46...

624 44 13
                                    

Düğün Günü...

Heyecanla derin bir nefes aldığımda bunun gerçekliğini sorguluyordum. Gerçekten evlenecek miydik?

Benim ruhum tamamen bana ait mi olacaktı?

Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldığımda "Oo çok gerginiz gelin hanım. Eğer Araf'ı istemediğini söylemek istersen hala geç değil." diyerek benimle alay eden Arda'ya göz devirerek alt dudağımı dişlerimin arasına almıştım.

"Uğraşma benimle, yeterince gerginim. Arda şaka gibi gerçekten evleniyorum, ben!" diyerek kendimi gösterdiğimde Arda az önceki hüzünlü halimden kurtulduğumu fark ederek daha çok gülümsemiş başını sallamıştı.

"Evet sen, hemde Araf gibi bir psikopat ile. İstersen hayır diyebilirsin." diyerek göz kırptığında göz devirmiş Selim homurdanarak odaya girmişti.

"Gelini damattan önce görüyoruz, bu nasıl iş? Oha Afra?!" Gözlerini büyüten Selim'e kaşlarımı kaldırmıştım.

Bir sorun mu vardı?

Selim"Kadın yemin ediyorum seni Araf'a almıyorum, Araf senin gibi birini hak etmiyor. O psikopatın ne yapacağı belli olmaz." dediğinde gülerek göz devirmiştim.

"Onu ben uysallaştırdım, daha da uysallaştırırım."

Kapı açılarak içeri giren Araf konuşuyordu. "Daha ne kadar uysallaşabilirim? O kadar işkenceleri- siktir!" diyerek beni süzdüğünde Selim"Her gelen bu tepkiyi veriyor." demiş ona gülmüştüm.

Araf"Evlenmiyoruz." dediğinde kaşlarımı çatmış Selim ve Arda da Araf'a bakmaya başlamıştı.

Araf"Evlenmiyoruz, evleniyoruz ama dışarıda değil. Nikah memuru buraya gelsin."

Selim ve Arda dışarı çıktıklarında Araf'a bakmaya devam ediyordum. Araf"Seni dışarı çıkarmam. Adam buraya gelsin." dediğinde hala üzerimi süzüyordu.

Gözlerinin düşünceyle koyulaşmasıyla lacivertin tonlarına ev sahipliği yapan irisleri büyümüştü.

"Araf saçmalama." diyerek karşısına geçtiğimde ellerinden tutmuş ellerimi sıkıca sararak beni kendine çekmişti.

"Saçmalamıyorum, çok şey olmuşsun. Öyle olmasaydın." dediğinde kaşlarımı kaldırmıştım.

Daha 'Güzel.' kelimesini söyleyemiyor muydu?

Gülerek yüzünü incelediğimde Araf belime sarılarak yüzünü boynuma gömmüş derin nefesler almıştı.

"Araf saçmalama sevgilim, hem sen neden geldin? Uğursuzluk mu getireceksin?" diyerek saçlarını okşamaya başladığımda yüzünü boynumdan hiç ayırmadan konuşmaya başlamıştı.

"Ne uğursuzluğu, hayatımdaki tüm uğursuzluğa rağmen kalbime konan bir uğur böceğisin. Uğursuzluk falan olmaz bebeğim."

Ses çıkarmayarak sadece saçlarının arasını öptüğümde burnumu saçlarında gezdirerek derin nefesler almıştım.

*

"Siz Afra Demir, Araf Tunç'u eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Tam konuşmak için dudaklarımı araladığım sırada bir el silah sesi duyulmuş göğsümde hissettiğim acı inlememe neden olmasıyla ellerim göğsüme gitmiş duyduğum çığlıkları idrak etme sürem uzamıştı.

UNUTULAN/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin