28...

825 58 33
                                    

İyi Okumalar...

"Duymuyor musun?" kulağıma vuran nefesini hissettiğimde irkilerek başımı okuduğum kitaptan kaldırdım. Ona döndüğümde benden uzaklaşarak rahat bir tavırla omuz silkti.

"Sana seslendim, gelmedin." dediğinde tek kulağıma taktığım kulaklığı çekerek kitabın arasına koymuş, ayağa kalkmıştım.

"Duymamışım, şarkı dinleyerek kitap okuyordum." açıklama yaptığım sırada başını sallamış, eş zamanlı telefonum çalmıştı. Arayan numaraya baktığımda kim olduğunu bilmediğim için kaşlarımı kaldırarak aramayı cevapladım.

"Sen yaptın değil mi!" annemin bana bağırışıyla kaşlarımı anlamayarak çatarken "Neyden bahsediyorsun?" sesindeki acının tenime sirayet edişini hissederken kesik bir nefes almıştım. "Bebeğimi sen öldürdün değil mi?! Senden nefret ediyorum, bebeğimi benden aldın!"

Çığlığını duyarken acıyla yutkunarak gözlerimi kapattım. "Saçmalama, böyle bir şey yapmam." "Öyle mi? Karnımdan vuran kişi kimdi biliyor musun? Dün gece kim yanıma geldi biliyor musun?! Ölüm geldi, onun adı Ölüm değil mi? Ona yaptırdın!"

Dumur olmuş bir halde Araf'a baktığımda kaşlarını çattı. Başımı iki yana sallarken dişlerimi sıkmıştım. "Saçmalıyorsun, o öyle bir şey yapmaz. Senin bebeğine ben ya da o zarar vermedi." korkuyla yutkunduğum sırada telefonu kapatmak istemiş, onun tekrar bağırışıyla kapatamamıştım.

"Yalan söylüyorsun, dün gece geldi. Buradaydı ve siz... Sizden nefret ediyorum, her şey senin yüzünden! Babanın ölümü nasıl senin yüzünden olduysa, bu bebeğin ölümü de senin yüzünden!" diyerek telefonu kapattığında oturduğum koltukta bacaklarımı kendime çekmiştim.

Araf dün hastaneye kan verdiğini söylememiş miydi? Onun orada olması imkansızdı... Araf bir bebeği öldürmezdi... Masum bir cana kıyamazdı.

"Neler oluyor?" bakışlarım onun donuk harelerine takıldığını korkuyla yutkunarak başımı iki yana salladım. "Annem... Saçmalıyor işte..." Araf"Afra, konuş. Ne dedi?" katı sesiyle gözlerimi kaçırarak "Bebeğini kaybetmiş..." sesimdeki acıyı hissettiğinde derin bir nefes alarak "Başka ne söyledi?" demişti.

"Önemsizdi." diyerek koltuktan kalkmış, çalışma odasından çıkacağım sırada kolumdan tutmuştu. "Ne söyledi dedim?" kolumu kendime çekerek yüzüne sert bir bakış atmış, göz devirerek odadan çıkmıştı. 

"Afra, kaçma!" arkamdan bağıran adama alayla gülerek başımı eğmiştim. "Kaçmak, gibi bir kelimeyi bana kullanamazsın." diyerek başımı kaldırmış, ona dönerek gözlerinin içine soğuk bir bakış atmıştım.

Derin bir nefes alarak saçlarını çekiştirirken "Sadece ne söylediğini merak ediyorum." demişti. "Araf söylediği şey önemsizdi. Tamam mı? Onun dediği şeyleri ciddiye almıyorum çünkü hayatımı mahvetmek için her şeyi söyleme-" 

"Telefon konuşmasından sonra bana olan bakışların değişti." sesinde hissettiğim soğuk tınıyla dumur olmuş bakışlarım üzerinde gezinmişti. "Nasıl yani?" göz devirerek derin bir nefes aldığında bu sefer ben ona göz devirmiş, "Anlatmana gerek yok, çoğu zaman senin konuşma engelinin olduğunu unutuyorum." diyerek odadan çıkmıştım.

Tüm uzuvlarımın öfkeden titrediğini hissederken annemin ithamda bulunduğu ama her ne kadar inanmasam da, ortada hayatını kaybetmiş bir meleğin varlığı varken ne yapacağımı bilmiyordum. Bunu bilmek istemezdim, yıllardır onun peşinde bir haber alabilmek için koşarken aldığım bir hiçlik gibi bu bebeğin kaybını da bilmek istemezdim.

UNUTULAN/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin