48...

645 56 15
                                    

Sizden ricam yorum atar mısınız? Çok değil yaa diğer bölümler hep 1 yorum. Biraz hak ediyor gibiyiz sanki...

Evliliğimizin üzerinden yedi ay geçmişti, evet yedi ay...

Ve tuhaf bir şekilde hiçbir sorunumuz yoktu. Bu Araf ile ilgili olan değil, dışarısı için. Yeraltı için...

İstemsiz bir huzursuzluk bedenimi sarıyordu çünkü bilirsiniz, hayatınızda hiç olumlu bir anınız yoksa siz bu durumu istemsizce sorgularsınız.

Kötüyü çağırmak derler, amacım öyle bir şey değil ancak bizim hayatımız için bu kadar sessizlik, huzur demek büyük bir acı demektir.

Büyük bir enkaz.

Büyük bir fırtına demektir...

Boynumdaki soğuk dudaklar irkilmeme neden olduğunda ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi aralamıştım.

"İyi misin?" başımla Araf'ı onayladığımda ona doğru dönerek sırtımı cama yaslamıştım.

"Ne zaman geldin?" dediğimde Araf montunu çıkartarak "Şimdi, yüzün solgun. Miden nasıl oldu?" demiş montunu portmantoya asmak için oturma odasından çıkmıştı.

Öncelikle midem bulanıyordu, evet.

Araf'a dediğim gibi üşüttüğümü düşünmüyordum.

Çünkü vücudumdaki belirtiler üşütme değil de minik bir afacan olma ihtimalini doğuruyordu.

Ancak emin olmadan bunu Araf'a söylememiştim.

"Daha iyiyim. İlaçlar iyi geldi."

İlaç içmemiştim eğer hamileysem ilaç içmemem gerekirdi ancak Araf'a ufak bir yalan söylemekten zarar gelmezdi.

Araf"Bebeğim bence burası sana iyi gelmedi." dediğinde yeni evimize bakmıştım. Hayır burayı çok seviyordum.

İki katlı küçük bir evdi, böyle olmasını bizzat ben istemiştim. Etrafımızda birkaç ev dışında başka bir şey yoktu, bahçe denize çıkıyordu ve bu ev diğer evimiz gibi tamamen siyah değildi.

Yatak odası hariç.

Daha çok kış evi gibiydi, şöminenin yanında birkaç odun onun dışında mobilyaların tahtadan olması hoşuma gidiyordu.

Bu evi de çok seviyordum.

"Hayır, çok hoşuma gidiyor." diyerek gülümsediğimde derin bir nefes alarak karşıma geçmiş elimdeki kupayı alarak birkaç yudum kahve içmişti.

Şunu yapmasa ölüyordu.

"O soğumuştur, ben sana yeni yapayım." diyerek elinden almak istediğimde bir elini belime sararak bardağı kafasına dikmişti.

"Gerek yok bebeğim." dediğinde gülerek başımı iki yana sallamıştım.

"Araf, dışarı mı çıksak?"

Araf kaşlarını kaldırdığında "Bir şey mi istiyorsun? Sonra alabilirsin, şu an hastasın. Bende gidebilirim." dediğinde derin bir nefes alarak "Günlerdir evdeyim, sıkıldım." dediğimde belimdeki parmakları belimi okşuyordu.

UNUTULAN/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin