Bölüm 51

2.3K 462 660
                                    

Yoğun istek üzerine bölüm Kutay'ın yaşadığı bir haftadan geldi. Ama sürekli böyle hızlı bölümler gelmeyecek bilginiz olsun. Sondaki paragrafı okumayı unutmayın. Bir sonraki bölümün fragmanı var a dostlar. Ve Kutay'ın yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü lütfen yazın. Bende sizin düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Aynı sizin bölümü merak ettiğiniz gibi. İyi seyirler.

Yazarın anlatımıyla...

"Yazık etti kendine," dedi polis memurlarından bir tanesi, "Daha yaşı çok genç. Ama kim bilir ne yaşadı da bu kadar delirdi..." Kutay sorgu odasında tek başına oturuyordu. Elleri kelepçeyle masaya bağlı, bakışları sert, dimdik karşısında duran duvara bakıyordu.

"Yazık, ama konuşması gerek. Neden yaptığını bilmeliyiz..."

2 sorgu memuru camlı bölmeden Kutay'ı izlemeyi bırakıp 3. kez girdiler yanına. Kendisi emniyete gelmiş, teslim olmuştu. Ancak neden yaptığını bir türlü açıklamıyordu.

"Anlat bakalım delikanlı," dedi ılımlı yaklaşan polis, "Ne derdin vardı da babanı dükkanında yaktın?" Tepkisizdi. Aynı şekilde karşıya bakıyordu.

"Bak bu sana bugün sorduğumuz kaçıncı soru," diyerek sert bir sesle çıkıştı kötü polisi oynayan memur, "Anlat lan artık." Elini masaya vurduğunda gözlerini bile kırpmadı Kutay.

"Anlat artık. Neden yaptın bunu babana? Bir hafta boyunca dükkanda kapattın. Eziyet de etmişsindir, hadi onu geçtim ama neden canlı canlı ateşe verdin koca galeriyi? Servet yatıyor lan orada." Sorgu memuru ses seviyesini yükseltmesine rağmen Kutay'ın umurunda değildi.

"Yeter artık evlat... Bak yaşın daha çok genç. Bize, sana hak vereceğimiz bir şeyler anlat ki, bizde sana yardımcı olalım. En azından müebbet yemezsin." Umurunda mı sanıyorsunuz? O, dünyadan bir pisliği kaldırdığı için mutluydu bile. Tek sorun, Ezgi bir daha yanında olmayacaktı. 1 sene boyunca gizliden gizliye sevdiği kızla bir iki mutlu olmak istediler. Ona da hayat izin vermedi.

Kutay, Ezgi'yi dükkandan ağlayarak kaçtığını görünce bir haltlar olduğunu anlamıştı. Zaten orada çalışmasını asla istemiyordu. Ama Ezgi buna mecburdu. Kutay da bu yüzden sürekli yanında duruyordu.

Ağlayarak dükkanı gösteren Ezgi'yi bırakıp içeriye girdiğinde, "Barış," diye seslendi, "Emre? Neredesiniz?" Onlardan ses gelmiyordu ancak mutfaktan bir inleme sesi geliyordu. Hızlı adımlar atıp o malum odaya girdiğinde babasını iki büklüm görmüştü. Elleri bacak arasında kahkaha atmaya başlamıştı Gökhan. Kutay ne olduğunu o an anlamıştı. Çilingir sofrasında duran rakı şişesini kahkahalar atan babasının kafasına vurup bayılttığı gibi odanın kapısını kilitleyerek Ezgi'nin yanına gelmişti.

Kan beynine sıçramıştı. Yılların yaşanmışlığının üzerine bu yaptığı fazlaydı. Evet, Ezgi'ye bir şey yapmamıştı belki ama onun gözünden akıttığı tek bir damla yaş için dünyayı bile yakardı bizim deli oğlan. O Kutay reisti. Susar, ama asıl korkulması gereken kişiliğe sahip Kutay reisti.

Kafasına koyduğu şeyi yapmak için sevdiği kızı evine bırakıp, telefonunu kapattığı gibi doğruca dükkana gitmişti. İlk işi odaya girip babasına bakmak olmuştu. Gökhan hala baygındı. Fırsattan istifade ona yapacakları için ortam hazırlamaya başlamıştı. Masayı toparlayıp mutfağa götürdü. Mutfakta eline geçen kesici ve delici bulduğu her şeyi eline aldı. Hatta arabaların silindiği toz bezlerini bile yanına aldı.

Gökhan'ı kaldırıp sandalyeye oturtarak bulduğu kalın bir iple sabitlemişti sandalyeye. Uyansa bile yerinden kıpırdayamayacak, hiçbir şey yere kaçamayacaktı. Bu sefer Kutay buna izin vermeyecekti.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin