15...

1.4K 89 35
                                    

İnsan sevdiğini neden incitirdi ki? Bu doğanın kanunu neden böyle bir şey bulmuştu? Acaba mutluluğun her daim yanımızda olmadığını ve bizim onu bir şekilde yok etmemiz ile ilgili olabilir miydi?

İnsan sevdiğini neden incitirdi ki? Bu doğanın kanunu neden böyle bir şey bulmuştu? Acaba mutluluğun her daim yanımızda olmadığını ve bizim onu bir şekilde yok etmemiz ile ilgili olabilir miydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nefes nefese gözlerimi açtığımda terlemiş alnımı silerek kuruyan boğazımı yutkunarak yumuşatma çabasına girmiş, krem rengi aydınlık odaya ait olmadığımı düşünmüştüm. Ruhum acıyla kavrulurken yüreğimden çıkan veryansınlar beni sessizce içine çekiyordu...

Titreyen bedenimi yataktan çıkararak banyoya girmiş, suyu ayarlayarak ılık bir duş alırken gözümden düşen yaşları umursamamaya çalışıyordum, annemin bana bıraktığı acıyı her zaman olduğu gibi sessizce ağlayarak atıyor, iç çekişlerim bana bu yolda arkadaşlık ediyordu...

Duştan çıktığımda üzerime elime geçen bir elbiseyi giyerek makyaj masamın karşısına oturmuştum. Fişe saç kurutma makinesini takarken saçlarımı kurutmaya başlamış, özensiz bir topuz yapmıştım. 

Yavaş hareketlerim bugünün iyi geçmeyeceğinin göstergesiyken mutfağa girdiğimde kahvaltı hazırlayan Egemen ile karşılaşmıştım. Onu bir süre sessizce süzmüş, ardından uykumdan beri rahat durmayan kalbimin ritmi bu sefer onun için değişmiş vücudumu baştan aşağı tuhaf bir his kaplamıştı.

Kurumuş boğazımı yutkunarak rahatlatmış, bir bardak su doldurarak içmeye başlamıştım.  "Günaydın, saat erkendi..." diyerek tuhaf his ve feryat eden düşüncelerimi uzaklaştırmaya çalışmıştım. Egemen de bana samimi bir gülümse sunarak kısa bir bakış atmış, menemeni karıştırmıştı. "Günaydın, bilmem uyuyamadım pek bu gece. Zaman da geçmeyince, kahvaltı hazırlayayım demiştim. Umarım sesime uyanmamışsındır..." 

Ona bakmaya devam ederken mutfağın tezgahına yaslanarak pencereye kısa bir bakış atmış, tekrar ona dönerek, başımı iki yana sallamıştım. "Yardım lazım mı?" diyerek hazır olan masaya baktığımda bana dönerek başını sallamıştı.

Tezgaha yaslanmayı bırakarak karşısına geçtiğim de konuşmak için dudaklarını aralamış, kulağıma dolduran zil sesiyle dudaklarını birbirine bastırarak bir elini koluma koymuştu. Beni naif bir şekilde geri çekmiş, ardından sandalyeye oturtmuştu. 

"Yemeye başlayarak büyük bir yardımın dokunabilir, kahven burada." diyerek kupayı göstermiş, kapıyı açmaya gitmişti. Kapıyı açmasıyla beraber eş zamanlı olarak içeri öfkeyle giren Canan'ı görmüştüm.

Oturduğum sandalye huzursuz bir oturuş ile kendime çeki düzen verme gereksinimi duyuyordum. Gördüğüm rüyanın emaresini üzerimden atamıyor, rüyayı düşünüp durmaktan ise gittikçe ruhuma yapışmasına neden oluyordum.

Canan"Bıktım senden!" diyerek bana bağırmasıyla baygın bakışlarım çehresine uzandı, ona gülümseyerek "Ben sorun etmiyorum." dediğimde Egemen öfkeyle Canan'ın kolundan tutarak bağırmaya başlamıştı. "Onun ile böyle konuşamazsın!" 

UNUTULAN/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin