20.bölüm

22.3K 776 84
                                    


Bu sabah teyzem gil gitmişlerdi. Üzülmüştüm. Onlar İstanbul da oturuyorlardı. Ama sık sık görüşmeye çalışsakta insan özlüyordu.

Hele Mete afacan böcük. İnşallah ben de Mete gibi bir çocuğa sahip olurum.

Odam da oturmuş kulağım da kulaklık hayatımı gözden geçiriyorum. Ruhumu dinlendiriyor. Hemen hemen her gün müzik dinlemeye çalışıyorum.

Hem vakit geçirmeme hem de beni dinlendirmeye yararken nasıl sevilmez ki müzik?

Kulağıma hoş gelen tüm şarkıları dinleye bilirim. Ama ince çizgim Sezen Aksu. Onu dinlemek insana huzur veriyor. Cem Adrian ı da unutmamak gerekir. Çok kaliteli ve alışılmışın dışın da ses tonuna sahip.

Şu an da tam da Sezen Aksu nun
-Git .Git. Git-me dur ne olursun ! Gitme kal yalan söyledim.-
nakarat bölümüne gelmiştim.

Peki aklıma kim geldi?

Tabi ki de Sevgili abicim Burak. Seviyorum özlüyorum ama yaptıkları da kalbime ok gibi saplanıyor unutamıyorum.

Odaya kendimi daha fazla hapsetmenin göz ve ruh sağlığı açısından kötü olacağını hissedince dışarıya attım kendimi.

Uraz ın gelişi tam 1 hafta olmuştu. Onu  la geçirdiğim 1 hafta onsuz geçirdiğim 5 yılı öyle unutturuyor ki. İlaç gibi çocuk. Aklıma bir espiri geldi. Şit yavrum anan eczacımı ilaç gibi çocuk yapmışta. Tamam kötüydü kabul ediyorum.

Mutfağa girip su içecekken annemin yemek yaptığını gördüm. Neydi o?  Yaprak sarması mı? Hih ama sen dünyanın 8. Harikasısın.

Elimi sardığı sarmaları koyduğu tencereye daldırdım. Tam bir sanat eseri. Daha fazla bakarsam ben yiyemeden annem onu yeniden tencereye koyacağını bildiğim için cağnım sarma ile bakışmamızı sonlandırıp  miğdeme afiyetle indirdim.

"Melis ben sizi eğitemiyorum bir türlü. Yeme kızım yeme . Çiğ çiğ yenmez o."

'Onun tadı öyle çıkar. Sen ne anlarsın cahil.' demek istesem de gelecek bir terlik darbesine karşın tabi ki demedim. Canımı seviyorum napim arkadaş.

"Böyle daha lezzetli oluyor sana da tavsiye ederim anneciğim."

Hızlı saliselik hamle ile bir tane daha alıp içeri kaçtım.

"Meliss . Hey allah'ım akşama Derin kızımla Uraz oğlum gelecek. Sardıklarımı yemek  yerine bana yardım edebilirsin."

Bu konu dikkatimi çekmişti işte. Uraz mı dedi annem?

Geri mutfağa dönüp başımı kapıdan uzattım.

"Derinler mi geliyor?"

"Evet onlar gelecek. Uraz oğlum senin limonlu kekini çok severdi. Ondan yapsana."

"Tamam yaparım anne."

Hay aklına bin yasa anne. Uraz abi keklerime özellikle de limonlu kekime bayılırdı. Bir kalıp keki kendi yiyebilirdi. O derece.

Hemen dolaptan malzemeleri dolaptan çıkartıp mutfak önlüğümü giydim. Ellerimi de yıkarsan tamam bu iş.

Ellerimi de yıkadıktan sonra keki hızlı şekilde çırptım. En sonun da limon kabuklarını rendeleyip bir miktar içine limon sıktım. İç harcını kalıba boşaltıp fırına sürdüm.

İşte hazır. Yine mükemmel günümdeyim ya. Çünkü ben . Anlatabiliyor muyum ben çünkü . Her şeyin en güzeli benim eserim hah.

"Kıskananlar çatlasın."

Diyerek merdiveni çıktım. Aslına bakarsanız burası  apartman ama babam altlı üstlü iki daireyi ,ki bu iki daire birinci ve ikinci kat oluyor, alıp evin içinden  merdiven çıkartmıştı. Yükseklik korkum yoktu ama asansor korkumdan dolayi cok mutludum bu durum da. Bu projeyi ben sunmuştum tabi ki de. Ilk katta mutfak ,salon, oturma odası, misafir odaları varken üst kat bizim odalarımızdı.

Odama girip çok bir şey giymeme gerek yoktu galiba düşüncelerimle dolabımı açtım.

10 dakika sonun da aynada ki göründüm daha yeni bunu ben söylememişim gibiydi. Bir abiye giymemişim ya. Aslında fazla degil ama benim  ev halime  fazlaydı. Uraz geleceğini düşünürsem normaldi bence.

Siyah denim şort üzerine siyah crop top badi. Saçımı yarım  toplayıp düzleştirmiştim. Makyaj yapmayı sevmesem de kırmızı mat rujumu sürmeden de edememiştim. Rimelimi  de sürüp salona indim. Babam gelmişti. Onu yanağından öpüp kolunun altına girdim. Mert karşı da üzerini giymiş telefonla oynuyordu. O ayrı bir havadaydı zaten. Geldiğinden beri telefon elinden düşmüyor. Bir gün kısa zaman da bir gün  Mert i sıkıştırmayı aklıma not  ettim.

Kapı çalınca heyecanla ayağa kalktım. Kapıya hızla gidip nefeslendim.

Bu ne heyecan Melis seni istemeye gelmediler. Sadece yemek yiyeceksiniz. Sıradan iki insan gibi.

Ne kadar acı oldu söyleyince sıradan iki insan...


Payidar ~Mahalle KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin