Korkusuz olduğunu sanan güvercin, aptal olduğunun farkında değildi...
Öfkeyle bana bakan babama yutkunmuştum, ne yapacağımı bilmiyordum. Ne yapmalıydım? Ona sarılmak istiyordum ama çekiniyordum. Onunla konuşmak istiyordum ama korkuyordum...
Öylece kaskatı kesilmiş ona bakmanın bu içimin ne kadar acıttığını fark ettim, gözlerim acıyla dolarken "Benimle geliyorsun" demişti. Anlamayarak gözlerinin içine baktım, "Nereye?" babam"Evimize, burada daha fazla duramazsın" sesinden itiraz istemediğini hissetmiş, hatta ürkmüş olsam da dolu gözlerimi gözlerine dikerek çenemi dikleştirdim.
"Gelmeyeceğim" öfkeyle gözlerini kapatırken dişlerini sıkmaya başladığını çehresinin gittikçe gerilerek sıklaşmasından anlamıştım.Yanaklarında çukurlar oluştuğunda yutkunmuş gözlerini kapatmıştı. "Afra, gideceğiz" Egemen'in kapısının önünde daha fazla onu rahatsız ve uyandırmak istemediğim için "İçeri geçelim mi baba?" demiş diğerlerinin nereye gittiğini, babamın nasıl eve girdiğini düşünüyordum.
Babam"İçeride mi?" tükürürcesine sorduğunda "Evet ama uyuyor, baba hadi" diyerek kolundan tuttum ve onu çekmeye çalışmış elime baktığında fark ettiği silah ile kaşları daha çok çatılmıştı.
"O silah neden sende? Neden silah taşıyorsun?!" diyerek öfkeyle bağırdığında sakin bir sesle konuşmaya başladım. "Baba bağırma, lütfen... İçeri geçelim, sessiz sakin konuşalım. Sonuçta buna çok alışıksın, gerek toplantılarından gerekse bana davranışlarından..." diyerek boğazımdaki dikenli tellerin daha fazla gırtlağıma sarılmasına izin verirken bana afallayarak baktı. Böyle bir tepki beklemediğini anlamıştım ama böyleydi... Yıllardır yaptığını tek bir sahiplenme ile kapatacağını sanıyorsa çok yanılıyordu.
Oturma odasına geçtiğinde oturduğu koltuğun karşısına oturmuş, dizlerimi kendime çekerek çenemi de dizlerimin üzerine koymuştum. Yeşil harelerim onun yeşil harelerine takıldığında odada büyük bir sessizlik oluşmuştu. Ben sadece sessizce onu izliyor, o ise sessizce beni izliyordu. Sanırım hala karşısındakinin kızı olduğuna inanamamıştı.
Ağzından dökülen kelimeler bu düşüncemi tescillerken içimi istemsiz bir hüzün sarmıştı. "Çok büyümüşsün" demiş benim gözlerimin tekrar dolmasına neden olmuştu. Dudağımı büzerek ona baktım, "En son kaç yaşımda hatırlıyorsun beni?" diyerek merak ettiğim soruyu ona yönlendirmiştim, babamı annemden daha az görüyordum. Yani hiç...
Babamı incelemeye başladım, hala aklımdaki gibiydi. Kumral saçları oldukça düzgün taranmış, giydiği özel dikilmiş siyah takım elbisesi üzerinde bir asillik oluştururken omuzları her zaman ki gibi dikti.
"Seni çok ihmal ettiğimin farkındayım... Özür dilerim, telafi etmeye geldim" dediğinde kırık gülümsemem büyümüş, etrafa darmaduman bir halle ayrılarak dağılmıştı. Küçük kırık gülüşlerim yerde can çekişirken onlara baktım, onlardan cam gibi yansıyan acı dolu feryatlarımı duyar duymaz onlardan uzaklaştım. Babamı daha fazla kötülemelerini istemiyordum, bunları olabilirmiş gibi olağan dışı şekilde büyütemezlerdi...
"Pekala... Neden geldin?" diyerek ne zaman kaçırdığımı bilmediğim gözlerimi ona çevirdim. "Kaçırılıyorsun ve gelmememi mi istiyorsun?" sesindeki öfkeye anlam veremedim, sanki onu kaçırıldığım ilk gün ağlayarak boğazım yırtılırcasına bağırarak ondan medet ummamış, yardım istememişim gibi konuşuyordu. O gün ağlamaktan konuşamadığım gün bana sadece ne demişti? 'Eve git, ilgi meraklısı' gibi cümleler kuran o değil miydi?
"Ben kaçırılmadım baba, en azından şu an... Eğer kaçırılsaydım, tutsak kalsaydım. Bu durumda mı olurdum? Ya da sen elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor olur muydun? O gün sana yalvardım yakardım, ilk defa kızın olarak bir şey istedim. Yıllarca yaptığın her şeye rağmen, ben sadece bir kerelik baba ol istedim. İşinden uzaklaş, bir kere kızının yardımına koş istedim. Peki, sen ne yaptın? İlgi meraklısı dedin, eve git dedin. O kadar bağırışımı, ağlayışımı oyun sandın. Benim boğazım sana bağırmaktan tahriş olurken senin ruhunu uyandırmak istedim, boğazımı yırtarken kızını seven bir kalbin olduğunu umarak onu uyandırmak istedim baba! Orada evet kaçırılmıştım, orada şiddet de görmüştüm ama senin bana söylediğin sözden başka hiçbir şey canımı acıtmadı. Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun, sadece biyolojik babamsın. Bana benim hakkımda bir şey söyleyebilir misin? Tek bir şey" diyerek gözlerinin içine öfkeyle baktım. "Fındıklı çikolata seviyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULAN/Tamamlandı
RomanceUnutulan... Hayatında ailesini sayılı gören, ailesine yük olduğunun bilincinde bir kadın... Hayatı tekrar altüst olacak olan bu kadını, gururu ayakta tutacak ardından bir kadının asıl gücünü insanların yüzüne çarpacaktı ancak ondan önce hayatın herk...