Bu sabah uyandığımda yanımda Azad vardı. Bir insan bu kadar mı şanssız olabilir ya. Ondan kaçmaya çalışırken o yine gelip beni buluyordu. Zaten fazla uzağa kaçamıyordum. Yine odamda bulunduğumdan dolayı içime bir sıkıntı düşmüştü bende bildiğiniz üzere ılık suyun altına girdim ve kısa bir duş aldım.
Rahat şeyler sevdiğim için böyle bir kombin yaptım. Aynanın karşısına geçip birkaç takı taktım ve parfümümü sıktım. Kendime bakınca karnımın her geçen gün büyüdüğünü farkettim acıktığım için mutfağa gittiğimde Afra ve Yağız kahvaltı hazırlıyorlardı. Psikolojim altüsttü bu aralarda. Sinsirellamız aşırı açık giyinmişti ve bu beni deli ediyordu. Bu evden kurtulmak istiyordum. Bir an önce eski hayatıma geri dönmek istiyordum. Mutlu bir yaşam sürmek benimde hakkımdı. "ne düşünüyorsun" Yağız böyle diyince mutfakta tek olduğumuzu farkettim ve fırsattan istifade tokadı geçirdim. "seninde Azad'dan bir farkın yok" dedim ve yemeğimi hazırlamaya devam ettim.
"ya Afra'nın üstü ıslanmıştı bende kendi kıyafetimi verdim ve odama gidip giyindim" dediğinde ona hak vermiştim çünkü o öyle bir şey yapmazdı ve ben yine haksız oldum.
"aşkım ben özür dilerim" diyip yanına gittim ve yanağından öptüm. Karşılık verince barıştığını anladım ve birlikte mutfakta kahvaltı ettik.Kahvaltı bitiminde Azad yanımıza geldi ve beni çekiştirdi "sana kahvaltı yasak demedim mi" diye kükreyince Yağız devreye girdi. Kesin olay çıkacaktı "Filiz hamile ve yemek yemesi lazım" diye "sana sorduğumu hatırlamıyorum" dedi ve beni yine çekiştirmeye başladı. Merdivenlerden çıkarken yine başım döndü ve bu sefer yere yığıldım. Tek hatırladığım Yağız'ın beni kucağına alıp bir yere götürmesiydi. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ama gidiyordum işte.
Burnum yine hastane kokusu ile dolmuştu. Nefret ediyordum bu kokudan. Biri elimi tutuyordu ve o el çok tanıdıktı. Gözümü açtığımda Yağız'ı gördüm ve korkuyla elimi çektim "noldu bana?" diye sordum ve olumlu bir sonuç aldığım söylenemez çünkü bu haber moralimi bozdu "tedavin için geç kalmışız" dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Yani ben Azad yüzünden ölecektim, hem ben hemde bebeğim göz göre göre ölecektik. Şaka gibi ya "ama hâla bir şansımız var" diyince biraz olsun rahatlamıştım. "Azad nerde?" Eliyle kapıyı işaret etti ve camdan o pisliği gördüm.
Kapı açıldığında içeri hem doktor hemde Azad girdi. Kendimi yavaşça doğrulttum ve doktoru dinlemeye başladım "merhaba Filiz hanım" dedi ve bende kafamı sallayıp dikkatle onu dinlemeye başladım "neden bayıldım ben?" böyle sorunca Azad bana sert sert bakmaya başladı "vücudda fazla sıvı kaybı var. En son Ne zaman yemek yediniz veya bir şey içtiniz?" Cevap vermek istemedim ama buna mecburum "yaklaşık 2 gündür yemek yemiyorum sadece bu sabah birkaç lokma ekmek yedim" diyince Yağız'ın gözleri fena halde dolmuştu.
"kendinize bu işkenceyi yapmayın" diyince sert bir cevap verdim "başkası yaptırıyorsa?" dedim ve bütün bakışlar üstüme çullanmıştı. Tabi en sert bakışı olan Azad Taşçı idi. Bakışlarının ardında bir şeytan yatıyordu. Ben bu bakışlara 3 aydır alışmıştım ve artık canımı yakmıyordu. "birazdan taburcu olacaksınız Filiz hanım" dedi doktor ve kolumdaki serumu çıkardılar. Arabaya doğru yürürken hastanenin önündeki simitçiyi gördüm ve yanına gittim. Ağzımın suyu akacaktı resmen. O kadar açtım ki... Yağız yanıma geldi ve yine yapacağını yaptı. Bu arada Azad arabaya binmiş bizi bekliyordu.
"oğlumun canı mı istemiş" dediğinde kafamı bir aşağı bir yukarı salladım ve Yağız tam 6 tane simit almıştı "hepsi benim mi?" Hevesle sordum "tabiki senin" dedi ve simit poşetini verdi bana. Oradaki banklardan birine oturduk ve iştahla yemeye başladım. Yağız'ın beni çok mutlu gözlerle izlediğini görebiliyordum "bende sana ve oğlumuza böyle bakıcam" tek umudum buydu. Evimizin bahçesinde oğlum ve Yağız'ın top oynamasıydı. İşte o zaman çok mutlu olacaktım "yağız aklıma bir şey geldi" dedim ve gerçekten çok güzel bir fikir buldum "oğlumuzun adını Umut koyalım mı?"
