan gülüşle yüzüne baktım. Yüzümü geldiğimden beri bu kadar yakından görüyor olmalı ki bakışları gözlerim de oyalandı.

Ağzı şaşkınlıkla aralandı. Onların gördüğü sadece parkta iki dakka ağlamayla olmayacağını bildiği için şaşırdı. Kaşları yavaştan çatıldı.

"Sen tüm gün ağladın? Iyi de sen ağlamazdın ki. Dün ne oldu?"

Dün yaşadıklarımı ayriyetten Uraz abiyle olan mevbaştan sona anlattım çenem titrese de sesim anlaşılacak düzeydeydi.

Kollarını sıkıca bana tıkladığında daha fazla kendimi tutamadım. İki gündür kendime belirledigim duvarların dışına çıkmıştım. İlk Uraz abi şimdi Nil. Normal de kimsenin yanında tek damla göz yaşı dökmeyen ben ,ikisinin yanın da da ağlamıştım.

Bir eli sırtımı sıvazlarken diğer eli saçlarımı okşuyordu. Kafamı boyun girintisine gömüp ağlamaya devam ettim. Ara ara kulağıma sakinleşmek için söylediği sözler olsa da işitmiyordum.

***

Aradan geçen bir iki saatte sadece yüzüm de kızarıklık kalmıştı. Gözlerimi söylemiyorum zaten kötülüğüne kötülük katmıştım. Mavi gözlerim kan çanağından farksız durumdaydı.

Nil elleriyle yanağım da kalan son damlaları da silip konuştu.

"Daha iyi misin ? Ağlamak rahatlattı mı kuzum?"

Bu sefer içten gelen gülümsememle başımı salladım. Cidden bir omuzda ağlamak insanı çok rahatlatıyormuş.

"Daha iyiyim Nilaşkım. Çok iyi geldi. Yanım da olduğun için çok teşekkür ederim."

Yalancı kızgınlıkla konuştu.

"Saçmalama. Başka omuzda aglamana izin veremezdim."

Bu haline kıkırdadım. Beni paylaşmayı sevmeyen bir dostum vardı. Ama benim için de bir o kadar değerli dostum var.

"Tabi ki de öyle bir şey olamazdı Nilaşkım."

Yüzü sıkıntılı bir hal aldı. Söyleyip söylememek arasın da kararsız kaldığı belliydi.

"Noldu? Yüzün değişti bir. Ne söyleyecen kuzum?"

Bırakmadığı ellerimi daha da sıkarak konuşmaya başladı.

"Anlattıklarına göre kızma ama sanki benim omzundan daha rahat ağlayacağım omuz var. Bak hemen yok deme Uraz abinin geldiğinden beri tuhafsınız. Sadece sen değil ama. Onda da bir değişiklik var. Sürekli göz göze gelmeler falan. Sana beraberken söyledikleri falan ikinizde birebirinizde etkileniyorsunuz. Belki de daha fazlası."

Hadi canım.

Payidar ~Mahalle KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin