Bu hikaye cihangirmom adlı kullanıcı tarafından sadece Wattpad uygulaması üzerinden yayınlanmaktadır. Siber saldırılara karşı bu açıklamayı yapma gereği duydum.Meslek lisesinden çok çok farklı bir konu. Okulda sapık var. Bakalım bu işin sonu nereye gidecekti? Bende bilmiyorum dersem yalan söylerim. Vghgddghhd. Neyse okuyalım ve yorumlayalım. İçinizin gideceği, ve içimizden birisiyle geldim. Mısra kadar çok seveceksiniz. Mısraya olan özlemimizi gidereceğiz. Hatta Aykut'u bile biliyorum ki çok özlediniz. Biliyorum ki Aykut gibi bir erkek okuyacaksınız. Neyse yorumlarda buluşalım.
Hangisi daha kötüydü bilmiyorum. Sınıfımızın giderli ressamlık kızının kendisini bölümde astığını görmem mi? Yoksa onu kurtarmak için bacaklarına yapışmam mı? Onu mezara koymamız mı? Tecavüz edildiğini öğrenmemiz mi? Olayın aslını astarını bulma çabalarımız mı? Bunlarla uğraşırken 4500+500 kişilik okula bunu belli etmemeye çalışmak mı? Çabalarımızı fark eden Kutay reise hesap vermek mi? Peki ya... Sonra benim tacize uğramam mı? Aklım almıyor. Beynim duruyor. Bazen ölüm çok kolay geliyor. Ama öyle olmuyor. Kolayı sevmeyen biz! Ressamlık kızları okuldaki sapığı bulmak için uğraşırken birimizin düştüğünü görüp kaldırmaya çalıştık. Diğerimizin dizi kanadı, durdurmaya çalıştık. Bütün bunlarla uğraşırken atalarımızın bize bıraktığı emanet, halay çekmeye ve eğlenmeye devam etmek vardı bir de. Alay inletmek bize seneler önce Mısra reisten miras kalmıştı. İnletecektik. Ayşenur'un canını nasıl yaktılarsa, bizde yakacaktık. O yeşil gözlerini nasıl kapattırdılarsa, biz başkalarına göz kırptırmayacaktık.
Belaya mı bulaşacaktık? Biz bu okulun belasının ta kendisiydik. Korkup geri mi çekilecektik? Düşmanların kanlarını siperlerinde son damlasının aktığını görmeden geri çekilmeyecektik. Okulu başımıza mı yıkacaklardı? Yeniden inşa edecektik.
Biz Mısra reisin askerleri, Aykut reisin baldızlarıydık. Onların efsanesini dilden dile dinlemiştik. Tanımıyorduk, görmemiştik ama gönlümüzdeki reislerdi. Bu okula gelmiş geçmiş tek kız reisliği yapan giderli ressamlık kızının askerleri olarak bizlere yapılan hiçbir yanlışı affetmeyecektik.
Ben Ezgi Türkoğlu. Yaşım henüz 16. Küçük olabilirim. Ama içimdeki cesaret tohumları bir bir yeşeriyordu. Onları her gün besleyip büyütüyordum. Aynı zamanda intikam ve alay inletme tohumlarıyla beraber. Annesi tarafından terk edilmiş, hasta babasına bakmakla yükümlü, intikamın içinde Uludağ gibi dağ olan bir kızım. Bu intikam işini uzay yolu kadar bir süre geçmiş olsa dahi asla sonuca ulaştırmadan bırakmayacağım. Atomu parçalamam, eşkenar üçgenin iç açıları toplamı kadar zaman alabilir. Hepsi olabilir. Ama yapacağım.
Bu hikaye güzel değildi. Bu hikaye berbattı. Bu hikaye rezilliğin alasıydı. Bu hikayeyi güzelleştiren tek bir taraf vardı. Kutay reis. İçimde fidan olarak büyüttüğüm ağacın kökü gibi girdi hayatıma. Öyle baktı. O ağacın gövdesi gibi gözleri vardı. İkiz kenar üçgen kadar güzel olabilirdi. Dikdörtgenin yere paralel kenarları gibiydi. Bu hikayeyi güzelleştiren tek taraf oydu. O da yaktı, ağacın dibine sigarasını yaktığı zippo çakmağını bırakıp gitti şerefsiz. Tam bir şerefsizdi. Yaktığı zaman, ondan altıgenin iç açıları toplamı kadar nefret ettim, hatta çokgenin. Ama bilmiyordum ki, onun bana aşkla büyütülen bir ağaçla geri geleceğini. Yol çarpı hız bölü zaman.
Bilmediğim için giderli ressamlık kızı oluşumu bütün okula gösterdim. Herkes duydu, herkes bildi. Mısra reisin komutasındaki bilmediği askeriydim. O, genel kurmay başkanlığı yaptığı Aykut reisi kendisine nasıl aşık ettiyse, meğer bende Kutay reisi kendime öyle aşık etmişim. Yaktığı, küllerini savurduğu, kurak bir araziye döndürdüğü gönlümü, Uludağ'ın ormanları gibi yeşertti. Atom tost aşkına..
Ya Mısra yazdıkça içimin gitmesine ne demeli peki? Seviyorum sizi meslek liseciler. Geldim okulda sapık var hikayemle. Bu Ezgi'de en az Mısra kadar giderli olacak. Kutay Aykut kadar reis olacak. Çok fena şeyler bizi bekliyor. Bölümleri ne Aralık'la atarım bilmiyorum ama yazmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULDA SAPIK VAR (Serisi)
Teen Fiction17 sene öncesinde bu proje hazırlanmıştı. Proje hayata geçerken kime vuracağı belli değildi. Ezgi'ye dokundu rüzgarı, Kutay'a değdi Ezgi kokusu. Var oluş sebeplerini unutturdu başlarındaki hasta ruh. Kayboldular, birbirlerinde buldular kendileri...