Önce bir düşündü "Umut Karahan. Vay be" diyince çok mutlu oldum ve ona kocaman sarıldım ve yine şerefsiz Azad yanımıza gelip mutluluğumuzu bozmuştu. Nefret ediyordum bu adamdan "yavaş be öküz" dedim çünkü beni kendine çektiğinde karnımı banka çarpmıştım. Duygusuz herifin ta kendisiydi. "bırak yesin" diyince odun adam bizi dinlemedi ve arabaya bindirdi. İyice bunaltmıştı beni.****
Eve gelince ağır adımlarla merdivenlerden çıkıyordum ki Meryem anne beni durdurdu. "Dur bakalım gelin hanım" gözlerimi devirdim ve onun yanına gittim "Efendim?". Rahat koltuklara oturup konuşmaya başladık. "Yalnızca beni dinle" dedi ve konuştu "Bak çok iyi birisin ama bize göre değilsin" bana şu an kal gelmişti "ne demek istiyorsunuz?" Dedim "gitmelisin burdan. Hem sen hemde kuzenin" diyince mutlu olmuştum ama belli etmedim "oğlumu götürecek miyim?" diye sorduğumda büyük bir istekle kafasını salladı.
Allahım şu an benden mutlusu olamazdı. Ama bu mutluluğumu belli etmedim çünkü yakın zamanda çok mutlu olacaktım. Kalkıp halay çekmek istiyordum. Bu işin bu kadar kolay olacağını düşünmezdim açıkçası. Hemen gidip Yağız'a haber vermem lazımdı. Odasına gidip kapıyı tıklattım ve içeri girdim. "her şey bitti" dedim ve anlamamış boş gözlerle bana baktı "ne?" güzelce kahkaha atmıştım o anda çünkü çoook mutluydum. Hâla boş bakıyordu.
"Sen,ben ve oğlumuz kurtulduk" dediğimde ayağa kalktı ve bana bakmaya devam etti. Çok komikti "nasıl yani?" Diyince büyük bir heyecanla anlattım ona olanları. İkimizde sevinçten havalara uçuyorduk. Sonunda bu çile bitecekti ve huzura kavuşacaktık. "bitti mi?" dedi ve kafa salladım çünkü bitiiiiiii!Bu haberi Yağız'a verdim ve kendi odama geçtim. Yine Azad beyimiz odadaydı ve yüzüm asılmıştı onu görünce. Resmen adam insanları kendinden iğrendiriyordu. En büyük nefret sebebiydi benim için. Bavullarımı hazırlarken aynadan bana bakıyordu. Ama ben ondan gözlerimi kaçırıyordum. Çünkü bakışları ilk günkü gibi korkunç ve sertti. Arkamda olan bir nefes ile döndüm ve onu gördüm.
Yine başa sarıyorduk anlaşılan "iyisin yine" diyince ne demek istediğini gayet anlamıştım. "evet şanslıyım ki ebediyen kurtulcam" dedim ve şerefsiz Azad çenemi kırmak istercesine sıkıyordu "bırak beni" dedim boğuk sesimle.YAĞIZ'DAN DEVAM;
Filiz'i görmek için odasına çıktım ve odadan gelen sesler tuhafıma gitti. Resmen biri işkence çekiyor gibiydi. Hayır olamaz hayır hayır. Aklımdan geçenler ile Filiz'in kapısına gittim ve Azad'ın ona yaptıklarını gördüm. 4 ay boyunca bu adama katlandık ama artık yeter. "Bırak lan karımı şerefsiz" diye daldım odaya tabi ikiside şok olmuştu bana bakıyordu.
"Ne karısı lan it?" çığırmaya başladı ve dayanamayıp yumruğu geçirdim suratına.Filiz bizim halimize öylece bakıyordu. Onu bu hale düşürmek istemezdim ama o şerefsiz Azad'ın ağzına sıçmadan bu evden gidemezdim.
"Yağız yapma lütfen" Filiz korkmuştu. Ama aylardır canıma tak etti yani.*************
İşte şimdi Filiz'le uçakta evimize gidiyorduk. Sonunda bu çile bitmişti. O evden kurtulduk ve oğlumuzla evimize dönüyorduk. O şerefsiz bir daha asla bize zarar veremicekti.
SELAM CANLARIM😘KÖTÜ BİR HABERİM VAR :( ÖNCELİKLE YENİ BÖLÜMÜ BEKLEDİĞİNİZİ BİLİYORUM VE ATTIM BÖLÜMÜ...
🌙bana özelden yazılan mesajları cevap veremiyorum mesela bugün biri yazdı. Gördüm ama cevap veremedim çünkü
e-posta ile ilgili sıkıntı oluyor.
Mümkünse yorumlara yazın ve sizi göreyim :)🌙yalvarıyorum bölümler hakkında yorum ve vote yapın. Emek veriyorum ama karşılığını alamıyorum bu çok üzücü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜ GÜNÜN FİLİZ'İ (TAMAMLANDI)
أدب المراهقينYAPILAN BÜYÜK BİR HATA VE O HATA SONUCU ORATAYA ÇIKAN MASUM BİR BEBEK...YAĞIZ VE FİLİZ HAYATLARINA NASIL DEVAM EDECEKLER? •BAŞLANGIÇ TARİHİ: 15/04/2020 •BİTİŞ TARİHİ: 17/07/2020 "Ne var Filiz "Ciddi bir konu var "Dinliyorum "Benn...ben hamileyim "...