Sevgisiz bir ucube olduğunu düşünürdüm,
Ta ki sevginin ne anlam ifade ettiğini öğrenene kadar...
Mert'in yanına öfkeyle adımladığım da "Afra sakin, arabadaki bombayı etkisiz hale getirdim!" korkuyla konuşmuş bense bunu umursamayarak elimdeki bıçağı sağ göğsüne saplamıştım.
"Neden bomba yerleştirdin?! Araf o arabadan nasıl sağ çıkacak!" acıyla inleyerek kesik kesik nefes alırken bıçağı biraz daha aşağı indirmeye başlamış o da acıyla çığlık atmaya başlamıştı.
"Araf o arabadan nasıl çıkacak?!" dediğimde çenesini tutmuş belimden bir tane daha bıçak çıkararak yanağına yaslamıştım. "Neden bunu yaptın?" çenesini öfkeyle sıkarken inleyişlerine karışan kesik nefes alışverişleri korkuyla titreyen vücuduyla konuşmaya çalışmıştı.
"Bombayı etkisiz hale getirdim, iki kumanda vardı. Biri arabayı patlatıyor, diğeriyse bombayı etkisiz hale getiriyordu. Yemin ederim araba hala çalışıyor, Araf'ı ara."
Kaçıncı arayışım olduğunu bilmeden Araf'ı tekrar aramaya başlamış açmadığı telefonuyla öfkeli nefeslerimin arasından Egemen'i aramıştım. Telefonu açtığında "Bana yanında Araf'ın olduğunu ve nefes aldığını söyle!" diyerek öfkeyle konuşmuş kesik nefeslerin ardından gülüş sesi duymuştum.
"Araf?" şaşırarak konuştuğumda "Selam." demişti. "Geri zekalı telefonlarını neden açmıyorsun?!" Araf derin bir nefes alarak "Arabayı duvara geçirmek ile meşguldüm. Affedin sultanım(!)" alaylı konuşmasıyla boşta olan elimi fazla sıkmamla avucumda oluşan hafif sızıyı hissetmiş, avucumdaki bıçağı yere fırlatmıştım.
"Arabayı hangi akla hizmet duvara vuruyorsun?!" "İşlek bir caddeye girecektim ve eğer bomba patlarsa iki kişiden fazla can alacağı belliydi. Ben de işleri hızlandırayım dedim." bir gün ölürsem ya bu Araf'ın rahatlığı yüzünden, ya da yaptığı işler yüzünden olurdu.
"İyi misin?" dediğimde "Yanımdaki iyi, ben de hep iyiyim." göz devirirken "Neredesin?" demiştim. Araf bir süre sessiz kalmış ardından "Oralara en yakın çıkmaz sokaktayım. Sanırım adı Ölüm Çıkmazı Sokağı. Biliyor musun burada birçok kişi ölüyormuş, öleceğim yerin bana uyması ne kadar hoş değil mi?"
"Kes sesini." diyerek göz devirirken depodan çıkmış arabaya binmiştim. Dediği yere sürmeye başladığımda arkama takılan iki arabadan birinin benim adamlarımın olduğunu biliyordum ama diğerini tanımıyordum.
Kaşlarım çatılırken bunu umursamayarak telefonu kapatmış hızlanarak sokağa sürmüştüm. Sokağa girdiğimde Araf'ın sadece 'Vurmak'tan kastı olan dağılmış arabayı gördüğümde o bombanın patlamamasının sadece bir şans olduğunu fark etmiştim.
Araf görüş açıma girdiğimde bana doğru yürümüş omuz silkerek konuşmuştu. "Egemen iyi." dediğini umursamayarak boynuna sarıldığımda şaşırdığını hissetmiş ardından onu daha sıkı sararak "İyi misin?" demiştim.
"Biraz... Sanırım iyiyim." afallamış sesini umursamayarak yüzümü boynuna gizledim. Derin nefesler aldığımda o da belime sarılmış "Sen iyi misin?" demişti. Sesindeki şaşkınlığı umursamazken başımı iki yana salladım.
"Değilim... Hem de hiç değilim... Sana bir şey olacak diye nasıl korktum biliyor musun? Bir de aptal gibi telefonlarımı açmadın!" "Sen hani beni önemsemeyecektin?" sesinde herhangi bir alay hissetmezken sessizleşmiştim. Yüzümün boynunda oluşu gerçeği ve bunun bana bu kadar huzur olması anlamsız gelirken sessizleşerek sadece kokusunu içime çekmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULAN/Tamamlandı
RomanceUnutulan... Hayatında ailesini sayılı gören, ailesine yük olduğunun bilincinde bir kadın... Hayatı tekrar altüst olacak olan bu kadını, gururu ayakta tutacak ardından bir kadının asıl gücünü insanların yüzüne çarpacaktı ancak ondan önce hayatın herk...